CHP'li Mehmet Bekaroğlu: Türkiye'de esen sert 'kimlik siyaseti' rüzgârı yüzünden PM'ye giremedik!

CHP'li Mehmet Bekaroğlu: Türkiye'de esen sert 'kimlik siyaseti' rüzgârı yüzünden PM'ye giremedik!

CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Kemal Kılıçdaroğlu'nun yeniden CHP Genel Başkanı seçildiği kurultayla ilgili olarak açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu'nun "anahtar" listesinde yer almasına rağmen Parti Meclisi (PM) üyeliği için yapılan seçimde yeterli oyu toplayamayan Bekaroğlu, “Bana ve Sezgin Tanrıkulu’ya eğer kimlik üzerinden oy vermeyen delege varsa, onlara da söylüyorum. 1920’ye gitsinler,  Atatürk’ün kurmuş olduğu birinci Meclis’e gitsinler ve görsünler. Orada bütün Anadolu, bütün Türkiye, herkes temsil ediliyor” dedi.

Bekaroğlu, Kılıçdaroğlu'nun listesinde yer alan ve PM'ye giremeyen diğer 8 kişinin değil de, kendisi ve Sezgin Tanrıkulu'nun dikkati çekmesiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

“Sezgin Tanrıkulu daha çok Kürt kimliğini öne çıkaran biri olduğu için. Mehmet Bekaroğlu daha muhafazakar partilerden HAS Parti,  Saadet Partisi’nden  (SP) gelen dindar bir insan, bunlar girdi mi giremedi mi daha dikkat çekiyor. Niye giremedik biz; Elbette Türkiye’de esen sert kimlik siyaseti rüzgarlarından dolayı.  Ötekileştirildik, şu yapıldık bu yapıldık anlamında söylemiyorum.” 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,  kimlik siyasetini asla terk etmeyeceğini belirten Bekaroğlu, “Bunu halledecek olan siyasi parti CHP’dir. Niye, çünkü siyaseten seçimi kazanması için bunu yapması lazım bir de ben kurucu partiyim diyor” ifadesini kullandı.  Bekaroğlu, T24’ün  “CHP içerisinde sizi ötekileştirdiklerini düşündünüz mü?” sorusuna da şu yanıtı verdi:

“Ben ve benim gibi siyasetçiler böyle şeyleri aşmış insanlarız, ben bunu bile bile geldim. Aman beni ötekileştirdiler, çok üzüldüm, küstüm falan, bunu söyleyecek bir insan değilim ben, ben bunları bilerek geldim, ben bunları zaten CHP’de yaşıyordum." Bekaroğlu'nun, T24'ün sorularına verdiği yanıtlar şöyle: Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde yer almanıza rağmen sandıktan yeterli oy çıkmadı. Bu sonucu nasıl okudunuz?

“CHP’nin bir önceki Kurultayında ‘anahtar listeden’ 23 kişi seçilemedi”

CHP’nin kurultayları böyle, nasıl işliyor, Batılı anlamda bir sosyal demokrat parti gibi mi? Parti içi demokrasi var mı? O mekanizmalar var mı? Bunlar tartışılabilir. CHP, Türkiye’de diğer partilerle  karşılaştırdığınız zaman parti içi  demokrasinin işlediği bir siyasi parti. Bütün organların, mahalle delegeleri seçilirken bile daha sonra yukarıya doğru  bütün organlar ve milletvekili adaylarının çoğu seçimlerle geliyor. Böyle olduğu zaman seçimlerde bütün araçlar kullanıyor. İlk defa 36. kurultayda olan şeyler değil bunlar. Örneğin bir önceki kurultayda, sanıyorum genel başkanın hazırladığı anahtar listeyi delenlerin sayısı 23’tü. Şimdi 10 civarında. Bunlar normal şeyler. Orada birtakım yöntemleri vardır çarşaf liste olduğu zaman. Düşünür, birisinin çıkması lazım ki kendisi girsin. Zayıf gibi olarak gördüklerini çok çizik yiyecek olarak gördüklerini hedefe koyarlar. O çıksın ben gireyim diye, bunlar normal.

