Toprak, Taraf'tan Lale Kemal'e konuştu. Kemal'in giriş yazısıyla, Toprak'la yaptığı söyleşi şöyle:
Deniz Baykal’ın, kaset skandalı üzerine yaklaşık iki yıl önce genel başkanlık görevinden ayrılmasıyla değişim arayışlarına giren CHP’de, şimdilik taşlar yerine oturmuş gibi görünüyor. Delegelerin, CHP’nin, önümüzdeki salı günü başlayacak iki gün süreli 34. Olağan Kurultayı’nda, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nu, yeniden bu göreve getirmelerine kesin gözüyle bakılıyor. Kılıçdaroğlu’nun, “Yeni CHP” diye tanımladığı ana muhalefet partisi, bu kurultayda “demokrasi ve değişim” sloganına ağırlık veriyor. Kurultayda, partiyi, 2014 yerel seçimleri ve cumhurbaşkanlığı ile 2015 genel seçimlerine hazırlayacak 60 kişilik Parti Meclisi (PM) belirlenecek. CHP Genel Başkan yardımcılarından Erdoğan Toprak, Kılıçdaroğlu’nun, partiyi, AKP iktidarına alternatif hale getireceğini söylediği PM’nin bazı üyelerini, konularında uzman kişilerden oluşan anahtar liste ile belirleyeceğini söylüyor. Partinin amacını, ilk seçimlerde iktidarı mağlup edecek kadroyu güçlendirmek olarak özetleyen Toprak, “Artık içe dönük değil dışa dönük mücadeleye” ağırlık verildiğini söyleyerek, “İçe dönük mücadele edenler saf dışı olurlar,” uyarısında bulunuyor. Partisinin demokrasi sloganıyla artık yola çıktığını söyleyen Toprak’ın, askerî casusluk skandalı olayını, bir ayrıntı olarak nitelendirmesi, partinin ne ölçüde demokratikleştiği sorularını gündeme getiriyor.
Toprak, Baykal ve yakın tarihe kadar teşkilatlarda ağırlığı olan eski Genel Sekreter Önder Sav’ın, eski güçlerini kaybettiği yorumları üzerine konuşmasa da Kılıçdaroğlu’nun artık parti teşkilatına hâkim olduğunu belirterek, bu yorumlara dolaylı yanıt vermiş oluyor.
Mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcısı olduğu için “Partinin kasası” diye de anılan Toprak’a, kurultay öncesi yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle:
Yeni bir parti programı hazırlanıyor, ayrıntı verir misiniz?
Parti programını kurultaydan sonra geniş katılımla hazırlayacağız. Programı, partinin il ve ilçeleri, kamuoyunun ilgili kesimleriyle yapacağımız, herkesin fikrini özgürce söyleyeceği konferanslar ile hazırlayacağız. Çünkü ‘ben yaptım, oldu’ olmamalı. Toplumu kucaklayan bir yapı olmalı. Bu şekilde hazırlanacak programı, en sonunda büyük kurultaya getireceğiz. Bu programın hazırlanması aylar alabilir çünkü Türkiye’nin meseleleri çok fazla. Bir oldu bittiye gelmemeli. Programı güncellemek zorundayız. Çünkü dünya hızla dinamikleşiyor. Öncelikler yer değiştirebiliyor.
Mütedeyyin kesime ve Güneydoğu bölgesine ulaşma projeniz vardı...
Biz toplumun her kesimi ile kucaklaşmak istiyoruz. Biz bu topluma hizmet eden bir kitle partisiyiz ve toplumun her kesimine ulaşıp onlardan oy istemek kadar doğal ne olabilir? Kimseye kapımız kapalı değil.
Siz nasıl kitle partisisiniz, Güneydoğu’da örneğin yoksunuz?
Evet çok haklısınız. Demek ki kendimizi doğru anlatamıyoruz. O bölgelere daha çok gidip kendimizi daha çok anlatmalıyız. Biz bu ülkede özgürlükleri savunan partiyiz. Biz kendimizi yeterince gidip anlatamadığımız için oy almakta sıkıntılarımız olmuş ama daha çok gideceğiz daha çok anlatacağız.
CHP hep iç çekişmeleriyle bilinen bir parti. Bu kurultaya nasıl bir ortamda gidiliyor?
