Hülya Karabağlı / Ankara
CHP Cezaevi heyetinin “Antalya L Tipi Cezaevi Ziyaret Raporunda”, "Taciz ve tecavüz iddialarının gerçekliğine ilişkin bir kanaatleri oluşmuştur" dendi. İfadelere göre, yetişkinler çocuklara tecavüz ediyor. Raporda, "Mağdurlar; psikolojik tedavisi olan mahkumların ilaçlarını içmeyerek, biriktirdiklerini iddia etmekteler. Bu mahkumların, biriktirdikleri ilaçları daha sonra çocuklara verdiği ve böylelikle çocukları sersemleterek tecavüze yeltendikleri iddiası mevcut. Mağdurlar, tecavüze teşebbüs edenlerin, bu ilaçları kendilerinin karşı koymalarını engellemek için çay veya diğer içeceklerinin içine koyduklarını iddia etmekteler" dendi. CHP’nin raporu şöyle:
25 Mayıs 2013 tarihinde Antalya L Tipi Cezaevi’nde çocuklara yönelik taciz ve tecavüz iddialarının basın ve yayın organlarında yer almasının hemen ardından CHP Muğla milletvekili Nurettin Demir, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP Cezaevi İnceleme ve İzleme komisyonu üyeleri olarak konunun takipçisi olmuşlar ve gazetelerde yer alan iddiaları araştırmışlardır. İnsan Hakları Derneği ve konuyla ilgili birçok avukat ile iletişime geçen üyeler, iddiaları destekleyen ve cezaevinden tahliye olmuş eski mahkumlarla da görüşmüşlerdir. Tahliye olmuş bu mahkumlar, birçok çocuğun kaba dayak, şiddet, taciz ve tecavüze uğradığını söyleyerek taciz ve tecavüz iddialarını destekleyen açıklamalarda bulunmuşlardır.
Antalya L Tipi Cezaevi’ne yapılan ziyarette, mağdur çocuklar dâhil olmak üzere 14 genç ile görüşülmüştür. Ayrıca kadın koğuşunda bulunan kadın mahpuslar ile de görüşmeler gerçekleştirilmiştir.
Antalya L Tipi Cezaevinin kapasitesi 1670 ve bugün itibari ile 545 tutuklu, 787 hükümlü bulunmakta. Çocuk sayısı ise 41. Cezaevinde odalar yedişer kişilik olarak tasarlanmış ancak daha sonra ek ranzalarla kapasite 21 kişilik hale getirilmiş. Ancak mağdurların kaldığı koğuşta ise kapasitenin çok üstünde 28 kişi kaldığı iddia edilmektedir.
Örgüt üyeleri, cinsel suçlular, translar, kadın ve çocuklar aynı yerde
Bu cezaevinin içinde çocuk cezaevi, diğer suçluların kaldığı cezaevi ile bir arada. Cezaevi idaresinden alınan bilgiye göre “mevcut durumda; her tür terör örgütü üyesi, cinsel suç işleyenler, travestiler, ağır müebbetlikler, organize suç örgütü üyeleri, kadınlar ve çocuklar” aynı cezaevinde kalıyorlar. Ve bu nedenle cezaevinde çok ciddi kapasite sorunu mevcut. Kapasite problemine ilişkin Bakanlık ile görüşüldüğü ancak herhangi bir gelişme olmadığı ifade edilmiştir.
Ziyaret sırasında, konuyu araştırmak üzere Bakanlıktan gelen 2 müfettişin de orada olduğu bilgisi tarafımıza ulaştırılmıştır. Bu durumda, iddiaların taşıdığı ciddiyet bir kat daha artmaktadır.
Olayları ailesinin duymasından endişe eden mağdur çocuklar “Bize birşey olur mu diye” sorduktan sonra aşırı bir tedirginlik ve korku içinde cezaevinde yaşadıklarına ilişkin şu yorumunu yapmışlardır: “Biz ailelerimizin buradaki olayları duymasını istemiyoruz, dayak yesek de baskı olsa da aramızda kapatıyoruz. Onlara söylemiyoruz, üzülmesinler diye”. Bu çocukların psikolojilerinin bozulduğu açıkça görülmüştür.
Mağdur çocuklardan biri, başka bir arkadaşının yaşamış olduklarına ilişkin başvuruda bulunduklarını, cezaevi idaresine konunun bildirildiğini ve bu konuda savcıya ifade verdiklerini söylemiştir. Buna rağmen, tecavüz ettiği ileri sürülen şahsın cezaevi idaresince hiçbir işlem yapılmadan Eskişehir’e sevk edildiği iddia edilmektedir.
Revire çıkmakta zorlandıklarını belirten mağdur çocuklar “idareden çok şikayetçiyiz, herkes şikayetçi” diyerek cezaevi yönetimine yönelik sıkıntıları anlatmıştır. Doktora gitmekte zorlanan mahkumların, psikolojik sorunları olduğunda veya disiplin cezası aldıklarında ise revire kapatıldığını söylemektedir.
