CHP İzmir Milletvekili ve eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) yargıcı Rıza Türmen, Suriye’ye askeri mühimmat taşıdıkları iddia edilen, devletin “içinde insani yardım var ama göstermem” dediği, MİT’e ait TIR’larla iligli değerlendirmede bulundu. Türmen, "Bu işin bir de uluslararası hukuk kısmı var. Siz böyle kamyon dolusu silahları kendi ülkenizden başka bir ülkeye gönderemezsiniz, sınırı geçtiği andan itibaren bu bir uluslararası hukuk sorunudur" dedi.
CHP'li Türmen,Tuğba Tekerek'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Türmen'in Taraf'ta yer alan söyleşisinin ilgili bölümü şöyle:
Bu arada geçtiğimiz hafta Suriye hapishanelerinde öldürülmüş 11 bin kişinin fotoğrafı gündemimize bomba gibi düştü. Sonra benzer bir hızla indi ama o fotoğraflar Suriye’de gidişatı değiştirir mi?
Tüm bunları uluslararası hukuk alanında Türkiye’nin en saygın isimlerinden bir olan Rıza Türmen’e sorduk. 1998-2008 döneminde AİHM’de yargıç olarak görev yapan CHP milletvekili Rıza Türmen, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Nikaragua kararıyla anlattı durumu ve “Böyle bir silah sevkiyatı meşru müdaafa hakkı doğurur” dedi.
MİT’in silah sevkiyatı gibi bir operasyon yapma yetkisi var mı?
MİT Kanunu’nun dördüncü maddesinde MİT’in görevlerini çok net: milli güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturmak, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Genelkurmay Başkanı, MGK Genel Sekreteri’nin istihbarat ihtiyaçlarını karşılamak, istihbarata karşı koymak... Sonra da diyor ki -bu çok önemli- “MİT’e bu görevler dışında görev verilemez ve bu teşkilat devletin güvenliğiyle ilgili istihbarat hizmetinden başka hizmet istikametlerine yöneltilemez.”
Kanunda sıralanan görevler arasında “MGK’da belirlenecek diğer görevleri yapmak” da var. MGK, MİT’e silah sevkiyatı yapma görevi vermiş olamaz mı?
Olamaz. MGK’nın verebileceği görevlerin de sınır var. Kanunda “istihbarat hizmetinden başka hizmet istikametine yöneltilemez” diyor. MGK’nın vereceği görevin de mutlaka istihbaratla ilgili olması lazım. Silah kaçakçılığı, istihbarat hizmeti değil tabii.
Kanunda “Başbakan’ın izni olmadan MİT mensuplarıyla ilgili cezai takibat yapılamaz” da deniyor. TIR’da arama bu takibatın parçası mıdır?
Değildir. Savcının görevi TCK’ya göre herhangi bir suç duyumu aldıktan sonra mutlaka bunu soruşturmak. Soruşturmazsa görevini ihmal suçu işlemiş olur. Ancak araçta arama yaptıktan sonra takipsizlik kararı verebilir ya da soruşturma başlatır. Arama Başbakan iznine tâbi değildir. Sonrasında da eğer yapılan iş MİT’in görev alanına giriyorsa Başbakan’ın iznine tâbi olabilir.
Bu işin bir de uluslararası hukuk kısmı var. Siz böyle kamyon dolusu silahları kendi ülkenizden başka bir ülkeye gönderemezsiniz, sınırı geçtiği andan itibaren bu bir uluslararası hukuk sorunudur.
Türkiye, 1995’te Bosna’ya da gizlice silah göndermiş. O vakit, bu ne iç hukuk ne de uluslararası hukuk açısından mesele haline gelmiş. Neden?
O zaman silah gönderdik mi bilmiyorum. Ama Bosna’da masum insanların kitlesel olarak ortadan kaldırılması gibi apayrı bir durum vardı. Orada da yanlış yapmış olabiliriz ayrıca. Ama dediğim gibi orada iç savaş bile yoktu doğru dürüst. Buradaysa bir iç savaş var, asiler ve devlet güçleri var.
Böyle bir savaşta, üçüncü taraflar ne yapmalı?
1970’de kabul edilen Devletler Arası Dostane İlişkiler Bildirisi var. Buna göre, devletlerin, birbiriyle savaşan güçlerden birine yardım etmeme yükümlülüğü var. “Hiç bir devlet başka bir devletin rejimini yıkmaya yönelen silahlı eylemleri örgütlemeyecek, yardım etmeyecek, kışkırtmayacak, para yardımı yapmayacak.” Bu bildiriyi kabul eden tüm devletler bunu taahhüt etmiştir ve bu uluslararası bir hukuk kuralıdır.
Savaşan taraflardan birine yardım ederseniz ne olur?
Uluslararası Adalet Divanı 1968 Nikaragua kararında bunu açıklar. ABD, o dönem kontralara askeri eğitim sağlar, her türlü lojistik destek ve silah verir. Uluslararası Adalet Divanı “Bu, ABD’nin Nikaragua’ya karşı kuvvet kullanmasıyla aynı şeydir” dedi. Yani “BM şartındaki kuvvet kullanma yasağının ihlali” dedi. Bu karara göre ABD Nikaragua’nın içişlerine müdahale etmiş, onun için de uluslararası sorumluluğu doğmuştur. Sonuçta Uluslararası Adalet Divanı ABD’nin tazminat ödemesi gerektiğini söyledi. Dedi ki “Bu tazminat konusunu aranızda kararalaştırın yoksa ben kararalaştıracağım.”
