CHP'li Erdoğdu'dan hükûmete 'müflis tüccar' benzetmesi

CHP'li Erdoğdu'dan hükûmete 'müflis tüccar' benzetmesi

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda geneli üzerinde görüşmelerin tamamlandığı ‘Torba tasarı’ olarak bilinen ‘Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın Anayasaya aykırı olduğunu söyledi. Erdoğdu, "Cumhuriyetin bütün mal varlığını sattınız, şimdi göz dikmişsiniz, meraları satmaya çalışıyorsunuz, lojmanları satmaya çalışıyorsanız müflis bir tüccarın eşinin alyansını satması gibi" ifadesini kullandı.

Açlık grevlerinin 213. Gününde Nuriye Gülmen ziyareti hakkında bilgili veren Erdoğdu, hükümet temsilcilerinin bulunduğu komisyonda “O gün gittim, bir deri bir kemik, ölecek belli. Devlet olarak yaşatmaya çalışsak. Yine yargılayalım, yine gereğini yapalım” dedi.  İkna etmeye çalıştığını Nuriye Gülmen’in kendisine öğretmenliğe anlattığını ifade eden Erdoğdu, “Yemin ediyorum, ben öğretmenler yerinde, bu kadar güzel öğretmenlik anlattığı için ve bu kadar bedel ödediği için ödül veririm. Teröristse hukuki delillerini koyun. Gidin kaldığı odayı görün. O kızın kapısında bir sürü erkek bekliyor. Ya, insanın zoruna gidiyor, tuvalet ihtiyacını görürken kapı açılır mı arkadaşlar. Bu zulümdür ya. Bu, kim olursa olsun zulümdür” diye konuştu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, "Torba Tasarı" olarak bilinen Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın tümü üzerindeki görüşülmeler tamamlandı, maddelerinin görüşülmesine gelecek hafta başlanacak.  130 maddelik tasarının geneli üzerindeki konuşmacılardan CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu’nun tutanaklara yansıyan konuşması şöyle:

Bu tasarının hükümler dolayısıyla Anayasa’ya aykırı olduğunu bildirmek isterim. Anayasa’nın 87’nci maddesi bütçe yapma yetkisini Türkiye Büyük Millet Meclisine vermiştir. İstenen bu 37 milyar liralık ek borçlanma, ek bir harcama ek bir bütçe demektir, tek bir maddeyle geçiştirilemez. Hükûmetin bu borçlanmayı nerede kullanacağını bir bütçe disiplini içerisinde hakkın anayasal sahibi olan Türkiye Büyük Millet Meclisine yani bu Komisyondan başlayarak Genel Kuru la götürmesi gerekmektedir ama “Ben yaptım oldu.” Şeklinde bir maddeyle Anayasa’dan gelen yetkilerimizin iptal edilmesine hep birlikte karşı çıkmalıyız çünkü böyle bir usul yerleşirse gelecekte gelecek hükûmetler de aynı şeyleri yaparlar.

Değerli arkadaşlar, Hükûmet bizden 37 milyar lira ek borçlanma yapmak istiyor, bunun için bir kanun maddesiyle bizden kaçırmak istiyor. Bu 37 milyarı nereye kullanacaklar? Çünkü borçlanma belli, g elirler belli, giderler belli. Nerede, giderlerimizde mi artış var, gelirlerimizde mi düşüş var, nereye harcayacaklar bu parayı? Üstelik baktığınızda yani bütün limitler kullanıldığında 52 milyar liralık borçlanmanın üzerine hazine finansman programına bakıyorsunuz, en fazla 20 milyara ihtiyaç var, bu 17 milyarı ne yapacaklar, kalan 17 milyarı ne yapacaklar? Hazinenin açıkladığı borçlanma takvimi dışında borçlanma mı var?

Bu ekonomiyi böyle götüremezsiniz. Bütün varlıkları sattınız. Herkes sadece özelleştirmeden bahsediyor, TOKİ’den sattıklarınız, arsa karşılığı sattıklarınız, Vakıflar Genel Müdürlüğünden, belediyelerden gidenler?

