CHP'nin Uludere raporunda çarpıcı tespitler

CHP'nin Uludere raporunda çarpıcı tespitler
Hülya Karabağlı T24/ ANKARA  CHP, 35 vatandaşın bombardımanla hayatını kaybettiği Uludere incelemesinin raporunu Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sundu. Raporda,  askerlerin  bombardıman  boyunca  köylülerin yardım telefonlarına duyarlılık göstermediğine dikkat çekildi. Operasyon sonrası  ‘ambulansların’ gelmemesinin ölü sayısını artırdığı vurgulandı. Kilometrelerce taşınan yaralılar  katır üzerinde hayatlarını kaybetti.  CHP’liler, “Şimdiye kadar kaçakçıların hareket ettiği söz konusu güzergâhta örgüt mensupları ile hiçbir çatışma yaşanmadığı tespit edilmiştir” dedi.  CHP’den Manisa Milletvekili Hasan Ören Başkanlığındaki Uludere heyeti, 28 Aralık 2011 tarihinde yaptıkları incelemelerinin raporunu genel başkana sundu.   “35 Yurttaşımızın Savaş Uçakları Tarafından Bombalanarak Öldürülmesi” başlıklı  raporda,  gözlemler, eleştiri ve önerilere ayrı ayrı yer verildi.  İşte  CHP heyetinin raporu:  Oğlunu kaybeden çok sayıda anne   -Yetkililer, kurbanlar, tanıklar, gençler, köylüler, korucular ile görüşerek meydana gelen acı olayla ilgili bilgiler topladık. Gülyazı köyünde oluşturulan Taziye Çadırı’nı ziyaret ettik. Köyde kurbanlar için inşa edilen toplu mezara ziyarette bulunduk. Oğlunu kaybetmiş çok sayıda anne-baba ile konuştuk. Arkadaşlarına ağlayan öğrenciler  -Heyetimiz köyde bulunduğu sürece hiçbir devlet ve hükümet yetkilisinin olmamasını not etmiştir. 18’i çocuk 35 yurttaşın uçaklarca atılan bombalarla öldürüldüğü, vücut bütünlüklerinin ağır zarara uğradığı bu felaket karşısında köyde hükümet ve devlet temsilcilerinin olmamasının yurttaşları ağır bir elem ile yüz yüze bıraktığı görülmüştür. -Heyetimizin köyde bulunduğu esnada çok sayıda lise öğrencisinin çadırda olduğu, acı dolu konuşmalar yaptığı, bazı öğrencilerin okul üniformalarıyla geldiği dikkati çekmiştir. Öldürülenlerin büyük bölümünün ilköğretim ve lise öğrencisi olması nedeniyle gelen öğrencilerin yaşamını kaybedenlerin arkadaşları olduğu görülmüştür. Öğrencilerin çoğunun heyecanla konuştuğu, ağlayanlar olduğu, çoğunun şaşkın ve travmatik bir hal ve durum içinde olduğu gözlemlenmiştir. Mezarlara  defter  ve kalem  -Köyün hemen üstünde ölen 35 kişi için acelece oluşturulan mezarlığa gidilerek ölülere dua edilmiş; doğru dürüst bir hazırlık yapılmadan gömülen insanların yattığı bazı mezarlara ölen çocukların lise arkadaşlarınca kalem, defter ve önlük konulduğu görülmüştür.   Servet Öncü’yü videoya aldılar  -Bombardımana konu kaçakçı grubu içinde yer alan ve daha önce de sayısız defa kaçağa gittiğini, dedelerinden beri bu işi yaptıklarını söyleyen Servet Encü ile video kaydına dayalı bir görüşme yapılmıştır. -6 dakika süren anlatımında özetle; o gün çeşitli gruplar halinde yaklaşık 40 kişi yola çıktıklarını, akşam dönüşte tüm askeri noktaların tutulduğunu görünce köylülerini arayarak yardım istediklerini, geçişlerin açılmasını beklerken kaçakçı grupların birikmeye başladığını, 70 katır ve 40 kişilik bir topluluk olarak 2 ayrı noktada biriktiklerini, geçişlerin ilk kez o akşam açılmadığını, daha sonra aydınlatma fişeği ve topçu atışlarının başladığını, “dur” ihtarında bulunulmadığını, F-16 savaş uçaklarının gelerek bombardımana başladığını, kendisini karlar içine attığını, saklandığını, dereye girdiğini, yaklaşık 1 saat süren bombardımanda şans eseri ölmediğini, o gün kaçağa gittikleri halde köye girmelerine izin verilmemesinin kasıtlı olduğunu, geçişlerin açılmamasının bir ilk olduğunu, 70 katırla örgütün eylem yapamayacağının askerlerce bilindiğini, kullandıkları yolu örgütün bugüne dek hiçbir zaman kullanmadığını belirtmiştir.  