Anayasa Mahkemesi tarafından haklarında hak ihlali kararı verilmesine rağmen tahliye edilmeyen gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ı ziyaret eden CHP Eskişehir Millet vekili Utku Çakırözer, “Yüce Mahkemenin kararlarına rağmen gazetecilerin tutukluluklarında ısrar eden ağır ceza mahkemeleri sadece bu kişilerin özgürlüklerini ellerinden almıyor. Aynı zamanda Türkiye’de kanun devletini de yok sayıyor. AYM’nin ihlal kararına rağmen tutuklulukta ısrar hukuk devletinin bitmesi demektir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir” dedi.
TBMM’deki gazeteci kökenli milletvekillerinden olan Çakırözer, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci ve yazarları ziyaret etti. Çakırözer, “Anayasa Mahkemesi ülkemizdeki en üst hukuki organ. Yüce Mahkemenin ‘özgürlük ihlali’ kararlarına rağmen Alpay ve Altan’ın tutukluluklarında ısrar eden ağır ceza mahkemeleri sadece bu kişilerin özgürlüklerini ellerinden almakla kalmıyor. AYM’nin ihlal kararına rağmen tutuklulukta ısrar edilmesi hukuk devletinin bitmesi demektir. Bu yanlıştan bir an önce dönülmelidir. Alpay, Altan ve benzer durumdaki gazeteci ve yazarların bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını yargı kurumunun sağlaması gerekir. Vatandaşların adalete, hukuka güvenmesi için öncelikle mahkemeler hukuka uymalıdır” açıklamasında bulundu.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu, İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay, muhabir Ahmet Şık ile de görüşen Çakırözer 9 Mart’ta yapılacak duruşmada onların da tahliye edilmesi beklentisini dile getirdi. Çakırözer, “9 Mart’ta tutukluluklarının 500. gününe 5 gün kalacak. Bırakın terörü eline taş almamış insanları attıkları başlıklar, yazdıkları haberler için bunca ay özgürlüğünden, ailesinden, sevdiklerinden mahrum bırakmak ne hukuka, ne vicdanlara sığar. Cumhuriyet yazarlarından Turhan Günay hakkında da Anayasa Mahkemesi özgürlük ihlali kararı verdi. Bu karar aslında içerideki üç Cumhuriyet çalışanına da uygulanmalıydı. Ancak mahkemeler orada da direndi. 9 Mart’taki duruşmada bu gazetecilerin de tahliye edilmesi gerekir. Tutukluluğun devamı Türkiye’nin demokrasisinin ve yargısının ayıbının daha da sürmesi ve derinleşmesi anlamına gelecektir” diye konuştu.
Alman Die Welt gazetesi çalışanı Türk ve Alman vatandaşı Deniz Yücel ile görüşmesinde Yücel’in iddianamesinin henüz hazırlanmamış olduğunu öğrendiğini belirten Çakırözer “Gözaltı süresi dahil 350 gündür özgürlüğünden mahrum. Ve hala iddianamesi yazılmamış. Bu da yanlış. İnsanların neyle suçlandıklarını bilmek ve buna uygun savunmalarını özgürce yapmalarını sağlamak en temel insan haklarından biri. Bir an önce Yücel hakkındaki iddianame tamamlanmalı ve tutuksuz yargılanması sağlanmalıdır” açıklamasında bulundu.
Tutuklu yazarlar Ali Bulaç ve Ahmet Turan Alkan ile de görüşen Çakırözer, “Bu insanların terörist olmadığını herkes biliyor. En çok da içlerinden çıktıkları muhafazakar, mütedeyyin çevreler biliyor. Bu insanlar da bakın 550 gündür tutuklu. Ben tüm muhafazakar, mütediyyin kesimlere bu yazarların özgürlüğüne kavuşması için çabada bulunmaları çağrısı yapıyorum” diye konuştu.
Yazarlar Ahmet ve Mehmet Altan’ın da cezaevinde 450 gündür tutuklu olduklarını belirten Çakırözer, “Onlarla yaptığım görüşmede dünyanın dört bir yanında kendileriyle ilgili haberler yer aldığını aktardılar. AYM’nin ihlal kararına rağmen tutukluluklarının devam etmesi her gün bir başka ülkede haber oluyor. En son Kolombiya’da haber olmuş. Türkiye’yi bu duruma düşürmeye kimsenin hakkı yok. AYM’nin ihlal kararı doğrultusunda bir an önce tutuklulukları son bulmalıdır” dedi.
AYM’nin her bireysel başvuruyla ilgili ayrı kararlar vermesine karşın, gazetecilerle ilgili verdiği son üç karar olan Turhan Günay, Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararlarının gerekçelerinde yer verilen hukuki değerlendirmelerin yazdıkları, düşündükleri için özgürlüklerinden mahrum bırakılan tüm tutuklu gazeteciler için de geçerli olduğunu belirten Çakırözer, “AYM’nin son derece açık ve net olan son ihlal kararları ışığında artık ülkemizde tutuklu gazeteci ayıbı bitmelidir. Bunu sağlamak öncelikle yargının görevidir” çağrısında bulundu.
Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı ve iş adamı Osman Kavala ile de görüşen Çakırözer, onun da üç aydır tek başına tecrit halinde olduğunu belirterek, “Tanıdığımız Osman Kavala Türkiye’nin AB üyeliği için samimi uğraş veren, hepimizin benimsediği temel hak ve özgürlüklerin savunuculuğunu yapan ve yapılmasına destek veren bir iş insanı. Gerçekle ilgisi olmayan iddialarla cezaevinde özgürlüğünden mahrum bırakılmasının ötesinde bir de tecrit halinde tek başına kalmak zorunda bırakılıyor. Bir an önce serbest kalmalı. İddianamesi hazırlanıp tutuksuz yargılanmalı. Bu olana kadar da cezaevi koşulları mutlaka iyileştirilmelidir” dedi.
Çakırözer cezaevinde görüştüğü Türk Solu Dergisi Yayın Yönetmeni Gökçe Fırat’ın da geçmişte Gülenciler tarafından dava açılan bir isim olduğunu ve şimdi FETÖ’cülük suçlamasıyla aylardır özgürlüğünden mahrum bırakıldığını, bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini ifade etti.