Cumhuriyetin bütün mal varlığını sattınız, şimdi göz dikmişsiniz, meraları satmaya çalışıyorsunuz, lojmanları satmaya çalışıyorsanız müflis bir tüccarın eşinin alyansını satması gibi. Askerî alanlara göz dikilmiş durumda. Zaten asker de kalmadı sayenizde, önce Fetullahçılara verdiniz, sonra Fetullahçıları temizliyoruz diye Türk Silahlı Kuvvetlerinin beli kırıldı.

Anayasa'ya aykırıdır. Geniş halk yığınlarına haksız vergiler koymaktayken bir sürü “swap” işleminden, “future” işleminden, borsadaki bir sürü işlemden sıfır vergi alıyoruz, sıfır stopaj alıyoruz; ya, biz müstemleke miyiz? Getirdiğimiz hâle bakın.

Bütçenin gelirleri ve giderleri… Üçüncü havalimanının garantisi bütçede var mı arkadaşlar? Osmangazi’nin garantisi bütçede var mı? Gördük mü bu rakamı? Daha doğrusu, bütçe gördünüz mü siz? Bütçede bölgenize bir yatırım olduğunda sizin önünüze gelecek, bakacaksınız ne kadar harcanmış, nereye gidiyor çünkü siz milletin vekilisiniz. Size Anayasa bu yetkiyi vermiş, bunlara hesap soralım diye.

Kötü olsun diye söylemiyorum, bunlar bizim düşmanımız değil, onlar bizim devletimizi yönetiyorlar ama doğru yönettiklerini ancak biz denetleyebiliriz. Bu hak elimizde mi? Sayıştayın beli kırılmış, hiçbir şeyi göremiyoruz; yolsuzluklar almış başını yürümüş. Bu gitmez, bu yürümez. Bunun yürümeyeceğini göreceksiniz.

Bakın, bu cemaatçiler çok güçlüyken onlara söylüyorduk, bin yıl daha iktidarda olacaklarını düşünüyorlardı, şimdi düştükleri hâle bakın. Birçoğu sizin arkadaşınız. Durumlarını görüyorsunuz, aynı duruma düşme ihtimaliniz var. Onun için yurtsever milletvekillerin, cesur milletvekillerin her an iftiraya uğrama korkusunu yenmesi lazım. Her an her birimize iftira atılabilir arkadaşlar, her an her birimize ama bu korkular bizim insanlığımızı kaybetmemize izin vermemeli.

Bakın, Nuriye ve Semih diye iki öğretmen var. Terörist de terörist, ya velev ki terörist, öldürmek mi gerekiyor? Teröristse delillerini koyun ortaya, hiçbir şey yok. O gün gittim, bir deri bir kemik, ölecek belli. Devlet olarak yaşatmaya çalışsak. Yine yargılayalım, yine gereğini yapalım. Tek istediği öğretmenlik, üstelik Mardin’in Mazıdağı’nda öğretmenlik istiyor. Gittim, ikna etmeye çalıştım, bana bir öğretmenlik anlattı, yemin ediyorum, ben öğretmenler yerinde, bu kadar güzel öğretmenlik anlattığı için ve bu kadar bedel ödediği için ödül veririm. Teröristse hukuki delillerini koyun. Mahkemeden kaçırmak için hapishaneden yoğun bakıma… Gidin kaldığı odayı görün. O kızın kapısında bir sürü erkek bekliyor. Ya, insanın zoruna gidiyor, tuvalet ihtiyacını görürken kapı açılır mı arkadaşlar. Bu zulümdür ya. Bu, kim olursa olsun zulümdür.

Kadınları başı örtülü, başı açık, şudur, şu görüşten, bu görüşten diye ayırmayacağız, bunlar bizim insanımız, yaşatmak zorunda olduğumuz insanlar. Ama geldiğimiz yerde öyle bir kutuplaştık ki burayla ora arasında büyük bir duvar var, birbirimizi duyamıyoruz. Bu duyamamanın sonu vatanın bölünmesidir. En büyük bölücülük sizinle bizim aramıza veya onlarla bizim, bizimle sizin, biz-siz-onlar diye ayırarak bu duvarların örülmesidir. Türkiye’nin durumu iyi değildir. Hepimizin torunun da geleceği bu topraklardadır.