Genel Başkan (Kılıçdaroğlu) konusunda tüm üyelerimiz hem fikir, başka bir aday da yok. Tek adam. Artık içe dönük değil dışa dönük mücadeleye ağırlık veriyoruz. İçe dönük mücadele edenler saf dışı olurlar. Kılıçdaroğlu artık örgütüne hâkim. Kılıçdaroğlu birkaç kez liderliğini ortaya koydu. Yani aldığı oy oranıyla bir kere mevcut bu güne kadarki alınmış oyların üzerine çıktı.
Bu kurultay ile verilmek istenen mesaj nedir?
26 Şubat 2012’de tüzük kurultayını yaptık. Bütün illerde ön seçim yapma kararı aldık. Siyasette yeni bir yol haritası çiziyoruz. Bu kurultayda bizim önemsediğimiz, demokrasi ve değişim temasını işleyeceğiz. Bu toplumda AKP’nin geliştirdiği minnet duygusunu bırakıp hak duygusunu geliştirmeye çalışıyoruz. İktidar partisi kendine bağlı, minnet duygusu ile bir şeyler dağıtan bir yapı düşünüyordu. Bastırılmışlıkları değil, özgürlükleri savunuyoruz.
CHP’nin oy kaybını irdeleyen bir anket çalışmanız var mı?
12 Haziran seçimlerinde oyunu en çok arttıran parti biziz. Biz bu ülkede iktidarla yani AKP’yle mücadele etmiyoruz sadece. Biz AKP’nin yarattığı, devlet içine yerleştirdiği bürokrasi ile de mücadele ediyoruz. Valisiyle, kaymakamıyla, denetim müfettişleriyle...
Ne yapıyor onlar?
İktidarın temsilcisi gibi hareket edip, bizim hareket alanımızı kısıp, bürokrat gibi değil, onun mensubu gibi davranan birçok devlet görevlisi biliyoruz. Van Valisi’nin, AKP kongresi için gidip stada hazırlık kontrol yaptığını görüyoruz. Bizim karşımızda aslında çok büyük bir güç vardı. Ama biz imkânsızlıklarla, zor şartlarla gene bu seçimde başarılı olduk. Daha çok başarılı olabilir miydik? Evet. Bu başarı bizi mutlu ediyor mu? Hayır, ama unutmayalım ki 2011 de oyunu en çok arttıran parti biziz. Zaman kısıtlıydı, biraz daha halka gidip dokunabilirdik. Tabii maddi olanaksızlıklarımız vardı. Yeterli güçlü bütçemiz yoktu, bundan dolayı da örgütlerimizin çalışma sahaları daraldı.
Değişim, demokrasi diyorsunuz o zaman CHP’nin, TSK ile bağını nerede konumlandırıyorsunuz?
TSK’yı, bu ülkenin sınırlarını bekleyen, dışarıdan ülkemize yapılacak herhangi bir müdahalede Türkiye’yi koruyan, ülke savunmasına odaklı bir güç olarak görüyorum. TSK’nın ihtilal yapmasını, siyasete müdahalesini doğru bulmuyorum. Ama TSK’nın, sürekli tartışma noktasına çekilmesini de doğru bulmuyorum. Şu an iktidar partisi bununla kamuoyunda bir popülizm yapıyor. Bu kadar tutuklu subayımızın olmasını da doğru bulmuyorum.
Yani suçsuzlar mı sizce?
Uzun tutukluluk süresini doğru bulmuyorum. Bazen delillerde çelişki varsa da insanların, suçları sabitmiş gibi ve deliller tam ortaya konmadan suçlu ilan edilmeleri de doğru değil. Görüşlerine katılmayabiliriz ama kim mağdursa, kim haksızlığa uğramışsa biz onun yanında oluruz. Bize oy versin vermesin.
CHP, Kadın ve Gençlik Kurultaylarının 8 yıl aradan sonra yapılmış olması ne anlama geliyor?
