'Erdoğan'ın tuzağına dikkat, yeniden yargılanma neden şimdi?'

'Erdoğan'ın tuzağına dikkat, yeniden yargılanma neden şimdi?'

CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, “Ergenekon’daki ihlallerle ilgili onlarca kitap yazıldı. Balyoz’da sahte delil üretildiğini bilmeyen mi kaldı? O zaman bunları duymayan kulaklar şimdi neden birdenbire kumpasları hatırladı? Çünkü Başbakan ve hükümetinin kafasında bir ‘denklem’ var: Önce Balyoz ve Ergenekon’da insanların sahte delillerle tutuklandığı ortaya çıkacak. Sonra da ‘sahte delil üreten o kişiler şimdi de aynısını yolsuzluk soruşturmasında yapıyor’ algısı yaratacaklar ve ‘haklılığımız ortaya çıktı’ diyecekler” dedi.

Cumhuriyet gazetesi yazarı Utku Çakırözer,  bugünkü (6 Ocak) köşesinde, CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen’in yolsuzluk ve rüşvet iddialarına ilişkin operasyonların ardından gündeme gelen Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda yeniden yargılanma tartışmalarıyla ilgili görüşlerine yer verdi.

 

Utku Çakırözer’in “Türmen: Erdoğan’ın ‘Tuzağına’ Dikkat” başlıklı yazısı şöyle:

Önceki gün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hem gazetecilerle yaptığı toplantının, hem de Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu ile yaptığı görüşmenin en önemli gündem maddesi Balyoz ve Ergenekon davalarının yeniden yargılanması konusuydu. Yeniden yargılama konusuna sıcak bakan Erdoğan, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a TBB Başkanı Feyzioğlu ile bugün bir çalışma başlatmaları talimatı da verdi.

Balyoz, Ergenekon, Odatv ve KCK gibi özel yetkili mahkemeler tarafından yürütülen davalarda ağır hukuk ihlalleri olduğunu savunanlar açısından geç kalınmış da olsa olumlu bir adım bu. Gerçekleştiğinde, şüpheli delillerle yıllarca cezaevinde tutulan ve daha yıllarca kalacak olan yüzlerce kişi özgürlüklerine kavuşacak.

Ancak bu tablonun arkasında başka bir boyut daha var. Gözden kaçan bu boyut çok önemli. Türkiye tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturmasının üstünün örtülecek olması tehlikesi.

Geçmişte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi yargıçlığı da yapan CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen’in bu konuya ilişkin önemli tespitleri var. Hükümetin neden şimdi harekete geçtiği konusunda şu değerlendirmeyi yapıyor:

“Ergenekon’daki ihlallerle ilgili onlarca kitap yazıldı. Balyoz’da sahte delil üretildiğini bilmeyen mi kaldı? O zaman bunları duymayan kulaklar şimdi neden birdenbire kumpasları hatırladı? Çünkü Başbakan ve hükümetinin kafasında bir ‘denklem’ var: Önce Balyoz ve Ergenekon’da insanların sahte delillerle tutuklandığı ortaya çıkacak. Sonra da ‘sahte delil üreten o kişiler şimdi de aynısını yolsuzluk soruşturmasında yapıyor’ algısı yaratacaklar ve ‘haklılığımız ortaya çıktı’ diyecekler.”

 

Feyzioğlu iyi niyetli ama...

 

Hükümetin bu planı yaptığı sırada TBB Başkanı Feyzioğlu’nun girişiminin gündeme geldiğini belirten Türmen, Erdoğan- Feyzioğlu buluşmasını şöyle değerlendirdi:

“Sayın Feyzioğlu iyi niyetli bir hukuk insanı olarak cezaevlerinde haksız yere yatan masum insanların kurtarılması için ortaya çıktı. Bir ‘aklama’ denklemi hazırlığındaki hükümetin de işine geldi bu. Tabir yerindeyse üzerine atladılar. Başbakan, Balyoz ve Ergenekon konusunda ne zaman ‘ılımlı’ olmuş ki? Tek maksat ‘Onlara bunu yapanlar, bize de bunu yaptılar’ diyebilmek. Tabii ki o haksızlıkların giderilmesini savunacağız. Ama hükümetin bu tuzağına da düşmemek lazım.”

 

Soruşturmayı örtmesin

 

Türmen’e göre Erdoğan’ın bu denkleminin kabul görmesi zor. Çünkü: “Terazinin iki kefesi aynı değil. Bir tarafta ortada suç yok, suçun unsurları yokken yüzlerce insan sahte delillerle büyük cezalara çarptırıldı. Öbür tarafta ise hükümetin göbeğinde olduğu çok büyük bir yolsuzluk ve rüşvet soruşturması var. Ve hükümet soruşturma ve yargılamanın önünü tıkamış durumda. Emniyet’e, yargıya kendi adamlarını getirerek delilleri ortadan kaldıracaklar, soruşturmanın yönünü değiştirecekler.”

Hükümetin “oyun planına” karşı muhalefete ve kamuoyuna düşen görev konusunda Türmen’in bakışı ise şöyle:

“Tabii ki Özel Yetkili Mahkemeler eliyle bu hükümet döneminde yapılan haksızlıkları düzeltmek lazım. Ama bu ortadaki yolsuzluk soruşturmasını affettirmez, ciddiyetini ortadan kaldıramaz, üstünü örtemez. Başbakan’ın dediği gibi yargıda ‘çete’ olsa bile, bu böylesine büyük bir yolsuzluk soruşturmasının örtülmesinin gerekçesi olamaz, olmamalıdır. Bırakın o soruşturma ve yargılama devam etsin. Hepimizin bu konuyu öncelik olarak gündemde tutmamız gerekir.”  

 

Gülen mektubundaki eksik

 

17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgili yargıda yaşanan sıkıntılar, bir buçuk saatlik Erdoğan-Feyzioğlu görüşmesinde hiç gündeme gelmedi. Dünkü gazetelere bakarken “yolsuzluk” konusunun çok önemli bir başka yerde daha hiç gündeme gelmediğini fark ettik: Fethullah Gülen’in Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “pazarlık arayışı” diye nitelediği “sulh mektubu”nda... Hükümet ile cemaati görülmemiş bir savaşın içine sokan “yolsuzuluk” konusuna hiç değinilmemiş. Dershanelerin kapatılması, cemaat kadrolarının tasfiyesi, basın ve sosyal medya üzerinden verilen kavga, seçim sürecinde cemaatin pozisyonu gibi konulardaki görüşleri ile sulh ve itidal tavsiyelerine yer verilen mektupta, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları konusunda tek kelime edilmemesi dikkat çekici.