CHP'nin, Kırşehir’deki Gül Kitabevi’nin yakılması olayına ilişkin olarak hazırladığı raporda, eylemin Sivas ve Maraş katliamları ile olan benzerliklerine işaret edilerek, “Devlet ve kolluk görevlileri tarafından eksiklik, ihmal ve kayıtsız tutumlar sergilenmiştir” dendi.
CHP, HDP il binası ve aralarında Gül Kitabevi’nin de bulunduğu 4 işyerinin saldırıya uğrayarak yakılmaya çalışıldığı Kırşehir olaylarına ilişkin yerinde inceleme raporunu tamamladı. CHP tarafından hazırlanan raporda, kente birkaç gün önceden gelen, kimsenin tanımadığı ‘beyaz gömlekli’ şahısların protestocuları yönlendirdiği ve önceden belirlenmiş Kürt ve sol görüşlü vatandaşlara ait işyerlerini yakmaya teşvik ettiğine dikkat çekildi. Söz konusu şahısların elinde daha önceden hazırlandığı anlaşılan benzin dolu pet şişeler olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, Kırşehir Valisi Necati Şentürk’ün, “Olayların ve sonuçlarının öngörülemediğini, mutat önlemlerin dışında başka önlem almadıklarını, daha fazla önlem alabilecek güvenlik güçlerine sahip olmadıklarına” ilişkin sözleri dikkat çekti. 6-7 Eylül, Madımak katliamı hatırlatması yapılan CHP raporunda, “Tarihimizde yaşanan 6-7 Eylül olayları ile Sivas ve Maraş katliamlarıyla benzerlikler bulunan söz konusu olaylarda devlet ve kolluk görevlileri tarafından eksiklik, ihmal ve kayıtsız tutumlar sergilenmiştir” denildi.
CHP Ankara Milletvekili Necati Yılmaz ve Murat Emir’in 11 Eylül 2015 tarihinde Kırşehir’de yaşanan olaylara ilişkin Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sunduğu rapor şöyle:
CHP heyetinin temas ettiği meslek örgütleri, vatandaşlar ve mağdur esnafın verdiği bilgiye göre, olaylar aşağıdaki şekilde gerçekleşmiştir.
* 08.09.2015 tarihinde yapılan yürüyüş öncesinde belediye araçlarından 3 kez anons yapılarak, halkın “Şehitlere Saygı ve Teröre Lanet Yürüyüşü”ne çağrıldığı, olayların saat 18.00-19.00 sularında başlayıp, yaklaşık 6-7 saat sürdüğü, başlangıçta şehrin merkezinde bulunan yeraltı çarşısının üstündeki alanda yaklaşık 1000 kişilik bir grubun toplandığı belirtilmiştir.
* Kırşehir Valisi Necati Şentürk’ün anlatımına göre, olaylar öncesinde Ülkü Ocakları ile Osmanlı Ocakları’nın “basın açıklaması” yapacaklarına dair istihbarat alınmış, bu nedenle de söz konusu basın açıklaması engellenmeye çalışılmamış, sadece HDP İl Binası önünde her zamanki tedbirlerden olan sınırlı sayıdaki güvenlik mensubu tarafından önlem alınmıştır.
* Sadece Türk Bayrağı taşıyan ve bozkurt işaretleri yapan bu grup, “Şehitler ölmez, vatan bölünmez” diyerek slogan atmış, kalabalık, sosyal medyanın da etkisiyle kısa sürede 5-6 bin kişiye ulaşmış, sosyal medyada ırkçı ve saldırgan sözler yaygın bir biçimde kullanılmıştır.
* Kalabalığın içinde kimsenin tanımadığı ve şehre yabancı oldukları fark edilen beyaz gömlekli şahıslar, iddiaya göre ellerindeki adreslere protestocuları yönlendirerek, daha önceden belirlenmiş Kürt ve sol görüşlü olduğu bilinen vatandaşlara ait işyerlerini yakmaya teşvik etmişler. Bu sırada bazı şahısların ellerinde daha önceden hazırlanmış benzin dolu pet şişeler olduğu gözlemlenmiştir. Önce Gül Kitabevi yakılmış ve sonrasında “Burada işimiz bitti, sırada Çölpazarı var” sözlerinin yansıdığı görüntüler de kaydedilmiştir.
