Bağlar ilçesinde 27 Aralık 2019’da yolda yürüyen inşaat mühendisi 34 yaşındaki Cihan Can’a çarparak ölümüne neden olan zırhlı çevik kuvvet minibüsünün sürücüsü polis memuru H.A. hakkında 'Taksirle ölüme neden olma' suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması görüldü.
Polis, duruşma öncesinde adliye çevresinde, duruşmanın görüldüğü salon ve koridorda yoğun güvenlik önlemi aldı. Duruşmaya katılanlar üstleri arandıktan sonra salona alındı. Diyarbakır 11. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Cihan Can’ın annesi, babası, kardeşleri ve avukatları ile sanık avukatı katıldı. Sanık polis H.A. ise duruşmaya Sivas'tan SEGBİS üzerinden katıldı.
Gazete Duvar'dan Deniz Tekin'in haberine göre duruşmayı izlemek üzere TMOBB il Koordinasyon Kurulu Sekteri Doğan Hatun, İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı Murat Demir ve odanın yönetim kurulu üyeleri de adliye geldi. Ancak Covid-19 tedbirleri nedeniyle duruşma salonuna alınmadılar.
Sanık polis, savunmasına olayda ölen Can’ın ailesine başsağlığı dileğinde bulundu. Bu sırada Can’ın kardeşi “Geç, geç onu” diyerek tepki gösterdi.
Sanık H.A., olay günü havanın karanlık ve yağışlı olduğunu, trafiğin yoğun olduğunu, sokağı döndüğü esnada araçta hafif bir sarsıntı hissettiğini anlatarak şunları söyledi: “Ancak olay yerinin yakınında fırın olduğundan dolayı odun olabileceğini düşündüm. Aksi bir durumda herhangi bir canlıya çarptığımı düşünseydim aracımı anında durdururdum. İkinci sarsıntı daha büyük olduğu için aracımı durdurdum. İndiğimde yaralı şahsın otobüsün arka tekerleğinin altında yatar durumda buldum. Olayın verdiği korku ve telaşla aracı 3 metre daha ileri götürdüm."
Sürdüğü aracın 13 ton ağırlığında gizli bir zırhlı araç olduğu, ufak bir tümsekte dahi aracın sarsıntı yaşadığı bilgisini veren H.A., havanın soğuk olması nedeniyle aracın ön tarafında buğulanma yaşandığını, görüş açısının zırhlı direğine denk geldiği, maktul Cihan Can’ı görmediğini savundu. Aracın camlarında mika denilen plastik camların akşam saatlerinde görüş açısını yüzde 50 engellediğini ileri süren H.A., olay sırasında çok düşük hızda hareket ettiğini savundu.
Can’ın annesi Hayri Can müşteki ifadesini verdiği sırada gözyaşlarını tutamadı. Müşteki Can tercüman aracılığıyla Kürtçe verdiği ifadesinde, “Oğlum mühendisti, bize bakıyordu. Nişanlıydı. Araba onu mahsus ezdi. Araç onu 3 defa ezdi. Bütün dünya gördü. Oğlumun ne suçu vardı? Bunu kasten yaptı. Bu insanın ömür boyu cezaevinde kalmasını istiyorum. Allah’tan belasını bulmasını istiyorum” dedi.
Ardından tek tek söz alan Can’ın kardeşleri, sanık polisten şikâyetçi olduklarını, sanığın kasıtlı olarak kardeşlerinin ölümüne neden olduğunu, savunmasında kendisini değil, zırhlı aracı kusurlu bulduğunu belirterek, sanığın canavarca bir şekilde kardeşlerini öldürdüğünü, bu nedenle ağır ceza mahkemesinde kasten öldürmeden yargılanmasını istediler. İfadeler verildiği sırada Can’ın bazı kardeşleri gözyaşlarını tutamadı.
