Türkiye tarihinin ilk Roman milletvekili olan CHP’li Özcan Purçu, TBMM’deki ilk 10 ayını Dünya Romanlar Günü’nde anlattı. Purçu, “Genel olarak hükümet nezdinde "Romanları çok seviyoruz" söylemi var. Ama kuru kuruya sevmek olmuyor. Yürekten seviyorsanız kanıtlamanız lazım” dedi.
Bianet’ten Nilay Vardar’a konuşan Purçu’nun açıklamaları şöyle:
7 Haziran, 1 Kasım seçimleri derken neredeyse 10 aydır Meclis’tesiniz, nasıl geçiyor günler?
Özellikle ilk 6 ay telefonum hiç durmadı. Tüm arayanlara yanıt vermeye ya da sonradan geri dönmeye çalıştım. Siirt, Hatay, Samsun, Artvin, Tekirdağ, Aydın, İstanbul, her ilden Romanlar aradı.
Çok masum ve günlük istekleri oldu hep.
“Atım öldü ne yapacağım?”, "Zabıta geldi, çiçeklerimi aldı, gel geri al", “Çadırım yandı”, “Çocuğum okula gidemiyor, önlüğü yok”. “Bebeğimin sütü bitti”, “Kocam hapiste, çamaşır yollayın” vb... Bu istekler Romanların yaşadığı derin yoksulluğun da kanıtları.
Ama beni en çok etkileyen erkeklerden çok kadınların beni araması oldu. Özellikle kadınlar Roman derneklerinde hakim değildir. Şimdi daha aktif çalışmak istiyorlar. Sizin aramanızdan önce Ayvalık’tan bir kadın aradı, Roman kadın derneği kurmak istediğini söyledi. Bunlar çok sevindirici.
Tabii öte yandan mecliste tek ve ilk olduğum için beklenti de çok yüksek. Sanıyorlar ki mecliste tüm sorunlar çözülebilir. Roman mahallelerine gidiyorum. “Özcan bize bakmıyorsun” diyorlar. Üzülüyorum ama sihirli değneğim yok ki, tüm sorunları çözeyim tek başıma.
Beni en çok üzen durumlardan biri de iş başvuruları. İstihdam Romanlarda çok büyük sorun. Binlerce kişi iş istiyor. Elimden geldiğince yapıyorum ama yeterli değil. Şimdiye kadar ancak 100 kişiyi, özel sektöre ve belediyelere yerleştirdik. Ama yetmiyor. Aynı mahalleden 8 kişiyi yerleştiriyoruz, 9.”ben ne olacağım diyor.” 3-4 danışman var ama yetişemiyoruz. Çok yoruldum ama çok da mutluyum, vicdanım rahat.
Bu arayan kişiler arasında istihdam, barınma gibi temel ihtiyaçlar dışında ayrımcılıkla ilgili şikayetler geldi mi?
Geliyor. "İş başvurusu yaptık, Romansın dediler, almadılar". "Hastaneye gittik, bekletip muayene etmediler". "Okulda çocuklarımızı arka sıralarda oturtuyorlar" gibi şikayetler de geldi çok.
Özellikle Roman çocuklarının olduğu okullarda çok ciddi ayrımcılık sıkıntıları var. Bu gibi şikayetler gelince, konu çok hassas olduğu için okula gidip bizzat müdür, öğretmen bazen valiyle görüşüp sorunu çözmeye çalışıyoruz.
Zaten bizim bu konuda Mersin Üniversitesi ve Akdeniz Roman Dernekleri Federasyonu ile yürüttüğümüz bir çalışma var. Şu anki araştırmaya göre, Roman çocuklarının okuduğu okullardaki öğretmenlerin çoğu 1 yıl içinde tayin isteyip gidiyor. Bu çok ciddi bir sorun. Okullardaki ayrımcılığın kalkması için Romanların okuduğu okullardaki öğretmenlere eğitim verilmesi lazım.
Aynı şekilde hastanelerde de sorun yaşanıyor. Bizi bizzat arayanlar için tek tek hastanelerden randevu almak zorunda kalıyoruz. Özetle her alanda yaşanan bu sorunların çözülmesi için bürokraside yer alan eğitimli Roman sayısının artması lazım. Bir kişi her yere yetemiyorum.
2011’de Avrupa Komisyonu Roman ve Roman olmayanlar arasındaki boşluğu kapatmak için “Romanlarla Bütünleşme Çerçeve Sözleşmesi” oluşturdu. 2020 yılına kadar geçerli bu sözleşmede üye ülkelerden Romanlarla ilgili Ulusal Eylem Planı hazırlamaları istendi. Üye olmayanlara da bunu tavsiye etti. 2012’den beri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı hala bunu açıklamadı?
Ulusal strateji belgesi, AB ve Türkiye düzleminde Romanların sorunlarının en hızlı çözümü için şart. Ama strateji belgesi yetmiyor eylem planı da gerekli.
Hükümet 8 Nisan’da Roman Stratejisi’nin açıklayacaktı. Benimle de görüşmeler yaptılar. Ancak stratejinin akıbetine dair net bir bilgi yok. Kalkınma Bakanlığı’nda olduğu söylendi, bilmiyorum. Son halini görmedim.
Bu iş çok uzadı. Ben diyorum, 50 sayfalık belgeyi siz hazırlayamıyorsunuz CHP bunu 3 günde yapar. Hassasiyet yok, ciddiyet yok. Üstelik daha stratejiyi yazamadılar, bunun bir de bütçesinin olduğu bir eylem planı olmalı. Bunu yazmaları da bir 5 seneyi alacak demek ki.
Mecliste sürekli Romanların barınma, eğitim, istihdam gibi temel insan hakları sorunlarını gündeme getirmeye çalışıyorum. Genel olarak hükümet nezdinde "Romanları çok seviyoruz" söylemi var. Ama kuru kuruya sevmek olmuyor. Yürekten seviyorsanız kanıtlamanız lazım.
8 Nisan 1971’de, farklı ülkelerden Romanlar Londra’da bir araya gelmiş, ayrımcılıkla mücadelede işbirliğini teşvik etmek, Romanların sorunlarını tartışmak üzere ilk kez Uluslararası Roman Kongresi toplanmıştır. 1978 yılında 2. Dünya Roman Kongresi 26 ülkeyi temsilen katılanlarla 60 delege ve ek gözlemciyle gerçekleşmiştir. 1990 yılında düzenlenen 4. Uluslararası Roman Kongresi’nde 8 Nisan tarihi "Dünya Romanlar Günü” olarak kabul edilmiştir. 1990 yılından itibaren alınan kararla her yıl 8 Nisan Dünya Romanlar günü olarak kutlanmaktadır.