Çiçek'ten 'potansiyel sabotör' yanıtı

Çiçek'ten 'potansiyel sabotör' yanıtı
T24- TBMM Başkanı Cemil Ciçek, Radikal gazetesi yazarı Ezgi Başaran'ın işadamı İshak Alaton'la yaptığı ropörtaja yönelik açıklamada bulundu.  Çiçek, Alaton'un 1988 yılında yürürlüğe giren patonsiyel sabotörler listesini doğrularken, ''Sadece benim ismimin öne çıkmasını da anlayamıyorum'' dedi.Ezgi Başaran'ın bugün (25 Ocak) yayımlanan "Çiçek'ten Alaton cevabı" başlıklı yazısı şöyle"İshak Alaton'un suçladığı Cemil Çiçek'ten cevap geldi: Özal'ın azınlıkları suçlu gördüğüne inanıyorsanız ben de payıma düşeni alayım."İshak Alaton’la yaptığım ve geçen pazartesi yayımlanan röportajın neredeyse her bölümü ayrı bir tartışma konusuna dönüştü. Birinci konu... “İshak Alaton, bir erkek kardeşi olduğunu ilk kez Radikal’e anlatmadı...” Bu doğru; Oral Çalışlar’ın Everest’ten çıkan Portreler adlı yeni kitabında Alaton’la yaptığı bir röportaj var, dünkü yazımda da alıntı yapmıştım. Orada bir erkek kardeşi olduğunu ve onun 6-7 Eylül olaylarından sonra “Ben bu ülkede yaşayamam” diye İsveç’e gittiğini anlatıyor. Bu röportaj aslında 1998’de Cumhuriyet Dergi’de yayımlanmış. Dolayısıyla Bon Alaton’dan ilk kez Radikal’e bahsetti, doğru bir cümle değil. Okurdan özür dilerim. İkinci konu... “İshak Alaton’un kardeşi Bon Alaton, 6-7 Eylül olayları nedeniyle Türkiye’ye küsmedi, 1978’de Türkiye’ye gelmiş, o gün çocuklarından biri kaza geçirmiş, o nedenle gitmiş.” İshak Alaton’u arayıp bu iddiayı sorduğumda şöyle cevap verdi: “Bir doğum günü vesilesiyle onu çok zorlamış ve ailesiyle Tuzla’daki yazlık eve gelmesini sağlamıştım. İki gün kaldı ve gitti. Ortada travmatik bir kaza da yok. O gün fırtına çıkmış, çatı uçmuş, oğullarından birinin yakınına düşmüştü. Kimse zarar görmedi. Ama Bon, bu ülkede her şey çarpık diyerek ertesi gün İsveç’e döndü. Bir kez daha tekrar ediyorum, kardeşim bu ülkeyi 6 Eylül’e tanık olduğu için hemen ertesi ay terk etti.” Üçüncü konu... Potansiyel sabotörler... Alaton, sabotajla ilgili alınacak tedbirleri içeren bir kanunda yer alan potansiyel sabotörler listesinden söz ediyordu. Liste şöyleydi: Yabancı misyon üyeleri, konsolosluklarda çalışan Türk personel, turistler ve son madde; yerli yabancılar. Parantez içinde TC vatandaşı olanlar dahil! Kimdir bu yerli yabancılar diye gazeteciler sorunca, İshak Alaton da “Herhalde benim gibilerden söz ediyor, eğer öyleyse bunu yazan ayıp etmiş” demişti. Bunun üzerine dönemin Devlet Bakanı Cemil Çiçek’in cevabı, “Eğer Alaton suçlu olduğunu düşünüyorsa sebebini ona sormak lazım” şeklindeydi. İshak Bey, hatırladığı kadarıyla olayı bana böyle anlatmıştı. Dün TBMM Başkanı Cemil Çiçek birkaç kez arayıp böyle bir kanun hatırlamadığını, o dönemde adalet bakanı olmadığını anlattı. Kendisine 30 Temmuz 1988 tarihli Milliyet gazetesinin 10. sayfasındaki haber kupürünü gönderdim. ‘Potansiyel Sabotörler’ başlıklı haber şöyle diyordu: “Alaton yönetmeliği hazırlayan kısır görüşlü bürokratları kınıyorum dedi. Bu arada yönetmeliğe imza koyan bakanların bir bölümünün konudan yeni haberdar olduğu, maddeyi dikkatli okumadığı ortaya çıktı. Başbakan Yardımcısı Ali Bozer ile Enerji Bakanı Fahrettin Kurt yönetmeliğin yeniden incelenmesi için ilgili bakanlıkla görüşeceklerini söylerken, Devlet Bakanı Cemil Çiçek ‘Yönetmeliği bilerek imzaladım. Yarası olan gocunur’ şeklinde konuştu.” TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in bana telefonda yaptığı açıklamayı da size aktarıyorum: “Öncelikle bu kanun değil, yönetmelik. İshak Bey, kanun diyerek doğru söylememiş. 16 sayfalık, son derece detaylı bu yönetmelik 16.10.1988 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış. Altında Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in ve Başbakan Turgut Özal’ın da imzası var. Ve tabii ben dahil tüm bakanların da... Kaya Erdem, Ekrem Pakdemirli, Hasan Celâl Güzel, Adnan Kahveci, Ali Bozer, Safa Giray, İmren Aykut, Mustafa Kalemli, Mehmet Topaç, Ercan Vuralhan, Tınaz Titiz... Gönderdiğiniz haberde bazı bakanlar okumadan imzaladık demişler, ben okumuştum, aksi zaten hukuka aykırı. 20 yıl önceki hadiseden bir ırksal sonuç çıkarmayı, 16 sayfalık bir yönetmelikten bir maddeye yoğunlaşmayı iyi niyet olarak görmüyorum. Sadece benim ismimin öne çıkmasını da anlayamıyorum. Orada tüm bakanların imzası var. Yani tüm bu toplumda saygınlıkla anılan bakanların, Başbakan Özal’ın azınlıkları suçlu gördüğüne inanıyorsanız ben de payıma düşeni alayım. Ama buradan benim şahsımla ilgili özel bir anlam çıkartılmasını esefle karşılıyorum.” *** Alaton, zor ve hassas konularda direkt ve açık konuştuğundan farklı kesimlere cevap hakkı doğdu, çeşitli iddialar ortaya atıldı. O nedenle siz, şu anda bir röportajın ardından yaşananları dinlediniz.