“Bizi, sembolik isimler olarak görüyorlar”

Biz de, hem Sezgin Tanrıkulu hem de ben bu süreçlerden geçtik ve birçok insan gibi biz de giremedik. Genel başkanın teklif ettiği anahtar listesinden giremeyen 10 kişi var, diğer 8 kişiyi kimse sormuyor. Mesela Kadın Kolları Genel Başkanı girememiş. Fiilen genel başkan girememiş, kimse sormuyor. Ama Sezgin Tanrıkulu ile Mehmet Bekaroğlu’nu soruyorlar. Çünkü sembolik olarak bir şeyleri temsil gibi görünüyor. Sezgin Tanrıkulu daha çok Kürt kimliğini öne çıkaran bir Kürt olduğu için.  Mehmet Bekaroğlu daha muhafazakâr partilerden Has Parti,  Saadet Partisi'nden gelen dindar bir insan, bunlar girdi mi giremedi mi daha dikkat çekiyor. Sembolik olduğu için dikkat çekiyor.

“Niye  giremedik; Türkiye’de esen sert kimlik siyaseti rüzgarlarından dolayı”

Niye giremedik biz; elbette Türkiye’de esen sert kimlik siyaseti rüzgarlarından dolayı.  Ötekileştirildik, şu yapıldık bu yapıldık anlamında söylemiyorum. Benim CHP’de dördüncü senem.  Olağanüstü kurultayı da sayarsak katıldığım üçüncü kurultayım.

“CHP tabanında, şeytanlaştıranı da var, genel başkanın yumuşak karnı olarak gören de var”

CHP tabanında isteyen de var,  seveni de sevmeyeni de var, ters bakanı da var,  şeytanlaştıranı da var, genel başkanın yumuşak karnı olarak gören, kendisi genel başkana söyleyemeyince benim ve Sezgin Tanrıkulu üzerinden söyleyenler de var.  Maalesef bunlar böyle, dışarıdan böyle okundu. Ama bunlar kolay şeyler.

Türkiye’nin temel problemi kimlik siyaseti.  Bu kimlik siyaseti nedeniyle sürekli AK Parti kazanıyor, CHP kaybediyor evet.  Türkiye’deki kimliklerin dizilişi de  yüzde 65, yüzde 35’tir. Kimlik siyasetiyle seçim davranışları ortaya çıkınca sürekli  olarak muhafazakar , mütedeyyin, milliyetçi kimlik kazanıyor öbürü kaybediyor. Bu da siyasi partilerin özellikle CHP’nin  üzerinde düşünmesi gerekli önemli bir konu.  Ama bunu aşan bir durumla karşı karşıyayız. 

“Sayın Erdoğan kimlik siyasetini terk etmeyecek çünkü kazanıyor”

Çevremizde kimlikler üzerinde müthiş bir hesaplaşma var, boğazlaşma, hesaplaşma var, iç savaş var.  Dünyada kimlikler üzerinden büyük bir kutuplaşma var. Sadece Türkiye’de değil, Avrupa’da sağ popÜlizm  zirve yapmış durumda. Yabancı düşmanlığı zirve yapmış durumda Amerika'da Trump gibi birisi, sağ popülizmi zirveye taşıyan birisi iktidara elde etmiş  durumda. Dünyanın önünde çok ciddi kimliğin siyasette çok öne çıkarılmasından dolayı problemler var.

Tehlikeye işaret etmek istiyorum. Hemen yanı başımızda Suriye ve Irak’ta kimlik üzerinden hesaplaşılıyor. Bu kimlik üzerinde boğazlaşma devam ediyor ama Türkiye’de de çok sert kimlik siyaseti yapılıyor. Hızlı bir şekilde, kimlikler üzerinden, yaşam tarzı üzerinden, inanç üzerinden hesaplaşmaya doğru gidiyoruz. Ben Mehmet Bekaroğlu olarak şahsen bunu yıllar önce gördüğümden dolayı CHP’ye gelirken sayın genel başkanla üzerinde konuştuğumuz konu buydu. AKP, Sayın Erdoğan hiçbir zaman kimlik siyasetini terk etmeyecek çünkü kazanıyor. Çok kolay biçimde kazanıyor, asla da terketmeyecektir. Dolayısıyla ne olursa olsun kimlik siyasetinin dibine vuracak öyle de gidiyor zaten.  Bunu halledecek olan siyasi parti CHP’dir. Niye, çünkü siyaseten seçimi kazanması için bunu yapması lazım bir de ben kurucu partiyim diyor.

