AİHM eski yargıcı, geçtiğimiz yasama dönemi CHP Milletvekili Rıza Türmen, Cumhurbaşkanı'nın CHP'ye hükümet kurma yetkisini vermemesinin keyfi bir durum olduğunu savunarak, “CHP Genel Başkanı’na hükümeti kurma görevi verilmemesi demokratik teamüller açısından hiçbir izahı yoktur. Demokrasi ağır bir yara almıştır” dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 45 günlük süre bitmeden seçim hükümeti kurma görevi kendisine verilmiş gibi konuştuğunu söyledi. “Davutoğlu, sanki kendisine seçim hükümeti kurma görevi verilmiş gibi hareket ediyor. Bir takım temenniler dile getiriyor. Bu yanlış bir şey” diyen Türmen, Başbakan'ın seçim hükümetinde siyasi partilerin bakanlarını belirleme yetkisi olmadığını söyledi.
T24'e açıklamalarda bulunan Rıza Türmen, HDP’ye karşı tutumu anlayamadığını ifade ederek, “Kaç milyon seçmenden oy almış. 80 milletvekili Meclis’e sokmuş. Dışlamak, görmemezlikten gelmek, dışarıda bırakmaya çalışmak demokrasi ile bağdaşmayan şeyler. Üçümüz bakan verelim, HDP’den bakan olmasın. Böyle bir şey olur mu? Onların da temsil ettiği oylar var? HDP’den bakan olsa ne olur Türkiye’de” diye konuştu.
45 günlük sürenin uzatılabileceğine dikkat çeken Türmen, “CHP Genel Başkanı’na hükümeti kurma görevi verilmemesi demokratik teamüller açısından hiçbir izahı yoktur. Demokrasi ağır bir yara almıştır. Bu keyfi bir tutumdur” dedi. Cumhurbaşkanının takdir yetkisini demokratik teamüllere aykırı biçimde kullandığını da söyleyen Türmen, “45 gün sanki kesin bir süre gibi erken seçimi gitme kararı verilecek. Anayasa, ‘Meclis Başkanına danışarak seçimlerin yinelenmesi kararı verebilir’ diyor. Vermeyebilir de. Burada amaç hükümetin kurulması olmalı. Erken seçime götürmek bir partinin çoğunluğu elde etmesini sağlamak değil” dedi.
Rıza Türmen’in son siyasi tartışmalara ilişkin T24'e yaptığı değerlendirmeler şöyle:
"Seçimler olup bittikten sonra yeni bir hükümetin kurulması için Cumhurbaşkanı'na bir takım yetkiler verilmiş. Bu yetkiler normlar halinde Anayasa'da yazıyor, bazıları ise Cumhurbaşkanı'na geniş bir takdir yetkisi bırakıyor. Buradaki sorun takdir yetkisinin Cumhurbaşkanı tarafından nasıl kullanılacağı.
Bu takdir yetkisinin demokratik teamüllere uygun olması gerekiyor. Sorun burada bütün bunlar yapılırken, takdir yetkisi kullanılırken amaç hükümetin kurulması. Aslında tarafsız, dengeleyici hakem rolünü oynayan bir Cumhurbaşkanı olması gerektiği için bütün bu takdir yetkisinin amacı hükümetin kurulmasını sağlamak. Cumhurbaşkanı'nın bu yönde çaba göstermesi lazım. Ama bakıyoruz ki; sayın cumhurbaşkanının amacı, çabaları hükümetin kurulması yönünde değil. Tam tersine bu takdir yetkisini demokratik teamüllere aykırı biçimde kullanarak erken seçime gitme yolunda kullanıyor.
Cumhurbaşkanı'nın kendi görevini nasıl tanımladığıyla ilgili bir problem var. Cumhurbaşkanı kendisini Anayasa'nın kendisini Anayasa'nın yazdığı gibi tarafsız, partiler üstü, hakem rolünü oynayan bir Cumhurbaşkanı olarak görmüyor. Daha çok belirli bir siyasi partinin çıkarlarını gözeten bir Cumhurbaşkanı olarak düşünüyor ki; erken seçime gidildiği takdirde bir siyasi parti tek başına iktidar olacaktır. O nedenle bu takdir yetkisini demokratik teamülleri ihlal ederek kullanıyor. Bunu birçok örnek de görüyoruz. Bir kere hükümeti kurma görevini geç vermesinde görüyoruz. Hükümeti kurmak için Başkanlık Divanı kurulması için üç hafta beklendi. Halbuki böyle bir şey yok. Seçim sonuçları ilan edilir edilmez hükümet kurma görevi verilebilirdi. Üç hafta beklemeye gerek yoktu. Bu takdir yetkisi teamüllere aykırı biçimde kullanıldı.
Birinci en çok oyu alan partiye hükümet kurmaya görev vermesi. Teamüllere uygun davranıştır ama aynı derecede demokratik teamüllerin gerektirdiği başka bir şey var. O da en çok oy alan hükümet kuramadığı takdirde demokratik teamüller ikinci en çok oyu alan bir partinin genel başkanına bu görevin verilmesi. Burada CHP Genel başkanı'na hükümeti kurma görevi verilmemesi demokratik teamüller açısından hiçbir izahı yoktur.
Demokrasi ağır bir yara almıştır. Bu keyfi bir tutumdur. Demokratik ülkelerde görülmeyen bir durumdur. ‘Az bir zaman kaldı’, ‘Beştepe’nin yolunu bilmeyenler’ , ‘kurulmayacağı zaten belli’ gibi mazeretler doğru değildir. Anayasa’nın 116. Maddesi ‘45 gün içinde Bakanlar Kurulu, hükümet kurulmaması halinde Cumhurbaşkanı seçimlerin yenilenmesi kararı verebilir’ diyor.
Burada amaç hükümetin kurulması olmalı. Erken seçime götürmek bir partinin çoğunluğu elde etmesini sağlamak değil. Şimdi bir seçim hükümeti kurulacak. Burada da bir yığın şey görülüyor. Daha süre bitmeden seçim hükümeti kurulacağını görev verilmeden bir bakıyoruz ki; Sayın Davutoğlu kendisine verilmiş gibi konuşuyor. Her parti bakanları kendi belirleyecek. Bu yetki başbakanda değil.
*Türmen’in sözünü ettiği Anayasa’nın 116. Maddesi şöyle:
Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimlerinin Cumhurbaşkanınca yenilenmesi
Bakanlar Kurulunun, 110 uncu maddede belirtilen güvenoyunu alamaması ve 99 uncu veya 111 inci Maddeler uyarınca güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde; kırkbeş gün içinde yeni Bakanlar Kurulu Kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak, seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Başbakanın güvensizlik oyu ile düşürülmeden istifa etmesi üzerine kırkbeş gün içinde veya yeni seçilen Türkiye Büyük Millet Meclisinde Başkanlık Divanı seçiminden sonra yine kırkbeş gün içinde Bakanlar Kurulunun Kurulamaması hallerinde de Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verebilir.
Yenilenme kararı Resmi Gazetede yayımlanır ve seçime gidilir.