2002’de zengin bir müşteri, Çin’de yetişen efsanevi Da Hong Pao çayının 20 gramı için 28 bin dollar ödemişti. Çay geleneğinin çok eskilere dayandığı ve çay demlemenin 1500 yıldır sanat olarak görüldüğü Çin açısından bile bu çok yüksek bir fiyattı.
Orijinal Da Hong Pao çayı altın değerinde değil; altından 30 kat daha pahalı. Gramı 1400 dolar. Bir demlik çay 10 bin dolara mal oluyor. Yani dünyanın en pahalı çayı.
Çin’in güneyinde nehir kenarında kurulu Wuyishan bölgesinde çayhane işleten Şiao Hui “Görünüş olarak dilenciye, fiyat olarak imparatora yakışan, Buddha’nın kalbini taşıyan çay” olarak tanımladığı Da Hong Pao çayının yapraklarını gösteriyor. Ailesi kuşaklar boyunca çay işiyle uğraşmış. Kendisi de bu işi sürdürüyor ve her bahar dağlara çıkarak iyi mahsul vermesi için çay tanrısı Lu Yu’ya dua etmeye devam ediyor.
Fujian eyaletindeki dağlık Wuyishan'da yüzyıllardır çay üretiliyor. Yağmurların dağlardan koparıp sürüklediği mineraller bu bölgedeki çayın tadını belirliyor.
Buradaki her iki dükkandan birinde çay demleme ve tatma masaları kurulu; raflar farklı çay yapraklarıyla dolu.
Wuyishan’a gittiğimde birçok Da Hong Pao çayının uygun denebilecek fiyattan satıldığını görmek şaşırtıcıydı. Yıllanmış çay bitkilerinden toplanan yapraklar çok pahalı olsa da orta kalite Da Hong Pao çayı kilosu 100 dolardan alınabiliyor.
Burada bütün çay bitkileri belli ana bitkilerden kesilen fidelerden yetişiyor. En fazla rağbet gören ve nadir olan da işte bu ana bitkilerden alınan ürün oluyor.
Bu bitkilerin sayısının azlığı nedeniyle orijinal Da Hong Pao çayı pahalı. En eski bitkilerden üretilen çaylara paha biçilemiyor. Bunlar çok nadir olduğundan üretici ile alıcıyı buluşturmada özel aracılar kullanılıyor.
Da Hong Pao’ya değer veren sadece Çinliler değil. 1849’da Robert Fortune adlı bir İngiliz botanikçi, İngiltere’nin Hindistan’ı sömürgeleştirmede etkili bir araç olarak kullandığı Doğu Hindistan Şirketi’nin tarımsal ve sınai casusluk çalışması kapsamında Wuyishan dağlarında gizlice dolaşarak bu çay bitkisinin peşine düşmüştü.
İngilizler çayı çok seviyor, ipek ve porselenin yanı sıra onu da Çin’den alıyordu. Bu İngilizlerin büyük bir ticari açık vermesine neden oluyordu. Doğu Hindistan Şirketi, Hindistan’da yetiştirmek üzere Çin’den çay tohumları ve fideleri getirme peşindeydi.
Ama daha önce çalınan çay bitkileri Hindistan’da yetiştirilememişti. Hindistan’dakiler daha farklıydı ve Çin çaylarının tadını vermiyordu.
İşte Fortune böyle bir ortamda Çin’in en iyi çayını bulmaya çalışıyordu. Çin yabancılara kapalı olduğundan kılık değiştirip ülkeye kaçak girdi. Wuyishan’da Da Hong Pao çayını aramaya koyuldu.
Çay bitkileri o zamanlar da bugünkü gibi dağların yamaçlarında, teraslarda yetiştiriliyordu. Bu teraslardan birinde kırmızı boyayla Çince “Da Hong Pao” yazılıydı: “Büyük Kırmızı Kaftan” anlamına geliyordu bu sözler. Çin mitolojisine göre, çok eskiden bir imparator mucizevi bir ilaca minnettarlık göstergesi olarak bu kaftanı hediye etmişti.
Fortune bu bölgeden tohum ve fideler topladı, çay bitkisinin nasıl yetiştirilmesi gerektiğini öğrendi. Bu fideler Hindistan’a ulaştı ve oradaki yerel çayla harmanlanarak bugünkü milyarlarca dolarlık sektörün temelleri atılmış oldu.
Eski Da Hong Pao bitkileri Tianşin Yonle manastırına ait topraklarda yetişiyor. Burada üretim devlet eliyle yapılıyor ve birkaç yüz gramla sınırlı mahsul devlet için ayrılıyor. Yakın zamana kadar bu bitkiler silahlı muhafızlar tarafından koruma altındaydı.
Manastırın sebze bahçesini ve dar patikaları geçip bu bitkilerin yanına gidiyorum. Yaşlı ve cılızlar. Kimi 350 yıllık olduğunu söylüyor. Bu kadar yaşlı bitkilerin yeni filizler üretmesi zor görünüyor.
Zira bu bitkilerden son çay yaprakları 2005’te toplanmıştı. Demek ki birkaç koleksiyoncunun özenle sakladığı birkaç gram çay giderek daha da değer kazanacak.