Cihan Can’ın avukatı Fuat Coşacak, mahkemenin görevsizlik kararı vererek iddianameyi ağır ceza mahkemesine göndermesi gerektiğini vurguladı. Suçun 'taksirle ölüme neden olma' değil, kasten öldürme olduğunun açık olduğunu ifade eden Coşacak, sanığın 1 dakika içinde maktul Can’ı üç defa zırhlı araçla ezdiğine dikkat çekti. Coşacak, mahkeme bu konuda ara karar kurduktan sonra ayrıntılı savunma yapacaklarını belirtti.
Sanık avukatı ise mahkemede olan müştekilerin acılarının halen taze olduğunu ifade ederek, bu nedenle savunmasını daha sonra yazılı olarak mahkemeye sunacaklarını söyledi.
Duruşma savcısı mütalaasında, müştekilerin suçtan zarar görme ihtimaline karşın davaya katılma taleplerinin kabul edilmesini isteyerek, olay ile kusur durumunun tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden rapor aldırılmasını talep etti. Savcı, iddianamede görevsizlik kararını gerektirir bir durum olmadığını savundu.
Bu sırada söz alan avukat Fuat Coşacak, davada araştırılması gereken hususlar için bir dizi taleplerinin olacağını söyleyerek bunun tutanağa geçirilmesini istedi. Hâkim ise talepleri yazılı olarak mahkemeye bildirilmesini istedi. Buna tepki gösteren Coşacak, taleplerine ilişkin ara karar kurulduktan sonra usulen kendilerine tekrar söz verilmesi gerektiğini söyleyerek, 20 yıldır ceza avukatı olduğun, ilk kez böyle bir durumla karşılaştığını söyledi. Coşacak’ın ısrarlarına rağmen mahkeme başkanı sözlerini tutanağa geçirmeyerek ara kararı yazdı.
Mahkeme ara kararında katılan taraf ve avukatın davaya katılma talebini kabul etti. Mahkeme, katılan ve avukatlarının davanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi yönündeki talebi dosyadaki delilleri gerekçe göstererek reddetti. Dosyadaki eksiklikler tamamlandıktan sonra dosyanın kusur tespiti için Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesine karar veren hakim, bir sonraki duruşmanın 15 Ocak 2021’de görülmesine karar verdi.
Duruşma sonrasında konuşan Av. Çoşacak, savunmasının alınmamasının yasaya aykırı olduğunu söyleyerek, reddi hakim talebinde bulunacağını söyledi.
Diyarbakır’da 27 Aralık 2019’da İnşaat Mühendisi Cihan Can, Halkların Demokratik Partisi geçtiği sırada Çevik Kuvvet ekibi taşıyan zırhlı otobüsün altında kalarak öldü. Olaydan sonra gözaltına alınan zırhlı aracın sürücüsü polis memuru H.A., tutuklama talebiyle sevk edildiği Diyarbakır Sulh Ceza Hakimliği tarafından adli kontrol kararıyla serbest bırakıldı. Sanık polis H.A., poliste verdiği ifadesinde araçla ezdiği Can’ı görmediğini ileri sürerek, “Aracın odunlar üzerinden geçtiği için sarsıntı olduğunu düşündüm” şeklinde savunma yapmıştı. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca sanık H.A. hakkında “taksirle ölüme neden olma” suçundan 2 yıldan 6 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırladı. 2 sayfadan oluşan iddianamede, olayla ilgili hazırlanan kaza tespit tutanağında şüphelinin asli kusurlu, ölen Can’ın ise tali kusurlu olduğunun savunuldu.
İHD Diyarbakır Şubesi’nin hazırladığı "Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi Zırhlı Araç Çarpması Sonucu Meydana Gelen Yaşam Hakkı İhlalleri Araştırma Raporu"na göre 2008-2018 yılları arasında zırhlı araçların karıştığı 63 olayda; 16’sı çocuk ve 6’sı kadın olmak üzere toplam 36 sivil yaşamını yitirirken, 85 kişi de yaralandı. Diyarbakır’da ise 27 Nisan 2016 ile 27 Aralık 2019 tarihleri arasında asker ve polislere ait zırhlı araçların karıştığı 9 ayrı olayda, aralarında 3’ü çocuk ve kadın olmak üzere toplam 13 sivil öldü.