TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkan Vekili, CHP Ankara Milletvekili Şenal Sarıhan, 37. yıldönümü olan 12 Eylül darbesi süreci ile 15 Temmuz’un ardından ilan edilen OHAL sürecini karşılaştırdı. Sonuçlarıyla bir yıllık OHAL sürecinin, 9 yıllık 12 Eylül sıkıyönetim sürecini aştığını belirten Sarıhan, “Yaşananlarla karşılaştırdığımızda yaşadığımız günlerin ‘karanlığı’ daha net olarak ortaya çıkıyor. Ve o günden bugüne Türkiye, pek çok olağanüstü hukuksuz uygulamanın olağan hale geldiği bir sürece girdi” dedi.
Cumhuriyet'in haberine göre, İhraçlardaki uçurum: Sarıhan, OHAL ilanının ardından yaklaşık 124 bin kamu görevlisinin ihraç edildiğine dikkat çekti. 12 Eylül döneminde ihraç edilen 35 bin küsur insanın neredeyse 3.5 katı olan bu rakamla sadece FETÖ’cülerin değil, muhalif olan herkes kamudan uzaklaştırıldığının altını çizen CHP milletvekili Şenal Sarıhan, “Yine bu dönemde, 71 binin üzerinde gözaltı, şimdiden 50 binden fazla tutuklama yapıldı. Yani sıkıyönetim dönemi boyunca tutuklanan 52 bin insan sayısına sadece bir yılda ulaşıldı” bilgisini verdi. Sarıhan’ın araştırmasından çarpıcı rakamlar ve notlar şöyle:
12 Eylül’ü solladı: 15 Temmuz’un ardından 169 bini aşkın kişi hakkında işlem yapılırken, 47 bin küsur kişi adli kontrol şartıyla serbest kaldı, 7 bin 605 kişi hakkında yakalama kararı çıkartıldı. 140 bin pasaport iptal edilirken işsiz kalan 124 bin kişi ile Türkiye dışarı çıkılması yasak yarı açık bir cezaevine dönüştürüldü.
16 kat mağduriyet: Mağdur edilen subay, öğretmen, hâkimsavcı, akademisyen sayısı 12 Eylül’den katbekat fazla. 12 Eylül döneminde görevden alınan subay, astsubay sayısı sadece 2 bin iken, 15 Temmuz döneminde 7 bin 2 yüz kişiye ulaştı. 12 Eylül döneminde hakkında işlem yapılan öğretmenler 3 bin 854 iken, 20 Temmuz darbesinin ardından işlerini kaybeden öğretmen sayısı bu rakamın neredeyse 16 katı oldu. 60 bin 532 öğretmen görevden alındı.
Akademi ve yargı: Görevden alınan akademisyen sayısı ise 12 Eylül döneminde 120 iken, bugün bu rakam aralarında barış akademisyenlerinin de olduğu 4 bin 931 kişi. 15 Temmuz’un ardından 4 bin 238 hâkim ve savcı meslekten ihraç edilirken 12 Eylül döneminde hakkında işlem yapılan hâkim ve savcıların sayısı sadece 47 idi.
Gazetecilerin durumu: 12 Eylül’ün 6 katı gazeteci bugün hapiste. Gazetecilere istenen ceza 12 Eylül’den fazla! OHAL boyunca 16 TV kanalı, 24 radyo, 63 gazete, 20 dergiyle birlikte toplam 178 medya kuruluşu kapatıldı. 184 gazeteci cezaevine konuldu. Kapatılan yayınevi sayısı ise 30’u buldu. 12 Eylül döneminde tutuklu gazeteci sayısı 31 iken, 20 Temmuz darbesinden bugüne dek tutuklanan gazeteci sayısı, 12 Eylül’ün neredeyse 6 katına ulaştı. Bugün tutuklu gazeteci sayısı 184’ü buldu.
12 Eylül döneminde gazeteciler hakkında istenen hapis cezası toplamda 4 bin iken, 20 Temmuz darbesinden sonra 301 gazeteci hakkında 142 ağırlaştırılmış müebbet ve 4 bin 259 yıl 10 ay hapis cezası istendi. 18 gazeteciye cumhurbaşkanına hakaretten istenen 90 yıl hapis cezası bu rakama dahil değil.
İşkence geri döndü: İşkence geri döndü. Dava bile açılamıyor. 12 Eylül dönemi en çok işkencenin yaşandığı dönem olarak kayıtlara geçerken, o dönemde, işkenceye yönelik 9 bin 962 dava ve soruşturma açıldı. 15 Temmuz sonrası yaşanan işkence olayları ise televizyon kanallarında açıkça sergilenip, insan hakları örgütlerinin raporlarına; Meclis’e komisyonlarının şikâyet dosyalarına girmiş olmasına rağmen etkili hukuk yollarına başvurma olanağı dahi verilmedi. 12 Eylül döneminde 544 güvenlik görevlisi işkence suçlaması ile hakim karşısına çıkartılırken, bugün aynı suçtan tek bir kişi bile sanık sandalyesine oturtulmadı.
1 yılda 38 intihar: Tüm bu yaşananların yarattığı toplumsal travma nedeniyle sadece geçen 1 yılda 38 kişi yaşamına son verecek şekilde intihar ederken 9 yıllık sıkıyönetim döneminde kayıtlara geçen intihar vakası 43 oldu.
Daha kötü durumdayız: Sonuç olarak, 12 Eylül darbesinin ardından ilan edilen ve 9 yıl süren sıkıyönetim döneminde mağdur edilen insanlardan daha fazla sayıda insan bir yıl da mağdur edildi. Bu bir yılda altına imza atılan pek çok uluslararası hukuk kuralı ihlal edilerek sayısız hak ihlali yaşandı. 20 Temmuz daha şimdiden Türkiye’nin karanlık günlerinin başlangıcı olarak tarihteki yerini aldı.