“Eğer bize kimlik üzerinden oy vermeyen delege varsa;  1920’ye gitsinler, pişman olsunlar”

1920’ye gidin, bize eğer kimlik üzerinden oy vermeyen delege varsa onlara da söylüyorum. 1920’ye gitsinler,  Atatürk’ün kurmuş olduğu birinci Meclis’e gitsinler ve görsünler. Orada bütün Anadolu, bütün Türkiye, herkes temsil ediliyor. Niye, çünkü yok olma noktası, beka diyorlar ya, Türkiye yok olma noktasına gelmiş, Atatürk ve arkadaşları, aklı başında herkes bütün kimlikler bir araya gelmişler.  Evet biz farklıyız, cübbesi,  sakalıyla, Lazıyla, farklı söylemiyle, Kürt kimliğiyle TBMM’de  yok oluyoruz diye  Anadolu topraklarında  bir araya geliyorlar  şu anda da böyle bir tehlike ile  karşı karşıyayız.

“CHP, Türkiye’yi kimlik siyasetinden çıkaracak, iktidar yolunu açacak hem de kimlik üzerinde olası bir  çatışmayı önleyecek kurucu  parti”

Eğer bana ve Sezgin Tanrıkulu’ya kimlik üzerinde oy vermeyen varsa,  düşünsünler bunu 1920’yi düşünsünler, ne kadar yanlış yaptıklarını görsünler ve pişman olsunlar. Benim yeteneklerimde dolayı verememiştir olabilir bunlar normal şeyler.  480 aday vardı,  52 kişi girdi,  bunlar normal ama kimlik üzerinden ise son derece yanlış yapıyorlar demektir.  CHP, Türkiye’yi kimlik siyasetinden çıkaracak,  hem CHP’ye bu iktidar yolunu açacak hem de kimlik üzerinde olası bir çatışmayı önleyecek kurucu parti, Türkiye’nin dağılmasını önledi 1920. Türkiye yine sıkışmıştı, 1946 ve 1950’da  yine CHP ç  çok partili  demokratik rejime geçişi sağlayarak Türkiye’nin önünü açtı.

“Milli ve yerli dedikleri bu hamaset bu kimlik  siyaseti Türkiye’yi tıkamış vaziyettedir”

Şu andaT ürkiye müthiş bir şekilde tıkanmış durumda. Milli ve yerli dedikleri bu hamaset bu kimlik  siyaseti Türkiye’yi tıkamış vaziyettedir. İç savaşa doğru sürüklüyor bunu önleyecek olan parti de CHP olmalı tarihsel geçmişi buna böyle bir görevde yüklüyor. CHP içerisinde sizi ötekileştirdiklerini düşündünüz mü? Ben ve benim gibi siyasetçiler böyle şeyleri aşmış insanlarız, ben bunu bile bile geldim. Ben sadece siyaset yapmıyorum ki; Türkiye siyaseti üzerinde düşünüyorum, konuşuyorum ve yazıyorum. Ben siyaset bilimci değilim,  psikiyatri uzmanıyım ama yıllarca üniversitelerde politik psikoloji anlatmış bir insanım. Aman beni ötekileştirdiler, çok üzüldüm, küstüm filan, bunu söyleyecek bir insan değilim ben, ben bunları bilerek geldim, ben bunları zaten CHP’de yaşıyordum. Siz zaten CHP’de ötekileştirildiğinizi mi söylüyorsunuz? Hayır o anlamda söylemiyorum, benim kişisel tavrımla ilgili değil. Ben CHP’ye geldim çünkü CHP’nin evrensel sosyal demokrat bir parti olmasını istiyorum.  Sayın genel başkan bunun gayreti içinde,  buna katkı sağlarım düşüncesiyle CHP’ye geldim ve ben kimlik, inanç ve yaşam tarzımı değiştirmiyorum. Ama sosyal demokrat ilkeler üzerinde siyaset yapabilirim ben. Yapmak istiyorum, bunun için CHP’deyim.