ÇİÇEK: İDDİALARIN İŞKENCE ARACI OLARAK KULLANILMASINI DOĞRU BULMUYORUZ ANKARA (A.A)

-ÇİÇEK: İDDİALARIN İŞKENCE ARACI OLARAK KULLANILMASINI DOĞRU BULMUYORUZ ANKARA (A.A) - 20.12.2010 - Hükümet Sözcüsü, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları konusunda ''Her yıl Nisan ayı yaklaşırken bu konunun böyle tepemizde 'ha çıktı ha çıkacak' tarzında bir işkence aracı olarak bizi rahatsız eden bir enstrüman olarak kullanılmasını doğru bulmuyoruz'' dedi. Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısından sonra yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. ''ÖSYM'nin içeriği değişiyor, kısaltması aynı kalıyor dediniz, isminin yanı sıra en çok güvenlik konuları tartışılmıştı bu açıdan neler yapılacak?'' sorusuna şu yanıtı verdi: ''Bu kanun tasarısında imzaya açılıp tamamlandığında size bilgi verebiliriz. Bu sınavları teknolojinin de sağladığı imkanları ortaya koymak suretiyle en güvenli şekilde, şifreleme de dahil -ki bu çok teknik boyutu olan bir konu- bu alanlarda yetki veren düzenlemeleri bu kanun tasarısı içeriyor. Böylece ÖSYM sınavların güvenli bir şekilde yapılabilmesi, bu kuruma olan güvenin tekrar kazandırılması, sınav sonuçlarıyla ilgili vatandaşlarımızda herhangi bir tereddütün, sıkıntının olmaması bakımından teknik olarak alınması gereken ne varsa idari olarak alınması gereken ne varsa onunla ilgili yetkiler buraya veriliyor. Geri kalanı yönetmelikse yönetmelik konusudur ama bu konularda yetki veriliyor. İkincisi bu kurum hakkında bu kurum YÖK'ün bünyesindedir. YÖK ile ilişkili ama müstakil bütçesi olan bağımsız bir kuruluş haline geliyor. Tüzel kişiliği olan, özekliği olan bir kuruluş haline geliyor. Bu önemlidir. Dolayısıyla söylenen bir kısım kamuoyunda sıkıntıları ortadan kaldıracak bir düzenlemeyi getirecek yetkiler burada var.''  ''Demokratik özerklik talebi dile getirildi.  Geçen hafta iki dilli yaşam çok tartışılmıştı. Hatta Genelkurmay Başkanlığı 'kaygıyla izliyoruz'' diye açıklama yaptı. Siz bu iki dil konusuna nasıl bakıyorsunuz?'' sorusu üzerine Çiçek, konunun Bakanlar Kurulu'nun gündemine gelmediğini söyledi.  Bu konuyla ilgili birçok açıklama yaptığını anımsatan Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Benim sizi tavsiyem, 10 Ağustos 1999'da TBMM'de birinci imza sahibi olarak verdiğim bir genel görüşme önergesi var. 12 Ağustos 1999'da da bu, Meclis Genel Kurulunda okundu. Oradaki metne bakın, bugün yapılan açıklamalara bakın, neyi, ne zaman öngördüğümüz, ne söylemek istediğimiz orada vardır. Herkesin, bu ülkede görev yapan, toplumun önünde olan, siyaseten sorumluluk taşıyan herkesin sorumlu davranması gerektiği kanaatimi ifade ediyorum. İki dille ilgili de hemen hepimiz açıklama yaptık. Geçmişte de yaptık, Sayın Başbakanımızın geçmişte, geçmiş dediğim 5-10 sene önce değil daha kısa süre evvel yaptığı açıklamalar var. Ben takip edebildiğim kadarıyla Başbakan Yardımcısı Sayın Arınç'ın Meclis Genel Kurulunda yaptığı açıklamalar var, Meclis Başkanımızın yaptığı açıklamalar var, sayın Cumhurbaşkanımızın var. Anlayana sivri sinek saz, anlamayana da davul zurna az.'' -''ABD İLE İLİŞKİLERİ ÖNEMSİYORUZ''- ''Sözde Ermeni soykırımıyla ilgili ABD'de Ermeni lobilerinin bu tasarıyı yeniden gündeme getirme yönünde girişimi olacak. Bugün Başbakan Erdoğan'ın, ABD Başkanı'na yazdığı bir mektubun olduğunu biliyoruz. Bu konu gündeme geldi mi, ne tür adımlar atılacak?'' sorusuna Çiçek, şu yanıtı verdi: ''Sayın Başbakanımızın bir mektup yazdığı doğrudur. Sayın Dışişleri Bakanımız zaten bakanlık bütçesi vesilesiyle bu konuya açıklık getirmiştir. Mecliste yaptığı açıklama var. Biz Türkiye-ABD arasındaki ilişkiyi önemsiyoruz. Bu ilişkinin, iki tarafın lehine olduğu inancını taşıyoruz. Ve aramızdaki ilişkiler ara sıra kırıklık, yol kazaları da olsa yarım yüzyılı aşan bir süreden beri hem dünya barışına hem iki