Almanya'nın başkenti Berlin’de "Birlikte daha güçlüyüz" sloganıyla düzenlenen uluslararası kongrede, cinsel istismar mağdurları ve uzmanlar, çocuklar ve gençlerin korunmasına dönük önerileri tartıştı.Çocuklar ve gençler cinsel şiddetten nasıl korunmalı? Cinsel istismarın önlenmesinde ailelere, topluma, kurumlara ve hükümetlere ne tür görevler düşüyor?
Berlin'de "Birlikte daha güçlüyüz" sloganıyla düzenlenen "MitSprache" kongresinde işte bu sorulara yanıt arandı, çocukları hedef alan cinsel şiddete karşı uluslararası işbirliğini güçlendirmek için atılabilecek adımlar tartışıldı.
Çocukluklarında uğradıkları cinsel şiddete rağmen hayata tutunmayı başaranlardan oluşan Bağımsız Mağdurlar Konseyi'nin ev sahipliğinde yapılan kongreye 12 ülkeden 250'yi aşkın kişi katıldı.
Cinsel istismara maruz kalmış olanlar ve cinsel şiddete karşı mücadele eden sivil toplum kuruluşu temsilcileri, tecrübelerini, farkındalık yaratmaya dönük faaliyetlerini paylaştı, işbirliği önerilerini ele aldı.
"Biz göz yumduk"
Sadece Almanya'da cinsel şiddete hedef olmuş yaklaşık 1 milyon çocuk olduğu tahmin ediliyor. Çocuklukları çalınan cinsel şiddet mağdurlarının büyük bir kısmı okullarını, eğitim hayatlarını yarıda kesmek zorunda kalıyor. Cinsel istismarın yol açtığı psikolojik sorunlar ve fiziksel hastalıklarla baş etme mücadelesi bu kişileri kimi zaman yoksullukla da karşı karşıya getirebiliyor.
Alman Aile Bakanı Franziska Giffey, Almanya'da sadece 2017 yılında resmi rakamlara göre 11 bin 500 çocuğun cinsel istismara uğradığını, gerçek rakamların ise bundan çok daha yüksek olduğunu kaydetti.
Giffey, "Bu suçların işlenmesine biz toplum olarak göz yumduk, gelecekte cinsel istismarın önlenmesi için de tüm toplumun sorumluluk üstlenmesi gerekiyor" dedi.
"Toplumsal ve dini tabuların arkasına sığınılmamalı"
DW Türkçe'ye konuşan Federal Alman Hükümeti'nin Cinsel İstismarla Mücadele Sorumlusu Johannes-Wilhelm Rörig, 2010 yılında gün ışığına çıkan kiliselere bağlı eğitim kurumlarındaki cinsel istismarın Almanya'yı derinden sarstığını, bunun üzerine çocukların cinsel şiddetten korunması, mağdurlara da destek olunması için önemli çalışmalar başlatılarak adımlar atıldığını söyledi. Benzer acıların başka ülkelerde de yaşandığına dikkat çeken Rörig,"Hangi dine mensup olursak olalım ortak hedefimiz çocukları korumak olmalıdır"dedi.
Rörig, cinsellik hakkında konuşmakta zaten güçlük çeken dini kurum sorumlularıyla cinsel istismar konularında konuşmanın çok daha güç olduğunu söyledi. Almanya'da göçmenler ve Müslümanların temsilcileriyle de görüşmeler yaptıklarını anlatan Röring, toplumun tüm kesimlerinin cinsel istismarla mücadelede daha aktif olmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Röring şunları kaydetti: "rneğin ben DİTİB de dahil Müslüman birlikler ile irtibat halindeyim. Onlara da şunu söylüyorum, çocukları korumak için aktif olarak somut önlemler almamız gerekiyor. Hangi dinden olursak olalım, çocukların korunması esastır bu mutabık kalabileceğimiz bir hedeftir" diye konuştu.