* Kalabalığı yönlendiren beyaz gömlekli şahısların kimlikleri konusunda gerek örgüt yöneticilerimiz, gerekse meslek örgütleri ve saldırıya maruz kalan esnaf herhangi bir bilgilerinin bulunmadığını tarafımıza iletmişlerdir. Ancak bu kişilerin kalabalık kitleyi ajite ve provoke etmesi konusunda aracılık yapan kişilerin isimlerinin ve kimliklerinin kendilerince bilinen, toplumda itibarı olmayan, halk deyimiyle “serseri” takımından tabir edilen kişiler olduğu belirtilmiştir. Bu kişilerden birinin yürüyüşün 2 gün öncesinden başlayarak arabasının üzerine örttüğü büyük Türk bayrağı ile şehrin ana cadde ve bulvarlarında dolaştığı, ırkçı içerikli küfür, hakaret ve söylemlerle Türk-Kürt düşmanlığını tahrik edici söz ve söylemlerde bulunduğu, bu esnada bir polis aracının kendisini sürekli uzaktan takip ettiği, ancak kendisine bir müdahalede bulunmadığı özellikle ifade edilmiştir. Söz konusu kişinin de yukarıda belirtildiği gibi beyaz gömlekli kişiler tarafından ajite, provake ve saldırı amacıyla yönlendirilerek kullanıldığı belirtilmiştir.
* Çölpazarı denen işyeri, Ahi Polis Karakolu’na 70 metre mesafede olmasına karşın, hiçbir müdahale yapılmaması sonucunda tamamen yakılmış, olaylar bir yandan devam ederken, saat 22:00 sularında Vali ŞENTÜRK kalabalıkla birlikte TOMA’nın üstüne çıkarak İstiklal Marşı söylemiştir. Aynı şekilde birçok polis memurunun da göstericileri onaylayıcı ve teşvik edici davranışlar içinde olduğu tarafımıza iletilmiştir.
* Bu eylemler sırasında emniyet mensuplarının müdahalesi neredeyse hiç olmadığı tarafımıza iletilmiştir. Vali’nin ifadesine göre; zaten az sayıda olan güvenlik güçleri ancak bazı bölgelerde saldırganlarla mağdurların arasına girmeye çalışmış ve bu eylemler sırasında herhangi bir gözaltı gerçekleşmiş. Vatandaşlar olaylar sırasında sadece 1 adet TOMA’nın var olduğunu belirtirken, eylemci kalabalığa herhangi bir müdahalede bulunulmadığı, herhangi bir dur ihtarı olmadığı, su sık* İtfaiye, Gül Kitabevi’ndeki yangını söndürmeye geç gelmiş, yangının söndürülmesine başlanması aşamasında bir saldırgan itfaiye aracının hortumunu kesmiş ve söndürme işlemi başlamadan bitmiştir. Bu kişiye bile herhangi bir gözaltı işlemi yapılmamış olması oldukça dikkat çekici bulunmuştur. Sadece Diyarbakır Tatlıcısına yapılan saldırı sırasında polis tarafından gaz kullanıldığı belirtilmektedir.
* Kentte gece 24.00’e kadar yağmalama ve kundaklama eylemleri devam etmiş, Güneydoğu ve Kürt kökenli olduğu bilinen vatandaşlarımıza ait 4 işyeri yakılmış, 32 ev ve işyeri de ciddi hasarlar görmüş, yakılan işyerlerinden birinin şehit yakını olduğu bilgisi tarafımıza aktarılmıştır.
* Olaylarda iki vatandaş yaralanmış, olaydan 3 gün sonra toplam 20 civarında gözaltı yapılmış, bunlardan sadece 4 kişi tutuklanmıştır. Yaklaşık 60 kişilik jandarma görevlisinin yanı sıra İçişleri Bakanlığı’ndan ek kuvvet istenmiş, bunun üzerine Aksaray’a giden çevik kuvvet Kırşehir’e yönlendirilmiştir.
