Eski CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, CHP’nin İstanbul'u kazanabilmesi için mevcut 14 ilçe belediyesinin üstüne 10 belediye daha koyması gerektiğini söyledi. Yarkadaş, partisinin İstanbul’da kazanabilmesi için HDP’nin desteğine ihtiyaç duyduğu ve HDP seçmenin anahtar seçmen olduğu görüşünde.
Yarkadaş yerel seçimler konusunda görüşlerini Artı Gerçek'ten Rıfat Doğan'a anlatıt.
- 24 Haziran seçimlerinde partinizi en fazla eleştirdiğimiz konu sandık sonuçlarının genel merkeze aktarılmamasıydı. 31 Mart seçimlerine dönük olarak CHP’nin sandık güvenliği ve sonuçların merkeze aktarılması konusunda bir hazırlığı var mı?
Barış Yarkadaş: Cumhuriyet Halk Partisi 24 Haziran seçimlerinde sandık güvenliğini Adil Seçim Platformu adı verilen bir programla yürütmek istedi ama bunda çok da başarılı olunamadı. Bu kamuoyu tarafından da görüldü. Partimizin bu eksikliği gidermek için, 31 Mart 2019 seçimlerine farklı bir sistemle girmeyi düşündüğünü öğrendim. Adına BİTEM denilen bir sistemle çalışılacak bu kez. Sanırım açılımı da Bilgisayar Teknolojileri Merkezi. Burada tüm sandıklardan gelecek verilerin tek bir elden kontrolünün yapılması ve kamuoyuna duyurulmasının planlandığını biliyorum. Partimiz bu formülle sandıklardan gelen verileri sisteme işleyecek ve sonuçlara ulaşacak.
Tabii burada dikkat edilmesi gereken nokta şu: Bilgisayar sisteminden daha çok; bilgisayara veri akışını sağlayacak sistemin çalışmasını sağlayacak olan sandık görevlilerinizin sayısının yeterli olması gerekiyor. Çünkü sonuçta siz bilgisayara bir veri yükleyebilmek için sandıklardan veri alabilmelisiniz. Bu bağlamda özellikle partililerin ve duyarlı insanların sandıklarda görev alması ve oy sayımında bir görev üstlenmesi lazım. Zira sandıklardan genel merkeze bilgi gelmezse dünyanın en iyi sistemini de kursanız içine bilgi yüklenmediği sürece o sistemin hiçbir anlamı yok.
- Her şey sandık başında bitiyor diyorsunuz…
Evet. Oy çalma olarak adlandırılan olgu aslında şöyle gerçekleşir: Eğer sizin Tunceli’nin Nazimiye İlçesinin herhangi bir köyünde sandık görevliniz yoksa ve o sandıklarda sadece iktidar partisinin temsilcisi varsa oylar masanın üzerine dökülüp sayılırken, sizin temsilciniz partinizin kaç oy aldığını ıslak imzalı tutanağa yazamadığı için, iktidar partisinin temsilcisi sandıktan çıkan bütün oyları kendi hanesine yazar. Oy çalma işlemi YSK’da değil, oy kullanılan sandıkların başında olur. Bu bağlamda 'YSK’da oy değiştirildi, değiştirilecek' diye bir evhama kapılmamak gerekir. YSK’da veya il seçim kurullarında oy değiştirilemez. Oy sayısı sizin sandık başında görevliniz yoksa sayım ve döküm işlemi gerçekleştirilirken yapılır. O yüzden sandıkta mutlaka görevliniz olmalı. Çıkan oyunuzu tutanağa işlemeli, o tutanağın bir örneğini ilçe başkanına vermeli, bir kopyasını da kendisinde muhafaza etmeli. Böylelikle itiraz ettiğinizde, elinizde geçerli bir belge de olmuş olur. Ama görevliniz yoksa oradaki oylar iktidar partisinin temsilcisinin insafına terk edilmiş olur. Oy çalma aslında böyle anlatılmalı.
- Seçimlerden sonra tartışılan başka bir konu da Eren Erdem’in tutuklanmasıydı. Atilla Taş ve Erdem başlığında CHP’liler, partinin tutuklanan insanlarına sahip çıkılmadığını düşünüyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
- Sorunuzu tek bir cümleyle cevaplamak istiyorum: Ben CHP’nin milletvekili seçici kurulunun olsaydım, Eren Erdem’in mutlaka milletvekili yapılmasını sağlardım. Erdem’in listeye alınması ve korunması gerekirdi. Eren, 165 gündür haksız ve hukuksuzca cezaevinde tutuluyor.
