Çin'in paketi krizle savaşta Keynesyen dönem başlattı

Küresel krize karşı birlikte mücadele eden ülkeler, milyar dolarlık yardım paketleriyle, Keynes'in "yavaşlayan ekonomiler harcamalar yoluyla şahlandırılabilir’ teorisini yeniden raftan indirdi. Küresel kriz karşısında ABD ve Avrupa dışında Norveç'ten Hindistan'a kadar birçok ekonomi krize karşı ortak savaş açtı. Kimi koordineli faiz indirimi dalgasına katılıyor, kimisi ise zarardaki kurumlarını milyar dolarlık paketlerle finanse etmeye çalışıyor. ABD, Almanya ve Japonya gibi ülkelerin ekonomiyi canlandırmak için yaptıkları vergi indirimleri ve harcama planlarının ardından dün de Çin'in küresel krize karşı attığı son adım, krizle savaşta "Keynesyen Dönem"in başladığının işareti oldu. Yılın dördüncü çeyreğinde büyüme oranının yüzde 5,8'e kadar gerilemesinden endişe eden Çin dün 2010 yılına kadar harcanmak üzere 600 milyar dolarlık bir ekonomik teşvik planı açıkladı. Hafta sonundaki G20 toplantısından çıkan karar ise gevşek para politikası ve hükümet harcamalarının artırılması yönündeydi. Yani yine "harcamalar" gündemde. Üstelik ABD'nin yeni devlet başkanı Barack Obama'nın ajandasında da 100-150 milyar dolarlık bir harcama paketi planı var. ABD bu yıl başında bireyler ve şirketlere 168 milyar dolarlık vergi indirimi de yapmıştı. Almanya ise vergilerde 29 milyar dolarlık kolaylık sağladı. Japonya KOBİ'lere 275 milyar dolarlık kredi imkanı sundu. Kısacası küresel krizle mücadalede 18'inci yüzyılın en ünlü iktisatçılarından John Maynard Keynes'in "yavaşlayan ekonomilerin harcamalar yoluyla yeniden şahlandırılabileceği"ni öngördüğü "Genel Teori"si yeniden raftan indirildi. Çin’in teşvik paketi memnun ettiEtki için 10-12 ay gerek Keynesyen Teori'de ekonominin dengeye gelebilmesi için devlet müdahalesi zorunlu ve amaç da toplam talebi artırmak olarak kabul ediliyor. Bunun da devlet müdahalesi ile kısacası vergiler ve harcamalar yoluyla gerçekleştirilebileceği öngörülüyor. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Profesörü Burak Saltoğlu'na göre Çin, uzun zaman Keynes'in öngördüğünden çok daha devletçi bir yapı izledi ancak kapitalist sistemi benimsemesinin ardından ABD temelli olarak hızlı bir daralma sürecine girdi. "İç talebi canlandırmaktan başka şansları yok ve yeniden devlet eliyle ekonomiyi canlandırma yöntemlerine başvuruyorlar" diye konuşan Saltoğlu, planın etkisinin 10 ila 12 ay içinde hissedileceğini düşünüyor. Buna karşılık ABD ekonomisindeki daralmanın hızına göre bu sürenin daha da uzayabileceğini vurguluyor. Pekin hükümeti bundan 11 yıl önce yaşanan 1997 Asya Mali Krizi'nde de benzer bir uygulamaya gitmişti. Çin'in teşvik planının bir kısmının özel sektör tarafından finanse edileceği belirtilirken, ne kadarının yeni projelere ne kadarının ise varolan projelere aktarılacağı belirtilmiyor. Asıl endişe Çin'in yıllık büyüme oranının yüzde 8'in altına inmesi. Çünkü Çin'in 2 milyarı geçen nüfusunu istihdam edebilmesi için gerekli asgari büyüme oranı yüzde 8 olarak gösteriliyor. Libor da VIX de geriliyor Uzmanlara göre ise Çin'in üzerindeki "küresel ekonomiyi kurtar" baskısı bundan sonra daha da artacak. Ancak 600 milyar dolarlık planın tamamen yeni harcamalar için olup olmadığı henüz belli değil. Paketin ekonomi üzerindeki etkisinin ise 2009'un ikinci yarısında hissedilmeye başlanması bekleniyor. Çin'in dün açıkladığı ekonomik teşvik planı borsalarda ralli yarattı, Çin borsasının son 7 hafta içindeki en yüksek seviyesini görmesini sağladı. Asya'da bu haberden en çok ihracatının önemli bir kısmını bu ülkeye yapan Japonya etkilendi. Japon Nikkei 225 endeksi yüzde 5,81 yükselirken, Hong Kong'un Hang Seng endeksi yüzde 3,52 arttı. Singapur'un Straits Times endeksi ise yüzde 1,16 çıktı. Avrupa borsaları ise hem Çin ekonomisinin teşvik planı hem de HSBC bankasının rakam vermese de üçüncü çeyrek kârının 2007'nin aynı dönemine kıyasla arttığını açıklamasının ardından çıkış yaşadı. İngiliz FTSE 100 endeksi yüzde 2,04, Alman DAX endeksi yüzde 2,31 ve Fransız CAC 40 endeksi ise yüzde 2,15 yükseldi. New York Borsası da, güne yükselişle başladı. Borsanın açılışında, Dow Jones endeksi yüzde 1,91, Nasdaq yüzde 0,42 ve S&P 500 endeksi de yüzde 1,71 değer kazandı. İMKB 100 endeksi ise yüzde 0,56 artarak 26 bin 797 puandan kapandı. Öte yandan yatırımcıların piyasalardaki oynaklık beklentisini gösteren VIX endeksi 56,10 puana kadar geriledi. Son haftalardaki koordineli faiz indirimleri ile gevşemeye başlayan interbank piyasası daha da rahatladı. 3 ay vadeli dolar Liborun faizi yüzde 2,28'e kadar gerileyerek 15 Eylül'deki Lehman Brothers'ın çöküşünden bu yanaki en düşük seviyesini gördü. Bundan bir ay önceye kadar dolar Libor faizleri yüzde 5'lere yaklaşmış, bankalararası borçlanmalar adeta kilitlenmişti. Carry trade için umut doğdu Öte yandan Çin'in teşvik planı, interbank piyasalarını rahatlatması ile yüksek getirili yatırım arayışında olan carry trade (Carry trade: Düşük faiz getiren bir para biriminden borçlanıp krediyi yüksek faiz getiren bir para birimine yatırmak) işlemlerinin yeniden canlanacağı beklentisi ile Yen'in değer kaybetmesini sağladı. Son iki haftadır yüksek getirili olduğu kadar yüksek riskli olan piyasalara yatırımlar da artan riskten kaçınma eğilimi ile azalmış, Japon Yeni iyice değer kazanıp gelişen piyasalar da faiz indirmeye başlayınca carry trade'in kilitlendiği konuşulmuştu. Yen, euro karşısında 128,16 seviyesine kadar gerilerken, dolar karşısında da 98,24 seviyesinden 99,34 seviyesine kadar düştü. Yenin karşısında en fazla değer kaybettiği para birimleri ise Güney Afrika Randı ve Avustralya Doları gibi iki gelişmekte olan piyasa parası oldu. Yen, Güney Afrika Randı karşısında yüzde 4,3 düşerken, Avustralya Doları karşısında da yüzde 4,6 çakıldı. Halbuki bu iki para birimi ve Yeni Zelanda Doları son bir yıl içinde azalan risk iştahı ile yen karşısında yüzde 30 değer kaybetmişti.