İl Başkanlığımız tarafından alınan randevu sonucu verilen saatte Kırşehir Valisi Sayın Necati Şentürk ziyaret edilmiş, Vali heyetimizi sıcak bir şekilde karşılarken, üzerinden atamadığı tedirginlik, söz ve davranışlarından gözlenmiştir. Öncelikle kendisinden olayın oluşuna ilişkin tespit ve değerlendirmeler dinlenmiş, sonrasında ise meslek örgütlerinin, partililerimizin, mağdur esnafın ve halkın tarafımıza yaptığı açıklamalar çerçevesinde sorular sorularak, belirsiz konular aydınlatılmaya çalışılmıştır. Vatandaşlar, olaylar sırasında bir adet TOMA’nın var olduğunu belirtirken, saldırganlara müdahalede bulunulmadığı, bir dur ihtarı olmadığı, su sıkılmadığı, sadece eylemcileri serinletmek amacıyla havaya su sıkıldığı belirtilmiştir.
Sayın Vali, olayların başlangıçta sıradan bir “Basın açıklaması” olarak değerlendirildiğini ve yaşanan olayların ve sonuçlarının öngörülemediğini ifade etmiş, özellikle olayın başlangıçta tüm ülke genelinde yaşanan terör olaylarına ve şehit haberlerine ilişkin bir duyarlılığın ve tepkinin ortaya konulacağı bir basın açıklanması şeklinde algılanıp yorumlandığını belirtmiştir. Bu nedenle de bugüne kadar olan diğer basın açıklamalarından farklı bir önlem alma ihtiyacı görmediklerini ifade ederek, diğer basın açıklamalarında olduğu gibi basın açıklamasının yapılacağı meydana yakın HDP İl binası önünde sınırlı sayıda güvenlik mensubu ile koruma önleminin alındığını belirtmiştir.
Kendilerinin de haberdar olduğu basın açıklamasına katılım sağlamak amacıyla Belediye tarafından 3 kez yapılan duyurunun etkisi ve yürüyüşün başlamasından sonra sosyal medyada yapılan çağrılarla katılımın öngörülenden fazla şekilde gerçekleştiği, şehrin çeşitli yerlerinde mevcut MOBESE kayıtlarının çalışır halde olduğu, olayların oluşu ve saldırganların kimliklerinin tespiti amacıyla bu kayıtların Emniyet tarafından incelemesinin sürdüğü belirtilmiştir. Olayları yönlendiren beyaz gömlekli şahıslarla ilgili bir tespitlerinin olup olmadığının sorulması üzerine; Sayın Vali, bu kişilerin varlığını kabul eder şekilde MOBESE görüntüleri üzerinden kimlik tespitine çalışıldığını ifade etmişlerdir.
Sayın Vali, olayların yaklaşık 6-7 saat sürdüğünü, olaylar öngörülmediğinden mutat önlemlerin dışında başkaca bir önlem almadıklarını, kaldı ki daha fazla önlem alabilecek güvenlik güçlerine sahip olmadıklarını, olayların şehrin birkaç ayrı yerinde gerçekleşmesi, bazı kurumların ve parti binalarının korunmasına yönelik endişeler ve güvenlik güçlerinin sayısının yetersizliği nedeniyle alınabilecek başka bir önlemin olmadığını vurgulamışlardır. Komşu illerde yaşanan olaylar nedeniyle dışarıdan güvenlik kuvveti takviye isteğinin de karşılık bulmadığını ifade etmişlerdir.
1- Son zamanlarda yaşanan terör olayları ve şehit haberlerinin etkisiyle yurttaşlarımız arasında toplumsal duyarlılık ve tepki en üst düzeyde yaşanırken, ülkemizin her yerinde olduğu gibi Kırşehir’de de söz konusu yürüyüşün yaratabileceği tehlikelerin öngörülmemesi ve sıradan bir olaymış gibi değerlendirilmesi hatalar zincirini başlatmıştır.