ABD tazminat ödedi mi?
Ödemedi galiba. Ama burada önemli olan böyle bir yardım uluslararası hukukun ihlali anlamına gelir, öbür devletin sizden tazminat isteme hakkı doğurur. Tıpkı Türkiye’nin İsrail’den Mavi Marmara olayının ardından tazminat hakkının doğduğu gibi.
Yani Suriye bu meseleyi BM’ye götürüp tazminat isteyebilir, öyle mi?
BM’ye götürüp ya da doğrudan tazminat talep edebilir.
Başka ne yapabilir?
BM yasasının 51. maddesine göre silahlı saldırıya uğrayan devletin meşru savunma hakkı doğar. Bu silahlı saldırı ille bir düzenli ordunun sınırı geçerek saldırması şeklinde olmuyor. Uluslararası Adalet Divanı, Nikaragua kararında bunu da söyler: Bir devletin rejimini yıkmak için savaşan isyancı güçlere siz kendi ülkenizde eğitim vermişseniz, o devletin meşru savunma hakkı yani kuvvet kullanma hakkı doğar.
Türkiye’nin Irak’ta yaptığı PKK operasyonlarının hukuki zemini de bu maddeler, değil mi?
Evet evet... Bir de “TIR’dakiler insani yardım malzemesi “ diyor bizimkiler...
Değil mi?
İnsani yardımsa buna baktırırsınız. Ama insani yardım olsa bile Uluslararası Adalet Divanı, Kızılhaç Sözleşmesine atıf yaparak diyor ki, insani yardım savaşan bütün taraflara ayrım yapılmaksızın gönderilen yardımdır. Savaşan gruplardan sadece birine gönderiyorsanız bu insani yardım niteliği taşımaz.
Türkiye’nin Suriye’nin her yanına battaniye gönderecek imkanı yoksa, bu, bir kısmına gönderdiği battaniyeyi insani yardım olmaktan çıkarır mı?
Uluslararası Adalet Divanı’na göre, o bir kısım yardımı da herhangi bir ayrım olmadan yapmalısınız.
Suriye’nin Dostları grubu Haziran’da Katar’da yaptığı toplantıda muhaliflere “acil silah desteği “ kararı aldı. Bu devletler arasında Türkiye’nin yanısıra ABD, İngiltere, Fransa vardı. Bu kararla onlar da mı uluslararası hukuka aykırı davranıyorlar?
Bir kere Suriye’nin Dostları ne kadar Suriye’nin Dostları onu düşünmek lazım. Bu devletler Suriye’nin canına okuyan Suriye’nin düşmanlarına dönüştü. Muhaliflere silah desteği yapıyorlarsa, demin söylediklerim onlar için de geçerli. Ayrıca biz onlar gibi yapmak zorunda değiliz. Bizim Suriye’yle çok uzun bir sınırımız var.
Ama bu durum “TIR’lar Türkiye’yi Batı dünyasında zor duruma düşürüyor” argümanını boşa çıkarmıyor mu?
Bence çıkarmıyor. Öyle olsa Türkiye ne zaman ABD’ye gitse, orada Türkiye’yi frenlemeye çalışmazlardı. Bir kere onların El Kaide’yi Suriye’den çıkarma gibi bir meseleleri var. Bizim öyle bir meselemiz olduğunu sanmıyorum. Biz savaşanlar arasında ayrım yapmıyoruz. İkincisi Türkiye asilere başından beri silah yardımı yaptı, başından beri onları eğitip gönderdi. Suriyeli Bakan Muallim Cenevre’de “Buradaki savaş Türkiye sayesinde devam ediyor. Türkiye olmasaydı buraya gelmeyecekti “ diyor.
Türkiye olmasaydı, muhalifleri daha rahat ezip geçeceklerdi belki de...
Hayır, belki de El Kaide dışındaki gruplar daha etkili olacaktı. Ayrıca Esad’ı da frenleyebilecekti belki Türkiye, asilerle Esad arasında arabulucu olabilecekti. Ama şimdi Türkiye tarafsızlığını kaybettiği için Cenevre’de pek bir etkisi yok. Bir de şu var Türkiye’nin gönderdiği silahlar ÖSO’ya gitmiyor.
Kime gidiyor?
Bir tek El Kaide’ye bağlı gruplar kaldı Suriye’de. El Nusra, IŞİD, bunların eline gidiyor.
Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?
Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) gitse bile, ÖSO bu silahları elinde tutabilecek durumda değil. Nasılsa El Kaide’ye geçecektir silahlar. Türkiye bu işi kışkırttı. 100 binlerce insan öldü. Bunda Türkiye’nin payı yok mu? Bu ölen insanların kanında da Türkiye’nin payı var.
Hükümet TIR’daki malzemeleri “Türkmenlere gönderiyoruz“ diyor...
MHP’liler gitti, onlara “Biz hiç böyle bir yardım almadık “ dediler. Düzenli bir sevkiyat var. Bir kamyon iki kamyon değil. Haftada bilmem kaç kere sevkiyat yapılıyor. Bu yardımın Türkmenler için olduğuna inandırmak güç. Savaşanlar kimse onların eline geçiyor. Savaşanlar da Suriyeli değil, o yüzden de kendini savunma gibi bir durumları yok. Dünyada ne kadar İslamcı grup varsa orada şu anda, onlar savaşı götürüyor.
Söyleşinin tamamını okumak için tıklayın