Komutandan babaya ‘Oğlunun ne işi var’  -Tanıklar bombardıman esnasında telefonla aradıkları askeri yetkililerin kendileriyle ilgilenmediğini, bir baba komutanı cep telefonundan arayarak çocuğunun bombardıman altında olduğunu ve yardım istediğini bildirdiği halde, komutanın kendisine çocuğunun orada ne işi olduğunu sorduğunu; daha sonra ise cep telefonunu kapattığını belirtmiştir. -Köylülerin büyük bölümü bombardıman sonrasında taleplerine karşın ambulans gelmediğini, 13 yaralının bu sebeple zamanında sağlık müdahalesi yapılamaması sonucu öldüğünü, AKP yetkililerinin “operasyon kazası” sözünden büyük üzüntü ve öfke duyduklarını, özür ve tazminat istemediklerini, faillerin tespiti ile yargılanmasını istediklerini ve beklediklerini bildirmişlerdir. Katır sırtında  biten hayatlar  CHP heyetinin tespitleri şöyle:  -Olay öncesi kaçağa gidenlerin olduğu jandarma başta olmak üzere herkes tarafından bilinmektedir. O gün de sınırın ötesine gidenler 40 civarında bir insan topluluğudur ve olağan günlerin ¼’ü kadardır. Akşam dönenlerin kaçakçılar olduğu bilinebilirdir.  -Akşam geçiş noktalarının tümünün ilk defa askerler tarafından tutulduğu ve uyarılara rağmen açılmadığı tespit edilmiştir.  -Kaçakçıların 70 katır ile dönmesinin de gelenlerin terörist değil, kaçakçılar olduğunu bilinebilir hale getirdiği tartışmasızdır. -Köylülerin güzergâhının Irak tarafının açık ve düzlük olduğu, örgüt mensuplarının askerler tarafından gece görüş dürbünü vb. araçlarla kolayca tespit edilebileceği dikkate alındığında gelenlerin köylü yurttaşlar olduğu bilinebilirdir.    -Operasyon öncesi köy muhtarı ve koruculara bilgi verilmediği, sınırın ötesine geçen kaçakçı olup olmadığına dair soru sorulmadığı tespit edilmiştir.   -Kaçakçı gruba terörist zannıyla işaret fişeği ve top atışı yapıldığı halde grubun dağılmaması ve ilerlemesinin durumu aydınlığa kavuşturduğu ve bu andan sonra operasyon yapılmaması gerekirdi.  -Bombardıman boyunca köylülerin yardım isteyen telefonlarına askerlerce yeterli duyarlılık gösterilmediği tespit edilmiştir.  -Bombardıman sonrasında yetkililer yurttaşlara yardım ve destekte bulunmamışlardır. Telefonla dahi irtibata kapalı tutum almışlardır.  -Şimdiye kadar kaçakçıların hareket ettiği söz konusu güzergâhta örgüt mensupları ile hiçbir çatışma yaşanmadığı tespit edilmiştir.    -Nihayet operasyon bittiği halde ambulansların gelmemesi ölü sayısını artırmış; can kaybını çoğaltmıştır.  -Köylülerin daha sonradan hayatını kaybedecek kimi yaralıları katır sırtında kilometrelerce taşıdığı ve bu nedenle ölümlerin olduğu tespit edilmiştir.  -Olay mahalline giden köylülerden bazıları “cenazeleri almaya gittiklerinde çok kötü bir yanık ve ağır koku duyduklarını gözlerinde ve yüzlerinde kızarıklıklar meydana geldiğini” belirttiler. -Askeri bombardıman sonunda ölenlerin kaçakçı köylüler olduğu açıkça ortaya çıktığı halde hükümetten özür gelmemesi ve bilakis “operasyon kazası” gibi duygu yoksunu resmi demeçler verilmesi halktaki üzüntü ve öfkeyi artırmıştır. Raporda yer alan öneriler şöyle:  -TBMM bünyesinde Uludere Olayı Araştırma Komisyonu kurulmalıdır. Hükümet olayın üzerini örtmemeli; hakikat ve adaletin ortaya çıkarılması için saydam bir tartışmaya imkân sağlanmalıdır.  -35 ölünün sorumluları açıklanmalı ve haklarında dava açılmalıdır. İster bir ihmal, ister kasıtlı bir eylem sonucu olsun 18’i çocuk 35 kişinin ölümü cezasız kalamaz.  -Ölenlerin ailelerinden derhal özür dilenmelidir. -Olay sonrasında ambulans gönderilmemesi iddiaları araştırılarak tespit halinde yerel yetkililer hakkında ölüme yol açmaktan inceleme başlatılmalıdır.  -Olay hakkında yerel askeri yetkililer hakkında geçiş noktalarının tutulması sebebiyle idari soruşturma açılmalıdır.   -MİT ve istihbarat teşkilatlarının ve bölgede faal ajanların olay günü istihbarat ve ihbar akışı, istihbaratların değerlendirilme yöntemi ve operasyon için düğmeye basılması süreci tüm şeffaflığıyla kamuoyuna açıklanmalıdır.  -Sınır ticaretinin yasallaşması için çözümler aranmalıdır.  -Köylüler ile yerel askeri yetkililer arasındaki telefon trafiği incelenmelidir.  -Acılı aileler tazminatı şu aşamada reddetse de yöre halkının korkunç fakirliği özellikle dikkate alınarak tazminat ödenmeli ve acı ve kayıpların manevi yönden en azından bir parça telafisi bu şekilde sağlanmalıdır.  -Hükümet bu olayın sorumluluğunu üstlenmeli ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz hemen istifa etmelidir. Ayrıca İçişleri ve Milli Savunma Bakanı hakkında gensoru verilmelidir.