2-Yurttaşlarımızın beyanlarına göre, olay gününden 1-2 gün öncesinden toplumsal kutuplaşmayı ve karşıtlığı tetikleyecek ve çatışmaya dönüştürecek söz, söylem ve taşkınlık içinde bulunan kişilerin eylemleri polis tarafından görülüp, gözlenmesine rağmen engellenmemiş, hiçbir karşı polisiye tedbir alınmamış, ayrıca Sayın Vali’nin açıklamalarından bu durumdan haberdar dahi olmadığı kendi beyanından anlaşılmıştır.
3-Üç kez belediye araçlarıyla anons yapılmasına rağmen, katılımın ulaşabileceği boyut ve büyüklük öngörülememiş ve/veya bu konuda en hafif tabiriyle kayıtsız kalınmıştır.
4-Olaylar içerisinde organize eden, yönlendiren, sevk eden ve “beyaz gömlekli” olarak tabir edilen kişilerin şehre girişi, birbirleriyle ilişkileri ve şehre geliş gayeleri ile ilgili yine en hafif deyimiyle bir istihbarat zaafiyeti ve/veya kayıtsızlık yaşanmıştır.
5-Olaylar sırasında elinde satır ve kesici aletler ile içi benzin dolu pet şişeler olduğu halde kalabalık içerisinde bulunan ve saldırılar sırasında provakatif rol üstlenen ve saldırıları gerçekleştiren kişilerle ilgili yine istihbarat zafiyeti veya en hafif deyimiyle kayıtsızlık yaşanmış, bu kişilerin kalabalıktan koparılması, ellerindeki aletlere el konulması, eylemlerine karşı tedbir alınması ve gözaltına alınmaları sağlanamamıştır.
6-Tarihimizde yaşanan 6-7 Eylül olayları ile Sivas ve Maraş katliamlarıyla benzerlikler bulunan söz konusu olaylarda devlet ve kolluk görevlileri tarafından eksiklik, ihmal ve kayıtsız tutumlar sergilenmiştir.
7-Kırşehir Belediye Başkanı’nın saldırgan bir hal almış güruha karşı araç üzerinden yapmış olduğu konuşma kitlelerde daha fazla tahrik ve taşkınlığa neden olmuş, saldırganlar adeta korunmuş, hukuk dışı eylemlerine kayıtsız kalınmış, güvenlik görevlileri eylemcilere karşı kararlı ve tutarlı bir irade sergileyememiştir.
8- Tarihimizde yaşanan toplumsal katliamlarla sonuçlanan olaylarda olduğu gibi bu olayda da toplumun milli ve manevi hassasiyetlerinin üzerinden oluşan/oluşturulan psikolojik duyarlılık istismar edilerek ve işlenerek kitlelerin eyleme katılımı ve duyarlılığı artırılmıştır. Yine bu olaylarda kamuoyuna açık bildiri ve duyurularla bu hassasiyetin istismar edilip, belirlenen hedeflere yöneltilmek suretiyle vatandaşın sokağa dökülmesi sağlanmış, Kırşehir’de yapılan belediye anonsları ve ırkçı ve kutuplaştırıcı, düşmanca söylemler sosyal medyada paylaşılarak artırılmış, özellikle sosyal medyadaki paylaşımların içerikleri ile yurttaşlar provake edilmiş biçimde sokağa indirilmiştir. Yine bu olaylarda da eylemin süresi uzatılarak, sürekli kitleler farklı mekanlara götürülüp, getirilmiş, eylemci kalabalık uzun süre sokakta tutulmuş, provakatif söylem ve tutumlarla eylemciler saldırgan bir psikolojiye taşınmıştır.
