Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanvekili, CHP İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, AKP ile MHP ortaklığında hazırlanan 18 maddelik iç tüzük değişiklik teklifine ilişkin olarak açıklama yaptı. “Meclis’i etkin çalıştırmanın yolunun konuşma sürelerini azaltarak değil, demokrasiyi demokratikleştirmekten geçtiğini” ifade eden Hamzaçebi, ”Teklifin amacı yasama sürecini hızlandırmak değil, Meclis'i ve milletvekillerini hizaya getirmektir” dedi.
Akif Hamzaçebi’nin T24’e yaptığı açıklamalar şöyle:
Teklifin amacı yasama sürecini hızlandırmak değil, Meclis'i ve milletvekillerini hizaya getirmektir.
Konuşma sürelerini azaltarak Meclis'i daha etkin hale getiremezseniz. Meclis'i etkin çalıştırmanın yolu demokrasiyi demokratikleştirmekten geçer. Demokraside, insan hak ve özgürlüklerinde günümüz demokratik değerlerine ulaşma yönünde ilerleyen bir Türkiye'de Meclis te etkin çalışır. Demokratik değerlerde geriye giden bir Türkiye'de konuşma sürelerini, ifade özgürlüğünü kısıtlayarak Meclis'i etkin çalıştırmanın imkanı yoktur.
Demokrasi düşünce ve ifade özgürlüğü demektir. Bunu içtüzüğe boğdurmayalım.
Yasama sorumsuzluğu ortadan kaldırılıyor.
Bu kürsü özgürlüğün kürsüsüdür. Hakaret etmemek, Şiddet içermemek, şiddeti, terörü özendirmemek, teşvik etmemek kaydıyla bu kürsüden düşünceler özgürce ifade edilebilir.
Yasaların suç saymadığı bir düşüncenin açıklanmasını para cezası ile müeyyidelendirmek demokrasi ile bağdaşmaz.
İçtüzük Değişiklik Teklifi yürürlüğe girerse tarihimizdeki olaylara, gelişmelere ilişkin en küçük bir eleştirinin yapılması halinde dahi para cezası uygulanacaktır.
Bunlara ilişkin şöyle örneklemeler yapabiliriz:
- Kanuni Sultan Süleyman devrinde felsefe ve mantık derslerinin medreselerden kaldırılması Osmanlı'nın çöküşünün başlangıcı olmuştur.
- Genç Osman'ın öldürülmesi tarihimizin kara sayfalarından biridir.
- 90’ larda faili meçhuller çoktu, bu dönemin yaşanmasında devletin de sorumluluğu vardır.
- 90’ larda yöneticiler başörtülü öğrencilerimizi üniversiteye sokmuyordu.
- Ergenekon ve Balyoz davaları ile bu ülkenin aydınlarına ,bilim adamlarına, şerefli subaylarına, ordusuna kumpas kuruldu.
Bu cümlelerin hiç birinde sorun yok. Ama içtüzük değişikliğinden sonra bunları söyleyemezsiniz. Söyleyen milletvekili Meclis'ten geçici olarak çıkarma cezası yanında, para cezasını da göze alacaktır.
Bunların hepsi eleştiridir, ancak bunlar teklif deki ifadesiyle "tarihi ve ortak geçmişimize yönelik itham" yani suçlama olarak değerlendirilip para cezası uygulanabilecektir.
Devleti yüceltmek, devlet hata yapmaz, devlet eleştirilmez mantığı var burada. Demokratik bir devlette bunu kabul etmek mümkün değildir.
Bu düzenlemeler ile özür müessesesi ortadan kaldırılmakta ve yasama sorumsuzluğunun içi boşaltılmaktadır.
Teklifin Meclis'i hizaya getirmek anlayışını kılık kıyafet düzenlemesinde de görüyoruz. Tasarı kılık kıyafetle de uğraşıyor.
Atatürk'ten miras, Cumhuriyetle özdeşleşmiş olan, birleşimi yöneten Meclis Başkanı ve Meclis Başkanvekillerinin giydiği "frak" kaldırılıyor.
Söyleyeceğim şudur: Otoriterleşen yönetimlerin ayakta kalabildiğinin tarihte bir örneği yoktur. Tarih Türkiye'de de bir kez daha tekerrür edecektir.
Bunun adı içtüzük değişikliği değil OHAL KHK'sidir. KHK gibi yürürlüğe konulmuyor olması onun bu özelliğini ortadan kaldırmaz.