Revirde mahkumlara uygulanan muamelenin adeta bir tür işkence olduğunu beyan eden mağdurlar, revirde kaldıkları süre boyunca hem fiziki hem de manevi şiddete uğradıklarını söylemişlerdir. Mağdurlardan biri, bu süreç içinde intihar etmeyi bile düşündüğünü ifade etmiştir.
Psikolojisi bozulduğu için revire kapatıldığını söyleyen mağdur; 3 ay kaldığı revirde güneşi görmeden, kimseyle konuşmadan yaşadığını ifade etmiştir. Revire sevk edilmenin, tecavüz vakalarının ortaya çıkmasını engellemek için, üzerini kapatmak için kullanıldığını söyleyen mağdur, doktor raporlarının bile gerçeği yansıtmadığını ifade etmiştir. Çünkü çıkan raporların hepsinin “temiz” olduğunu iddia etmektedir.
Şikayetçi olduktan sonra revire yatırılan mağdur, “Beni revire aldılar, sigara için yalvarttılar, kendi paramla bile kantinden aldırmadılar,” dedikten sonra “Olaylar olduktan sonra dövmediler, ama manevi işkence yaptılar sigara gibi şeylerle” diyerek yaşadığı süreci anlatmıştır.
Koğuşlarda sürekli kaba dayak ve hakarete uğrayan çocuklara yönelik tecavüz girişimlerinin yaygın olduğunu söyleyen mağdur “Çoğu çocuk başka mahkûmlar tarafından tecavüze uğradı,”diyerek mevcut iddiaların buzdağının bir kısmı olduğu şüphesini uyandırmıştır.
Mağdurlar psikolojik tedavisi olan mahkumların ilaçlarını içmeyerek, biriktirdiklerini iddia etmekteler. Bu mahkumların, biriktirdikleri ilaçları daha sonra çocuklara verdiği ve böylelikle çocukları sersemleterek tecavüze yeltendikleri iddiası mevcut. Mağdurlar, tecavüze teşebbüs edenlerin, bu ilaçları kendilerinin karşı koymalarını engellemek için çay veya diğer içeceklerinin içine koyduklarını iddia etmekteler.
Mağdurların beyanına göre yetişkin mahkûmlar, çocuklara kendilerine masaj yapmasını söylüyor ve ‘masaj yaptırırken tecavüze teşebbüs ediyorlar’
Pozantı cezaevinde yaşananlardan çok daha korkunç olayların olduğunu söyleyen mağdur daha önce de çocuk koğuşunda 13 çocuğa tecavüz ettiğini kendisine anlatan birisinin olduğunu söylemiş ve “tecavüz” vakalarının “lavabo” olarak bilinen yerlerde olduğunu aktarmıştır.
Pozantı’da yaşanan taciz ve tecavüz olaylarından çok daha ağır ve korkunç olaylar yaşandığını belirten mağdurlar, idarenin ve diğer mahkumların kendi üzerlerinde çok baskı kurduğunu, dayak ve tehdidin had safhada olduğunu beyan etmişlerdir. Tüm bu baskılar nedeniyle susmaya zorlandıklarını ifade eden mağdurlar, çok çaresiz kaldıklarını söylemektedirler.
Yaşanılan olayların hep örtbas edildiğini söyleyen mağdur, “İtiraz edeni dövdüler. Hücrelerde de dövdüler” ifadesini kullanmıştır. Ayrıca idarenin bazı mahkumlar ile olan ilişkisine dikkat çeken mağdurlar “İdarenin adamı olan öteki mahkumlar bizi eziyor, idare ezin diyor, onlara sigara falan veriyor” diyerek cezaevi idaresinin ayrımcılık yaptığını iddia etmekteler.
Çok zor bir süreç geçirdiğini söyleyen mağdur, idari görevlilerin baskı yaptığını ve hatta“Kendini asarsan as kurtulursun” dediklerini aktarmıştır.
Hırsızlık ve gasp gibi suçlardan dolayı cezaevinde olan ve ailelerinden hiçbir yardım alamayan yoksul çocukların 1 paket sigara karşılığında koğuşlara temizliğe gittiğini söyleyen mağdurlar, bu uygulamanın yaygın olduğunu ifade etmişlerdir. Asgari düzeyde ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bile maddi imkanları olmayan çocuklar, ailelerinin kaldıkları ilden çok uzak olmaları nedeniyle, yılda bir kez yakınlarıyla görüşebildiklerini ifade etmişlerdir. Maddi durumlarının elverişsiz olması yüzünden görüşe kimsenin gelemediğini söylemektedirler.
Yaşadıkları şehirden çok uzakta bir cezaevinde oldukları için bu tür mahkûmlara “gurbet mahkûmları” isimleri verildiğini söyleyen mağdur, “gurbet mahkumlarının” mutlaka ailelerinin yaşadığı ile sevk edilmeleri gerektiğini söylemektedir.