9-Olayların büyümesini ve toplumsal çatışmaya dönüşmesini engelleyen sağduyu ve sorumluluk tamamıyla saldırıya uğrayan yurttaşlarımıza aittir. Sayın Vali’nin beyanları esas alındığında olayların öncesinden sona ermesine kadar en hafif deyimiyle büyük bir istihbarat zafiyeti yaşanmıştır. Devlet yetkilileri ve kolluk kuvvetleri olayların oluşumunu ve gelişimini iyi yönetememiş, sağduyulu bir irade ortaya koyamamış, basiretsiz bir yönetim anlayışı hâkim olmuştur. Kırşehir’de ileride olabilecek olaylara bir altyapı, bir prova niteliğinde görülen bu oluşumlardan sonra; benzer olayların tekrarı halinde basiretsiz bu yönetim anlayışı nedeniyle daha büyük felaketlerin yaşanabileceğine dair güçlü endişe tarafımızda oluşmuştur.
10-CHP heyeti olarak sağduyulu davranarak, olayların büyümesini engelleyen vatandaşlar ve esnaf tebrik edilmiş, benzer olayların yaşanmaması konusunda çaba göstereceklerine olan inanç dile getirilmiştir.
11-Kırşehir’de yaşanan olaylar, AKP’nin bilinçli bir biçimde ülkemizi bir yangın yerine dönüştürmeye çalıştığını bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kardeşi kardeşe kırdırmak isteyen mevcut iktidara karşı herkesin eskisinden daha fazla dikkatli olması gerektiği ve halkın hiçbir biçimde provakasyonlara ve tahriklere kapılmaması gerektiği vurgulanmıştır.
ÖNERİLERİMİZ:
Kırşehir’de yaptığımız incelemeler, meslek örgütleri, vatandaşlar ve mağdur esnafla görüşmelerimiz çerçevesinde CHP heyeti olarak bundan sonraki sürece ilişkin önerilerimiz aşağıda arz edilmiştir.
1-Çok sayıda işyerinin zarar görmesine ve 4 işyerinin yakılarak, kullanılamaz hale gelmesine neden olan olayları başlangıç aşamasından itibaren iyi yönetemeyen, eylemcileri durdurmaya yönelik herhangi bir önlem alamayan ve olayların bu hale gelmesine neden olan başta Vali, Kaymakam, Belediye Başkanı ve güvenlik görevlileri, istihbarat birimleri olmak üzere kusuru bulunanlar hakkında herhangi bir işlem yapılıp yapılmadığı takip edilmeli ve sonucu kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
2-Olayları yönlendirdiği ve daha fazla büyümesine neden olduğu ifade edilen, “beyaz gömlekli” olarak tanımlanan kişilerin kimliklerinin tespitiyle ilgili işlemler takip edilmeli, sorumluların cezalandırılması için her türlü hukuksal sürecin başlatılması sağlanmalıdır. Bu kişilerin tespiti ve yakalanmasına yönelik girişimlerin sonucu kamuoyuna açıklanmalıdır.
3-Saldırıda zarar gören esnafın mağduriyetinin giderilmesine yönelik gerekli girişimlerde bulunulup bulunmadığı kararlılıkla takip edilmeli, İl ve İlçe örgütlerimiz tarafından mağdur esnaf ve vatandaşlarımız yalnız bırakılmamalı, zararlarının karşılanması için devletin gerekli önlemleri alması sağlanmalıdır.
4-Sağduyulu davranarak olayların daha da büyümesini önleyen mağdur esnafın tavrı örnek alınarak, İl ve İlçe örgütlerimiz tarafından Kırşehir halkı ve esnafın bundan sonra yaşanabilecek olaylarda provakasyona izin vermemesi ve sağduyulu davranmaları konusunda bilgilendirilmelerine yönelik bir dizi toplantı düzenlenmelidir.
5-Kentte sergilenen olaylar, dimağımızdan ileride yapılacak daha büyük olaylara bir prova niteliği taşıdığından, Vali, Emniyet Müdürü ve istihbarattan sorumlu yetkili, bir “ön tedbir” alarak derhal görevden alınarak, üç kişilik bir müfettiş heyeti tarafından olaylar enine boyuna incelenmelidir.
6-Kırşehir ilindeki olaylar bir Meclis Araştırması ile de ciddi bir şekilde araştırılmalıdır.