- CHP’nin en aktif vekillerinden biriydiniz. Partide böyle bir sorun da var. Bazı vekiller veya belediye başkanları sokakta bazıları ise hiç sahaya inmiyor. Örneğin CHP Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu köylülerin devam eden direnişine destek vermediği için bugünlerde eleştiriliyor. Bu sorun hakkında neler düşünüyorsunuz?
Milletvekillerinin sürekli halkın içinde olması, halk adına konuşması ve halkın sesini çıkaramadığı noktada adeta bir buz kıran ya da bir kar makinası olması gerekir. Ben milletvekili olduğum dönemde bunu yapmaya çalıştım. Eğer halkın haklı taleplerinin önünde bir buz dağı varsa onu kırmaya gayret ettim. Kar yığını varsa açmaya çalıştım. Tüm milletvekilleri de bu anlayışla hareket etmeli. Arkadaşlarımız görevlerinin henüz altıncı ayında bu yüzden milletvekilleriyle ilgili değerlendirme yapmak için erken olabilir. Performanslarını beklemek ve görmek gerekir diye düşünüyorum. Benim arkadaşlarımıza tavsiyem şudur: Ankara insanı rahatlığa çok alıştırıyor. Ankara’ya çok alışmamaları gerekiyor. Ankara konformizmin yatağı haline dönüşüyor bir süre sonra. Eğer siz siyaseti sadece Ankara odaklı yaparsanız halktan koparsınız. Nerenin vekiliyseniz en çok orada olmalısınız. Her milletvekili Türkiye milletvekilidir, o anlamda ülkenin her yerinde toplumun sesi olmaya gayret etmelidir.
- Malum önümüz seçimler. 31 Mart’a giderken İstanbul’da nasıl bir tablo var? AKP ile CHP arasındaki puan farkı kapanıyor mu?
Bence 31 Mart seçimleri muhalefet açısından en avantajlı dönemde yapılacak olan seçimlerdir. Yapılacak şey çok basittir: En güçlü parti hangisiyse diğer partilerin onun etrafında birleşmesi gerekir. CHP ile İYİ Parti bu bağlamda önemli bir mesafe kaydetti. Ancak diğer muhalefet partilerini de yok saymamak gerekir.
HDP’nin çok büyük bir özveriye hazırlandığını, çok büyük özveri gösterme gayretinde olduğunu izleyebiliyor ve görebiliyorum ama ne yazık ki HDP de adeta yok sayılıyor. Altı milyon oy alan bir partinin adeta yok sayılması ve bu parti yokmuş gibi davranılması aslında iktidarın alanını genişletiyor. Bu tam da iktidarın istediği bir çerçeve. Bu yüzden CHP’nin yapması gereken şey, İstanbul’un nasıl kazanılacağına odaklanmak, hangi projelerle çıkılacağını belirlemek ve bu projeleri dillendirecek adayı sahaya sürmektir.
- CHP’nin İstanbul’da mevcut 14 ilçe belediyesi var. Bunun üzerine başka belediyeler koyabilecek mi?
CHP, eğer bu 14 ilçenin üstüne 10 ilçe daha koyamazsa zaten İBB Başkanlığı'nı kazanamaz. Yaptığım hesaplamalara göre CHP'nin İBB’yi alabilmesi için en az dokuz ilçe daha kazanması gerekiyor. Bunların içinde şanslı olarak Küçükçekmece’yi, Beykoz’u, Esenyurt’u, Sancaktepe’yi, Üsküdar ve Şile’yi görüyorum. Bunları kazanılabilecek ilçeler olarak sıralayabilirim. Dediğim gibi on dört belediyenin üstüne dokuz belediye daha koyamazsa İBB’yi kazanamaz. Bunun için HDP seçmenine ihtiyacı var. Özellikle CHP yönetiminde olan Ataşehir, Kartal, Maltepe, Kadıköy, Beşiktaş, Sarıyer, Bakırköy ve Silivri gibi ilçelerde CHP’nin oy potansiyelini artırma şansı var. Hem buralarda hem de Esenyurt, Küçükçekmece gibi ilçelerde HDP seçmeninin de desteğini alabilirse, hem o ilçelerdeki gücünü pekiştirir hem de büyükşehirin oy havuzuna daha çok oy gitmesini sağlar ve büyükşehir bu şekilde kazanılır. İstanbul’da şu an anahtar seçmen HDP seçmenidir. HDP’nin desteğini alamayan muhalefet partilerinin seçimlerde başarı şansı yoktur.