ülke menfaatine düzgün ilişkiler olarak gitmiştir. İç politika mülahazalarıyla her sene gündeme gelen bu konudan rahatsız olduğumuzun bilinmesi lazım. Biz Amerikan hükümetiyle her vesilede konuşuyoruz, birçok bölgede de birlikte sorumluluk taşıyoruz. Bir kısım lobilerin bu ilişkileri zedelemesine Amerikan yöneticilerin izin vermeyeceğine daha soğukkanlı, sağduyulu davranacağına.... Ve her yıl Nisan ayı yaklaşırken bu konunun böyle tepemizde 'ha çıktı ha çıkacak' tarzında bir işkence aracı olarak bizi rahatsız eden bir enstrüman olarak kullanılmasını doğru bulmuyoruz.'' -''HİÇBİR ŞEY GELMEDİ DENEMEZ''- ''Anayasa değişikliğinde önemli başlıklardan biri de askeri yargıyla ilgili düzenlemelerdi. Bunların içinde YAŞ'tan ihraç edilenlere yargı yolunun açılması, Genelkurmay Başkanları ve kuvvet komutanlarının Yüce Divan'da yargılanması, YAŞ'ın sivilleştirilmesi yönünde adımlar önemliydi. Bakanlar Kurulu'nda gündeme geldi mi? Süreç nasıl işleyecek? Ne zaman Meclis'e sevk edilmesi bekleniyor?'' şeklindeki soru üzerine Bakan Çiçek, Milli Savunma Bakanlığının bir taslak gönderdiğini ve Başbakanlıkta çalışma yapıldığını bildirdi.  12 Eylülde gerçekleşen halk oylamasıyla ilgili uyum yasası niteliğinde Mecliste görüşülmeyi bekleyen bir çok yasa bulunduğunu belirten Çiçek, şunları kaydetti: ''Yeniden Yapılandırma Yasası var. Vergi alacakları da dahil olmak üzere. Bir de muhalefetle anlaşarak belirlenmiş bir kısım gündemler var. Yani biz bir çok yasa tasarısını hazırladık ama Meclisin yoğun gündemi sebebiyle gelmedi. Kişisel verilerin korunmasıyla ilgili yasa tasarısı TBMM'de komisyonda. İnsan Hakları Başkanlığıyla ilgili Paris Şartı'na uygun olarak yeni bir özerk başkanlığın kurulmasıyla ilgili yasa tasarısı Anayasa Komisyonu'nda. Geçtiğimiz toplantıda karar verdik imzaya açmıştık. Bugün o Meclis'e gidebilecektir. Kamu deneticiliğiyle ilgili müstakil gitmesi gereken yasa ortada. Bazı sözleşmeler var müstakil olarak işkenceye karşı mücadeleyle ilgili, onlar da Meclis gündeminde. Dolayısıyla '12 Eylül'de Halk oylaması yapıldı, hiçbir şey gelmedi' denemez. Yeteri kadar şey var. Geriye 2 tane toplu olarak göndermemiz gereken yasa var. Bir tanesi askeri ceza mevzuatıyla ilgili konudur. Onun üzerinde ciddi olarak çalışıyoruz. Ümit ediyoruz ki kısa süre içerisinde bunu bitirmiş oluruz. Onu da hemen göndereceğiz. Arkasından sendikal ve sosyal haklarla ilgili bir paket var. Bununla da ilgili, ilgili bakanlıklardan görüş istedik. Her birisinden üçer, beşer madde kendisini ilgilendiren tasarılar, taslaklar geldi. Bunları da birleştirip askeri ceza mevzuatının arkasından onu da sevk etmiş olacağız.'' Çiçek, bir gazetecinin ''YAŞ'ın sivilleştirilmesini içeriyor mu?'' sorusuna da şu cevabı verdi:   ''Yok hayır. Müstakil bir yasadır Yüksek Askeri Şurayla ilgili. Bizim yaptığımız bu düzenlemeler doğrudan doğruya Anayasa değişikliğine paralel, onunla sınırlı düzenlemelerdir. Yoksa diyelim ki sendikalarla ilgili bir düzenleme yapılacak. Belki müstakil olarak Sendikalar Yasası'nı gündeme getirmek gerekir. Memur sendikalarıyla ilgili yasaları ayrı ayrı gündeme getirmek ama Meclis'in gündemi de ortada. Bunların her birisi 40-50 madde belki daha fazla oluyor. Meclisin bu kadar zamanı olmadığı için biz sadece 12 Eylülde kabul edilen Anayasa değişikliğine paralel, onunla sınırlı olmak üzere bir düzenleme yapıyoruz. Yüksek Askeri Şurayla ilgili Anayasa değişikliğinden sadece bazı kararların yargıya açılmasıyla ilgili bir düzenleme var. Yoksa Şuranın yapısıyla ilgili Anayasa'da bir değişiklik yapılmadı ya da mevzuatta bir değişiklik olmadı.'' Çiçek, ''Görev yapan herkesin sorumlu davranması gerektiğini belirttiniz iki dil ve demokratik özerklik tartışmalarıyla ilgili. Bu sözlerinizi Genelkurmay Başkanlığının açıklamasına istinaden mi söylüyorsunuz?'' sorusuna, ''Hayır'' yanıtını verdi.