Çiçek: Türkiye siyaseten de fay üzerinde TBMM (A.A)

-Çiçek: Türkiye siyaseten de fay üzerinde TBMM (A.A) - 16.11.2011 - TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''Türkiye sadece jeolojik olarak fay üzerinde değil, siyaseten de fay üzerindedir'' dedi. Parlamento muhabirleriyle kahvaltıda bir araya gelen Çiçek, Türkiye'de yasama, yürütme ve yargının 3 ayrı temel erk olduğunu hatırlatarak,  1982 Anayasası'nda bu erklerin birbirinin yetki alanına girmesinin, en çok tartışılan konulardan biri olduğunu vurguladı. Türkiye'de bu müdahalelerin getirdiği çok önemli siyasi krizleri de yaşadıklarını ifade eden Çiçek, ''Verilmiş olan bir kısım kararların Meclisin yetkisinin nasıl gasp ettiğini gördük. Meclisin yerine geçerek birileri karar verdi'' dedi. -Uslu-Genç tartışması- Salim Uslu ile Kamer Genç arasında yaşanan tartışmadan sonra kendileriyle görüşüp görüşmediği sorusuna Çiçek, Genel Kuruldaki tartışmaları o an takip etmediğini, ancak daha sonra AK Parti ve CHP grup başkanvekilleri, birleşimi yöneten Meclis Başkanvekili Sadık Yakıt, Genç ve Uslu ile de görüştüğünü anlattı.  Tarafsız bir meclis başkanı olarak bu konudaki görüşmelerini yaptığını belirten Çiçek, ''Vatandaş açısından baktığınızda biz millet adına görev yapan vekilleriz. Milletimizin bize baktığında Mecliste hangi tabloyu görmek istediği önemlidir. Buna dikkat etmemiz lazım. Meclis kürsüsünde herkes, her şeyi söyleyecek, katıldığımız olur, katılmadığımız olur, yeri geldiğinde kişisel rahatsızlık duyabiliriz. Ama İçtüzük'te konuşmaların nezih üslup içinde yapılmasına ilişkin düzenlemeye de dikkat edelim. Yaşananlar yaşanmıştır. Ümit ederim bunlar yaşanmadan herkes o kürsüde fikrini söyler'' diye konuştu.  -Yeni anayasa çalışmaları- Çiçek, yeni anayasa çalışmaları kapsamında ele tutulur taslağın ne zaman görüleceği sorusuna, sürecin nasıl götürüleceğine ilişkin 15 maddelik metnin web sitesinde bulunduğunu hatırlatarak, ''2012 sonuna bu işi noktalamayı hedefliyoruz'' dedi.  -Başbakan'ın sözleri- Çiçek, bir gazetecinin ''Dün Başbakan Mecliste BDP'nin çekilmesi konusunda 'çekilse ne yazar, çekilmese ne yazar' dedi. Başbakan'ın bu tavrını doğru buluyor musunuz?' sorusuna karşılık, ''Siyaset bir ölçüde tartışmadır. Sayın Başbakan'ın böyle bir ifadesi olmuşsa, muhataplarının bir başka değerlendirmesi vardır. Türkiye'de bir makam, sıfat sahibinin söylediklerine cevap verecek yeteri kadar platform da var, makam da var, mekan da sıfat da var. Hiç olmazsa birilerinin bu tartışmaların dışında kalması lazım'' karşılığını verdi. Bir gazetecinin ''Meclisteki sert iklimi yumuşatmak için girişimleriniz olabilir mi, liderlerle görüşmeyi düşünüyor musunuz?'' sorusuna, tartışmaların kamuoyunun önünde yapıldığını, en sağlıklı değerlendirmeyi milletin kendisinin yaptığını söyledi. -''Davetiye'' tartışması- Çiçek, ''CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin, dün TBMM Genel Kurulunda davetiyeler konusunda eleştirilerde bulunduğunu söylemesi üzerine, Sultan Abdülmecit'in ölümünün 150. yılı nedeniyle İstanbul'da yapılacak sempozyumun 17 Kasım'da değil, 18 Kasım'da yapılacağını hatırlattı.  ''Davetiye ayrıdır, duyuru ayrıdır. Atatürk'e hepimizin çok şey borçlu olduğumuzun farkında olmalıyız. Bunun ayrıca davetiye yoluyla olmasına gerek yok'' diyen Çiçek, o gün Mecliste yapılacak çelenk koyma ve saygı duruşu duyurusunun yapıldığını, bundan farklı anlam çıkarmanın doğru olmayacağını kaydetti. Çiçek, Meclis Başkanı'nın bir grup başkanvekili ile polemiğe girmesinin çok doğru olmayacağını ifade etti. Türkiye'de siyasetin yerli yerine oturmadığını, bundan da şikayet edildiğine işaret eden Çiçek, en eski tarihli partinin CHP olduğunu, diğer partilerin kısa dönemlerle kurulduğunu söyledi. Çiçek,''Maalesef sağlıklı siyasi parti yapıları oluşamadı'' dedi.     -''Bunlar tarihimizin bir parçası''-            Daha önce Osmanlı hanedanının kullandığı bir kısım sarayların TBMM'nin şahsına tevdi edildiğini hatırlatan Çiçek, bunların başında Dolmabahçe Sarayı'nın geldiğini söyledi.  150-160 yıllık tarih içinde bugün yaşanan bir çok önemli gelişmenin temelinde Abdülmecit dönemindeki önemli tarihi gelişmeler ve kararların yattığına dikkati çeken Çiçek, şöyle konuştu: ''Cumhuriyete giden yolda birçok önemli hareketler, çok önemli kararlar o zaman alınmıştır. Sempozyumda bunlar tartışılacaktır. Bunlar da tarihimizin bir parçasıdır. Yeri geldiğinde 'Osmanlı'nın torunlarıyız' diye övünüyoruz. Ama öbür taraftan da tarihimizin önemli bir ödenimde 20 seneyi aşmış Osmanlı'da padişahlık yapmış çok önemli kararlar almış, savaş yaşamış, sıkıntılar olmuş ve bugün bize bağlı sarayda herhalde o eseri yapanla ilgili değerlendirme yaparken de ölçüyü kaçırmamak lazım. Yeri geldiğinde meşrutiyet dönemini de tartışacağız, 1876 anayasasını...''           -''Yasayla bile alakası olmayacak teklifler''- Çiçek, vicdani retle ilgili konunun, anayasa değişikliği kapsamında yer alıp almayacağına yönelik bir soru üzerine, Uzlaşma Komisyonu'nun, anayasanın içeriğinde ''şunlar olmalı'' diye bir metin ortaya koymadığını, henüz o aşamaya gelinmediğini söyledi. Çiçek, ''yeni bir anayasa eşittir sıfır sorunlu bir Türkiye'' denklemini hiçbir zaman oluşturmayacağını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Anayasalara da olduğundan çok daha fazla anlam yükleyerek, yapılırsa sorunlar sıfır olur, yapılmazsa eyvah... Böyle bir ekstrem değerlendirmeler doğru değil. Demokratik bir ülkede, anayasalar neyi çözebilirse o çerçevede bir anayasa hazırlanır. Yoksa 'anayasa yapılırsa işsizlik ortadan kalkar, deprem ortadan kalkar, filanca ortadan kalkar...' Bizi yanlış yerlere götürecek, yanlış değerlendirmelere neden olacak hususların biraz daha dikkatle ifade edilmesi gerekiyor. Anayasa elbette bir çok meselede yol göstericidir. Ama anayasa her şeyi çözecek, her şeyin çaresidir gibi bir yaklaşım da bence anayasaya çok fazla anlam yükler.''