CHP’nin Meclis Başkanlık Divanı Üyesi, Tekirdağ Milletvekili Emre Köprülü, Başkanlık Divanı’nın son toplantısında AKP oylarıyla kabul edilen ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından açıklanan güvenlik tedbirlerine ilişkin planda siyasi partilerin gurup toplantılarına getirilmesi öngörülen kısıtlamanın kabul edilemez olduğunu söyledi.
Vatandaşın, Meclis’e gelip gitmesinin seçtiği insanların denetlenmesi noktasında önemli olduğunu ifade eden Köprülü, “Bırakın kalabalık olsun, isteyen gelsin, izlesin. Vatandaşın buraya gelip gitmesi seçtiği kişileri denetlenmesinin engellenmemesi lazım” dedi.
TBMM’yi koruma kriteri ile halkın temsilcilerine ulaşabilme kriteri arasındaki terazinin demokrasiden yana olması gerektiğine dikkat çeken Köprülü, Meclis’in korunmasının Türkiye ile eşdeğer olduğunu belirterek T24’e 1 Ekim’de yeni yasama yılı ile uygulanması beklenen güvenlik tedbirlerine ilişkin değerlendirmeleri şöyle:
İçişleri Bakanlığı tek başına iradesiyle Meclis yönetmeliğinde değişiklik veya herhangi bir düzenleme yapamaz. Meclis Başkanlık Divanının karar vermesi gerekir ve verdiği kararlardan sonra belli değişiklikler yapılabilir. Bakanlığın hazırladığı plan 30 maddede sıralanmış tedbirlerle ilgili bir iki maddenin dışında aman aman sancı gördüğümüz bir durum yok.
Siyasi partilerin grup toplantısına katılacak olan vatandaşların sayılarının kısıtlanmasına yönelik bir hareket kabul edilebilecek bir şey değil. Bırakın kalabalık olsun, isteyen gelsin, izlesin. Vatandaşın buraya gelip gitmesi seçtiği kişilerin denetlenmesi noktasında bir harekettir bunun engellenmemesi lazım.
Şimdi biz bununla olabilir, ilgili eleştirilerimizi Başkanlık Divanı toplantısında dile getirdik. Bu tedbirler doğru tedbirler de olabilir fazla ve aşırıya kaçılmış da olabilir. Ama hepsi adına bu tedbirlerle ilgili karar verme yetkisi Başkanlık Divanına aittir.
Başkanlık Divanı’nda Meclis’te gurubu olan siyasi partilerin belli orandaki milletvekillerinden oluşur. Neticesinde İçişleri Bakanlığı’nın tek taraflı olarak Meclisle ilgili herhangi bir güvenlik tedbiri alması uygulama ve yönetmeliklerde değişiklik yapma yetkisi yoktur.
Dolayısıyla bu noktada belli zafiyetler varsa bunların tespit edilerek gerekli önlemlerin alınmasına tabii ki hayır diyemeyiz. Burada kriterimiz nedir, Meclis’in korunma kriteri ile halkın temsilcilerine ulaşabilme kriteri arasındaki teraziyi demokrasiden yana, Cumhuriyetin felsefesinden yana, halkla ilişkisinin kopmamasından yana koymak gerekir. Hangi tedbiri uygularsanız uygulayın öncelik usul bakımından mevzuat bakımından yetki alanı bakımından yetki aşımına yol açacak nitelikte olmamasıdır.
İçişleri Bakanlığı tek başına iradesiyle Meclis yönetmeliğinde değişiklik veya herhangi bir düzenleme yapamaz. Meclis Başkanlık Divanının karar vermesi gerekir. Verdiği karalardan sonra belli değişiklikler yapılabilir. 30 maddede sıralanmış tedbirlerle ilgili bir iki maddenin dışında aman aman sancı gördüğümüz bir durum yok.
Meclis içine araçla girilmesi gibi bunlar kabul edilebilecek şeyler. Siyasi partilerin grup toplantısına katılacak olan vatandaşların sayılarının kısıtlanmasına yönelik bir hareket kabul edilebilecek bir şey değil. Bırakın kalabalık olsun, isteyen gelsin, izlesin. Vatandaşın buraya gelip gitmesi seçtiği kişilerin denetlenmesi noktasında bir harekettir bunun engellenmemesi lazım.
Meclis’in dronsavara ihtiyacı olabilir bir dronsavar takıldı diye aman aman bir eleştiri getirecek değiliz. Gerekiyorsa Meclis’e bir saldırı yapılacaksa önlemesi bakımından Meclis’e konulması doğru olabilir. Ama dronsavarın Meclis’e konulup konulmayacağına ilişkin karar verme yetkisi Meclis’in Başkanlık Divanını’ndır. Dolayısıyla Başkanlık Divanına gelse zaten bu noktadaki bir ihtiyaca hayır demez. Burada yetki aşılarak karar vericilerin Anayasa ve iç tüzüğe göre yetkilendirilmiş kişilerin yerine geçerek kararlar alınması çok doğru değil. Yoksa Meclis’e dronsavar takılabilir, mesele dronla yapılacak bir saldırıyı önlemek için dronsavar takılabilir. İyi bir şekilde anlatılmışsa takılabilir.
Ne olursanız olun Burada karar vericilerin yerine geçerek kanundan, Anayasa ve İç Tüzük’ün yetkilendirmiş organların yerine geçerek ben yaparım olur anlayışı ile yürümek doğru değil.
Şimdi bu uygulamalar bu dönem bu çok fazla oldu. Meclis’in içinin düzenlenmesi, güvenlik önlemleri, kulislerin düzenlenmesi, Atatürk’ün portresinin indirilmesi vardı. Ne olursanız olun, hayatta her pozisyona her sıfata sahip olabilirsiniz ama bunların geçici olduğunu unutmamak zorundasınız. Geçici olmasının anlamı o süreç içinde yaptıklarınızdan sonra geriye neyi bırakacağınız, akılda ne kalacağıdır. Bu dönemle ilgili baktığımızda akıldı hoş şeyler kalmayacağı bir gerçek.
Meclis yönetimiyle, uygulamalarıyla alakalı mesela burada bir başkanlık divanı var, karar alması gereken konuları var. Başkanlık Divanına ne gerek var ben kararımı veririm olur biter derseniz siz temsil ettiğiniz makamın demokrasinin bir simgesi ve bir unsuru olduğunu gözden kaçırırsınız. Kendi başkanlık divanınızın karar vermesine ihtiyaç duymuyorsanız ondan sonra çıkıp da Türkiye’nin demokrasiyi, cumhuriyeti ve halk iradesini temsil eden kurulun TBMM’nin başkanlığı sıfatını kendi başkanlık divanınızın düşüncesiyle değer vermediğinizde demokrasiyle nasıl bağdaştırırsınız.