Erzurum’da 12 yaşındaki E.A.’ya cinsel istismarda bulunmak suçundan 12,5 yıl hapis cezasına çarptırılan 49 yaşındaki tuhafiyeci C.U.’nun aldığı ceza, yeniden yapılan yargılamada, kızın tedaviyle ‘psikolojisinin kısmen düzeldiği’ için 10 yıl indirildi.
DHA’da yer alan habere göre, Yargıtay’ın kararı üzerine yeniden aldırılan Adli Tıp raporunda kızın psikolojisinin bozulmayıp sadece etkilendiği belirtilince, Ağır Ceza Mahkemesi sanık C.U.’yu 2,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Olay, 11 Şubat 2010’da Aşağı Mumcu Mahallesi, Çaykara Caddesi’ndeki tuhafiyecide meydana geldi. Annesinin boncuk almaya gönderdiği E.A.’ya, işyeri sahibi C.U., “İstersen tezgahın arkasına geç bak” dedi ardından kıza sürtündü. Ağlayarak eve dönen E.A. yaşadıklarını annesi T.A.’ya anlattı. Şikâyet üzerine gözaltına alınan C.U. hakkında, 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporuna göre E.A.’nın olay nedeni ile ruh sağlığının bozulduğu belirlendi. Tutuksuz yargılanan C.U., 22 Şubat 2012 günü görülen karar duruşmasında ‘ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı’ suçundan 12,5 yıl hapis cezasına çarptırıldı ve yurt dışına çıkış yasağı konuldu.
Sanık avukatının kararı temyiz etmesi üzerine Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi, verilen kararı 13 Ocak 2014 tarihinde bozdu. Yargıtay, cinsel istismar eylemine ilişkin olarak mağdurenin beden veya ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususunda 2 Kasım 2010 ve 13 Ocak 2012 günü alınan raporlarda, E.A.’nın tedavi sonucu şikayetlerinde kısmi düzelme olduğuna dikkat çekti.
Ruh sağlığının genellikle eylemin nitelikli ve daha ağır hallerde bozulduğunu vurgulayan Yargıtay, “Eylemin nitelikli şekilde işlenmemesi, mahiyetine ve sanığa verilecek cezanın miktarı gözetilerek tam bir vicdani kanıya ulaşılabilmesi açısından mağdurede meydana gelen travma sonrası stres bozukluğunun, ruh sağlığında etkilenme niteliğinde mi yoksa, ruh sağlığında bozulma niteliğinde olup olmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu’nun ilgili İhtisas Dairesinden de rapor alınarak sonucuna göre sanığının hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması kanuna aykırı olduğundan bozulmasına” diye görüş açıkladı.
Yargıtay’ın bozma kararı üzerine sanık C.U., bu kez 2’nci Ağır ceza Mahkemesinde yargılanmaya başlandı. Yargıtay’ın talebi üzerine Adli Tıp’a gönderilen mağdur E.A. hakkında yeniden rapor aldırıldı. Geçen 26 Ocak günü Adli Tıp Kurumu 6’ncı İhtisas Kurulunda muayene edilen E.A. hakkındaki raporda şu görüşlere yer verildi:
“Kişi ile yapılan görüşmede; 15 yaş 8 aylık, lise öğrencisi olduğu, olaylar sonrası psikiyatrik tedavi aldığı, 2 hafta önce kurumumuzda tekrar psikiyatri muayenesi olacağını duyduğunu ve son iki haftasının çok kötü geçtiği, sıkıntılı rüyalar görmeye başladığını anlattı. Ruhsal durum muayenesinde; zorlayıcı, rahatsız edici anılar bulunduğu, anımsatan ve sembolize eden konularla ilgili rahatsızlık, olayla ilgili tekrarlayıcı sıkıntılı rüyalar, travmaya ilişkin etkinlik ve ortamdan kaçınma, önemli etkinliklere ilgi azalma, yoğunlaşmada güçlük mevcut olduğu, travma sonrası stres bozukluğu tespit edildi. E.A.’nın kurulumuzca yapılan muayenesinde ve dava dosyasının incelenmesinde mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış, subklinik belirtilerle devam eden travma sonrası stres bozukluğu tespit edildiği, tespit edilen bu psikiyatrik tablonun ruh sağlığını etkilediği ancak ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı; E.A.’nın olay nedeniyle ruh sağlığının etkilendiği ancak bu etkilenmenin ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.”
Adli Tıp Kurumundan gönderilen rapor üzerine 18 Mart günü yapılan karar duruşmasında mahkeme heyeti önce C.U.’yu ‘çocuğun cinsel istismarı’ suçunu usulen sabit sayılmakla, suçun işleniş şekli, suçun sebep ve saikleri, eylemin mağdur üzerindeki etkisi, eylemin benzerlerindeki en hafif halinden daha farklı olmaması nedeniyle alt sınırdan ceza tatbiki benimsedi ve sanığın daha lehine olan 6545 sayılı kanunda değişiklikten önceki TCK’nın 103/1 maddesi gereğince 3 yıl hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme heyeti, daha sonra sanığın bozma öncesi uygulamada da tespit edilen duruşmadaki iyi hali lehine takdiri indirim nedeni kabul edilerek 1/6 oranında indirim yaptı ve C.U.’yu 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verdi.