Tuncelililer'den Kılıçdaroğlu'na: CHP, barış sürecini engelleyen imaj yaratıyor

Tuncelililer'den Kılıçdaroğlu'na: CHP, barış sürecini engelleyen imaj yaratıyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son dönemde çözüm sürecine yönelik yaptığı eleştirel açıklamalar hemşehrilerini rahatsız etti. Aralarında siyasetçi, aydın ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin de bulunduğu çok sayıda isim, ortak bir mektup kaleme alarak Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sürece destek vermesini istedi. mektupta, "Dersimliler olarak sizin ve genel başkanı olduğunuz CHP’nin, barış sürecini engelleyen bir imaj yarattığını düşünüyoruz" denildi.

Kılıçdaroğlu ve CHP’nin son dönemde izlediği politikalara yönelik ağır eleştirilerin yer aldığı mektupta, Dersim katliamı ve milliyetçilik tartışmalarında CHP’nin hiç de iyi bir sınav vermediği belirtildi.

 

Tuncelili aydın, siyasetçi ve sanatçılardan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na açık mektubu şöyle:
 
Yeryüzünün bu parçasında, Dersimliler olarak, sizi her gün izliyor, dinliyor ve okuyoruz. İstedik ki, bir de siz bizi dinleyin, gökyüzüne salınmış çığlığı duyun. 
 
Dağa taşa, kurda kuşa, insanım deyip elini vicdanına koyanlara ayandır ki toprağımız sayısız acılara tanıklık etti, insansızlaştırıldı, ormanlarımız yakıldı, ekmeğimiz karneye bağlandı, 1938 Katliamından geriye kalan nüfusumuzun yarısı dört bir yana dağıtıldı. Bir halk ki hâlâ Pepug Kuşu gibi paramparça bir yürekle dolaşıyor atlasları. 
 
Dünyanın sayılı vadilerinden biri olan Munzur, Harçik ve Pêri Vadileri, barajlar marifetiyle kendi sularında boğulmak üzere. Düzgün Baba, Sultan Baba, Munzur Baba ve nice ziyaretgâhımız sazdan ve sözden mahrum. Dilimiz UNESCO kayıtlarına göre yok olmak üzere. Göçmen kuşlar gibi dünyaya dağılmış insanlarımız; köylerine, ormanına, dağına ve rüzgârına dönmek isterler. Ama biliyorsunuz ki ölüm kapımızdan ayrılmadı hiç. Hani ‘Dersime Sefer Olur, Zafer Olmaz’mış ya. Bu anlamda Hızır Paşalar’ın seferleri de bitmedi hiç. Virane bir yurda döndürüldü topraklarımız.
 
Sizin de bildiğiniz dillerimiz var orada, her kimlikten. Sizin de bildiğiniz dualarımız, ibadetlerimiz, itikatlarımız var orada, her inançtan. Yok sayılmaksa, sayıldık yeterince. Kovulmaksa kovulduk. Acı çekmekse, çektik Osmanlı’dan bu yana. Doğup, büyüyüp yaşadığımız o yerler, artık ‘savaş coğrafyası’ olmaktan çıksın istiyoruz. Çocuklarımıza korkusuz ve kaygısız bir yurt bırakmak istiyoruz. Bunu bilmeyen değilsiniz elbet.  
 
Sayın Kılıçdaroğlu,
 
Bu günlerde barış için ‘çözüm’ süreçleri konuşuluyor. Başta destek verdiğiniz bu ‘çözüm süreci’ne karşı son dönemlerde farklı bir tutum sergilediğiniz algısı oluştu. Hükümetin, muhalefete ‘yeterli’ bilgiyi vermemiş olması, gelişmelerin şeffaf yürümemesi, çözüm sürecinin önünde durmayı gerektirmez. Aklımızın ve vicdanımızın sesine kulak verelim. Yüz yıllardır ağır bedellerin ödendiği bu coğrafyada son 30 yılımız ne yazık ki çok kanlı geçti. Barışı hiç konuşamadık. Şimdi başta Kürt halkı olmak üzere, savaştan payına düşen acıları alan her kes umutlanmak istiyor. Bunu hep birlikte yaşıyor ve görüyoruz zaten.  
 
Dersimliler olarak sizin ve Genel Başkanı olduğunuz CHP’nin, barış sürecini engelleyen bir imaj yarattığınızı düşünüyoruz. Hem Dersim Katliamı tartışmalarında hem de milliyetçilik tartışmalarında kamuoyu önünde iyi fotoğraf vermediğinizi de izliyor ve görüyoruz. Bütün bunlardan büyük endişe duyduğumuzu bilmenizi istiyoruz. İçinde yer aldığınız ve bugün Genel Başkan olarak başında olduğunuz fikriyatın, Türkiye gerçeklerini yok saymakla bugünlere gelindiğini ve bunun Türkiye’ye çok pahallıya ve büyük acılara neden olduğunu kendiniz de bilmektesiniz zaten. Değişen dünyada, değişen Türkiye’nin iklimini barıştan yana büyümesi için çaba ve katkılarınızı bekliyoruz.
 
Sayın Kılıçdaroğlu,
 
İnanın barışın sonuçları, savaş kadar yıkıcı değildir. Eğer inanılırsa ve çaba sarf edilirse, barış mümkün olur. Sizden ve başında bulunduğunuz partiden gayret göstermenizi istiyoruz. Bunu da başta kültürümüzün bir parçası olan Dersim için, sonra da Türkiye’de yaşayan halklar için yapın.
 
Barış insani ve vicdani bir çığlıktır. Bir Dersimli, bir Alevi ve 1938’in acısını yaşamış  toplumun bir ferdi olarak, barışa bir şans verin. Yoksa ne tarihin ne de 1938’de toprağa verdiğimiz insanlarımızın vebalinden kurtulamayacağınızı bilmenizi isteriz.