Çok önemli iki silahımız (Gençlik ve Kadın Kolları), atamalarla idare edilmiş, kendi içinde yarışma yok, proje üretme yok. Şimdi atamalar dönemini bırakmış ve kendi kurultaylarını yapmış. En son Kadın kurultayımız yapıldı, 8 temmuzda. Kadınlarımıza, yüzde 33 cinsiyet kotası getirerek, siyasetteki o kaybolan yerini almasını sağladık. Çünkü biz Türk kadınının ağır ağır toplumdaki yerine kaybettiğine inanıyoruz. Yani Atatürk’ün verdiği o seçme seçilme hakkı sembolikleşiyor. Sadece seçme haklarını kullanıyorlar. Yüzde 10 ile Gençlik kotasını getirdik, gençlerin siyasette yerini alması için. Milletvekili seçimlerinde eskiden merkez yoklaması ağırlıktaydı. Bu kast sistemini tamamen bıraktık ve ön seçim uygulamasını benimseyerek tüm yetkileri örgüte devrettik. Şu anda belirleyici olan CHP’nin örgütüdür. Örgütlerle çok iyi bir eşgüdüm içinde, çok güzel bir uyum var. Genel başkanımız örgütü ile bir uyum içinde ve şu anda tüm Kurultay delegeleri tek aday olarak Sayın Kılıçdaroğlu’nu işaret edecekler. Biz sosyal demokrat bir partiyiz. Biz özgürlüğü, çağın gereğini savunan bir partiyiz. Biz değişimi savunmadan çağı yakalayamayız ama değerlerimize sahip çıkarak... Sosyal demokrat değerleri, Atatürk ilke ve inkilaplarına sahip çıkarak. Biz onun sırtından değil, onun değerlerine sahip çıkıyoruz.
Anahtar mı çarşaf liste mi olacak?
Anahtar liste ile genel başkan kendi konularında uzman ama kamuoyunun çok bilmediği kişileri PM’ye taşıyacak. Parti örgütü, başkana böyle bir jest yapıyor. ‘Sen’ diyor, ‘anahtarını çıkar’ çok önemli bir seçime gideceksin. Cumhurbaşkanlığı seçimi var, yerel seçimler var, genel seçim var... ‘Sen kendi kadronu kur, her konuda uzmanları al.’ Çünkü bizim şu anda eğitim, sağlık, yerel yönetimler, savunma, bu konularda uzmanlara ihtiyacımız var. Genel başkanın parti meclisinden çok güçlü bir şekilde beslenmesi lazım. Fikren beslenmesi lazım. Güçlü kadrosu ile beslenmesi lazım. Parti meclisindeki kriterler çok önemli. Şu anda iktidarın ilk seçimlerde mağlubiyete uğrayacağını görüyoruz. Bizim kadromuzu kurup kendimizi iktidara hazırlamamız lazım.
CHP’de, 17 ve 18 temmuz tarihleri arasında yapılacak 34. Olağan Kurultay’la birlikte parti yönetiminde değişiklikler yapılması beklenirken, basından sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevinden geçen mayıs ayında istifa eden Gürsel Tekin’in, gerek PM üyeliği gerekse genel başkan yardımcılıkları görevlerine getirilmeyeceği belirtiliyor. Kılıçdaroğlu’nun, yakınlarda kendisiyle görüşen ve yeniden görev istediği iddia edilen Gürsel Tekin’e, talebini değerlendireceği yanıtını vermekle yetindiği konuşuluyor. Tekin’e, partinin ağır topları Erdoğan Toprak ve Nihat Matkap gibi isimlerin karşı çıktığı belirtiliyor. Toprak’ın, mali işlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı, Matkap’ın ise, teşkilatlardan sorumlu genel başkan yardımcılığı görevlerini sürdürmeleri bekleniyor. Ulusalcı kimliğiyle bilinen Emine Ülker Tarhan’ın yerine Grup Başkanvekilliği görevine deneyimli siyasetçi Adnan Keskin’in getirilmesi bekleniyor. Aydın Ayaydın’ın, Tekin’den boşalan genel başkan yardımcılığı görevine getirilmesinin planlandığı ancak parti yönetiminin buna sıcak bakmadığı belirtiliyor. Kurultayın ilk günü, genel başkan, ikinci günü ise sayıları 80’den 60’a düşürülen PM üyeleri belirlenecek. Yeniden genel başkan seçilmesine kesin gözüyle bakılan Kılıçdaroğlu, PM’yi toplayarak, üyelerin, kimleri MYK’da görmek isteyeceklerini soracak. Grup Başkanvekilliği görevinden alınması beklenen Tarhan’ın, MYK üyeliğine getirilmesi olasılığı bulunuyor.