CHP İstanbul Milletvekili, Avukat Mahmut Tanal, Ankara, Kızılay’da bulunan İnsan Hakları Anıtı önündeki polis barikatlarının kaldırılmamasına ilişkin Kamu Denetçiliği Kurumuna ve Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu’na başvuruda bulundu. Tanal, “Semih Özakça ve Acun Karadağ beraat etti. Nuriye Gülmen tahliye oldu. Ama İnsan Hakları Anıtı'na 'tahliye' yok. Cansız bir anıtı hapseden tek ülke olarak tarihe geçmeden 'abluka' kalkmalı” dedi.
Tanal, İçişleri Bakanlığı’na, ablukanın kaldırılmasına ilişkin dilekçe vermiş ve dilekçesi reddedilmişti. Tanal, şimdi ise Kamu Denetçiliği Kurumuna ve Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu başvuruda bulundu. Ankara’nın en işlek yerleşkesinde, Kızılay Yüksel Caddesinin ortasında ablukalı anıt görüntüsünün Türkiye’ye yakışmadığına değinen Tanal, şunları söyledi:
“Ankara Yüksel Caddesinde bulunan İnsan Hakları Anıtının abluka altına alınması, çember ile çevrilmesi ve burada vatandaşlarımızın arkadaşları ile buluşmasının engellenmesi, fotoğraf çekmelerine emniyet güçleri tarafından izin verilmemesi hali, açıkça polis devleti uygulamasıdır. Düşünce polisi gibi hareket ederek, evrensel haklarına dayalı olarak talepte bulunmaları engellenmektedir. Bu uygulama demokratik toplum düzeni gereklerine aykırıdır. Anayasamızın 64’üncü maddesi gereği sanat faaliyetinin yaygınlaşmasına, sempati görmesine aykırıdır. İnsan Hakları Anıtı polis ablukası altına alınarak adeta bir suç objesi gibi gösterilmektedir.
İnsan Hakları Anıtının etrafı çevrilerek, abluka altına alınarak, sadece Anayasal emredici hükümler ihlal edilmekle kalınmayarak, uluslararası antlaşmalar ve tüm dünya tarafından kabul görmüş evrensel hak olan düşünce ve kanaat hürriyeti ihlal edilmektedir. Kızılay’daki İnsan Hakları Anıtı adeta bir suçluymuş gibi hapsedilmiş. Cansız bir heykelin hapsedilmiş görüntüsü hükümetin insan hakları anlayışını sembolize ediyor. Bırakın insan haklarına, heykeline dahi tahammül edemeyen iktidarın, Emniyet bariyerleriyle oluşturduğu bu görüntü, demokratik bir ülkeye yakışmıyor. Bu görüntünün bir an önce ortadan kalkması gerekiyor. Kamu Denetçiliği Kurumu ve Türkiye İnsan Hakları Eşitlik Kurumu konuya müdahil olmalıdır."