Utku Çakırözer
(Cumhuriyet - 21 Aralık 2012)
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçiminde Abdullah Gül ile Tayyip Erdoğan tercihleri arasında kalsa Gül’den yana tavır alacağını belirten açıklamasının, bazı parti yöneticileri ile milletvekillerinin bir bölümünde rahatsızlık yarattığı izlenimi edinmiştik.
Nitekim, önceki gün Genel Merkez’deki odasında yaptığımız ziyarette konunun CHP yönetim katında da gündeme geldiğini öğrendik. Kılıçdaroğlu röportajda o sözlerin önü ve arkasındaki ifadelerine dikkat çekerek tutumunun yanlış anlamaya imkân vermeyecek kadar net olduğunun altını çizdi.
Kılıçdaroğlu’na göre CHP’nin 2014 Çankaya seçiminde Gül’ü desteklemesi gibi bir durum söz konusu değil. Bir kere mutlaka kendi adaylarını çıkaracaklar. Karşılarındaki rakip eğer Başbakan Erdoğan olursa Kılıçdaroğlu’na göre “Seçimi yüzde 100 CHP adayı kazanır.”
CHP lideri ve kurmayları bu olasılık üzerinde çalışmalara başlamış bile. Masasındaki anketlere göre Gül’ün aday olması durumunda, Erdoğan’ın kazanma şansı yine ‘sıfır.’
Peki CHP’nin adayının şansı var mı Gül’e karşı?
Kılıçdaroğlu’na göre “CHP parti kimliğinden ziyade demokrat ve saygın kimliğiyle öne çıkan bir isim” ile seçimin kazanılması imkânsız değil. Ancak CHP’den çok MHP’nin tavrına bağlı. Çünkü anket sonuçlarına göre MHP tabanı diğer adaylar karşısında Gül’ü seçmeye daha yatkın bir konumda.
Tartışılan “Gül’e destek” açıklamasıyla ilgili partinin toplum bilimci isimleri Kılıçdaroğlu’na, kendisinin de hak verdiğini anladığımız ince bir uyarıda bulunmuşlar:
“Gül ile Erdoğan arasındaki makası açma niyetiyle söylemiş olsanız bile bu sözler tam tersi etki de yaratabilir. Kamuoyu önünde Gül’e böylesine açık destek verirseniz, karşı cephe de Erdoğan’ın arkasında daha da kenetlenecektir.”
CHP liderinin bu uyarıyı ne kadar ciddiye aldığını bu konuda bundan sonra yapacağı açıklamalardan anlayacağız.
CHP Genel Merkezi’nde neredeyse her odada konuşulan ikinci konu ise partinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayının kim olacağı tartışması. İki isim öne çıkmış durumda. İlki CHP Genel Başkan Yardımcısı ve eski İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin. Tekin’in kısa süre önce Kılıçdaroğlu ile görüşerek adaylık niyetini açıkladığı iddiaları çok yoğun biçimde konuşuluyor. CHP liderinin Tekin’in çalışmalara başlamasına ‘olur’ verdiği ileri sürülüyor.
Diğer yanda ise Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül var. Eski Genel Başkan Deniz Baykal döneminde ihraç edildiği için henüz CHP üyesi bile değil. Buna rağmen parti yöneticileri İstanbul’da gezdikleri tüm bölgelerde CHP teşkilatının ‘Sarıgül’ isteği ile karşılaşıyor.
Kılıçdaroğlu 2009 seçimlerinden kalan ‘Gürsel Tekin’e vefa borcu’ ile örgütten gelen ‘Sarıgül baskısı’ arasında giderek sıkışmakta.
Sarıgül konusunda “Gelmek isteyenlere kapımız açık” biçimindeki bilinen yanıtını tekrar eden Kılıçdaroğlu, yapacağı zor tercih konusunda ise ilk kez duyduğumuz yeni bir yaklaşım sergileyerek “Sandığa bakacağız!” dedi.
Kılıçdaroğlu, milletvekilliği adaylarının önseçimle belirlenmesi yöntemine benzer biçimde, başkan adaylarının da bulundukları il ve ilçelerde yapılacak geniş çaplı eğilim yoklaması ile belirlenmesini istiyor.
Oylamalar ise en geniş katılımı sağlayabilmek için sadece teşkilat ile sınırlı kalınmaksızın CHP’ye kayıtlı tüm partililere açık olacak.
Bakalım Genel Merkez koridorlarında yapılan ince hesaplar sandıklardan gelecek sonuçlarla ne kadar uyumlu çıkacak?
CHP’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, köprü ve otoyolların işletmesinin 25 yıllığına Koç, Ülker ve Malezyalı UEM şirketlerinin birlikteliğine verilmesi konusunda parti adına tepki hazırlığı içinde.
Temel eleştiri konusunu “Bu yapılan özelleştirme değil imtiyaz ve iltizam anlaşmasıdır. 25 yıllık gelirinizi, önceden
çok daha azını tahsil ederek devrediyorusunuz. Burada üzerinde düşünülecek konu şudur. Türkiye’nin iki önemli sanayi kuruluşu Koç ve Ülker 5.7 milyar lira vererek köprü ve otoyol işletmeciliğine başlıyor. İzlenen ekonomi politikalarımızın yerli sanayiciyi getirdiği vahim nokta budur” cümleleriyle ifade ediyor.