Hedef dayanışma
Çocuklara yönelik cinsel suçların dünya genelinde bir sorun olduğuna, "Hem ulusal hem küresel çapta mücadele şart" sözleriyle dikkat çeken Rörig, çocukken cinsel istismara maruz kalanların yalnız bırakılmaması gerektiğini, Berlin'deki kongrede de güçlü bir uluslararası dayanışma ağı oluşturmayı hedeflediklerini aktardı.
Rörig, "Cinsel istismar mağdurları çok cesur insanlar. Tecrübeleriyle birbirlerine güç vermeleri, başka çocukların istismara hedef olmalarını önlemeye katkı sağlamaları çok değerli" diye konuştu.
"Şiddet yıkıcıdır"
Bağımsız Mağdurlar Konseyi'nin üyelerinden Wibke Müller ise cinsel istismarın insan hakları ihlali olduğunu, bu ihlallerin önlenmesi için de küresel çapta mücadele edilmesi gerektiğini söyledi.
Bazı ülkelerde cinsel istismarın halen bir tabu olduğunu, bu tabuların yıkılarak etkin mücadele yürütülmesine destek vermek istediklerini aktaran Müller, "Yüzleşilmeyen, gün ışığına çıkartılmayan her insan hakkı ihlali, daha fazla hak ihlaline zemin hazırlar. Oysa şiddet yıkıcıdır. Cinsel şiddet de aileleri, toplumları yıkan bir nitelik taşıyor" diye konuştu.
Aman dikkat!
Peki cinsel şiddete uğramış bir çocuk veya gence nasıl destek olunmalı? Bu sorumuzu Almanya Çocuk İstismarını Önleme ve Müdahale Derneği yönetim kurulu üyesi Iris Hölling,"Dikkatli olunması gerekiyor" sözleriyle yanıtladı.
Hölling, "En önemlisi cinsel istismara uğradığını söyleyen kişiye inanmak. Çünkü bu olağanüstü cesaret gerektiren, büyük korkuların aşılması sonrasında atılabilinen bir adım. Bundan sonra da muhakkak nasıl bir desteğe ihtiyaç duyduğunu kendisine sormak gerekiyor, onunla birlikte adımların atılması gerekiyor" diye konuştu.
Iris Hölling, "Bazı durumlarda cinsel istismar gün ışığına çıktığında bir panik ortamı oluşabiliyor, belki iyi niyetle yapılanlar çok daha büyük tahribatlara yol açabiliyor, uzman desteği çok önemli" uyarısında bulundu.
Çığlık atmayı öğretmek çözüm mü?
Türkiye'de kimi bakanların cinsel istismara karşı çocuklara "çığlık atmanın öğretilmesi gerektiği" yönündeki açıklamalarını Hölling, "Bu önleyici bir tedbir değil. Çocuklar kendilerini koruyamaz. Çocukların korunmasından sorumlu olanlar yetişkinlerdir" sözleriyle değerlendirdi.
Çocukların haklarını, bedenlerini korumaları ve gerektiğinde yardım istemeleri konusunda bilinçlendirilmeleri gerektiğini söyleyen Hölling "Ama çocukları korumakla yükümlü olan yetişkinlerdir; cinsel istismarı önlemek de öncelikle yetişkinlerin sorumluluğundadır" görüşünü kaydetti.
Iris Hölling ailelerin çocuklarıyla güvene dayalı çok yakın bir iletişim içerisinde olmalarının önemine vurgu yaparken, "Ebeveynler çocuğa ‘benimle cinsellik de dahil tüm konular hakkında konuşabilirsin. Sana tepki göstermeyeceğim, korkma' mesajını vermeleri gerekiyor" diye konuştu.
"Zorlayarak konuşturmayın"
Berlin kongresinde masaya yatırılan en önemli konulardan biri de maruz kalınan cinsel istismarın yaralarının nasıl sarılabileceği.
Kongreye Filipinler'den katılan, 6 yaşında cinsel istismara uğramış olan Susan Serafico, "Benim için tiyatro terapisi çok etkili oldu" dedi.
Tiyatro ve sanatın tüm dallarının cinsel istismar hakkında toplumda farkındalık yaratmak için önemli bir zemin sağladığına dikkat çeken Serafico, istismara maruz kalmış kişilerin de acılarını paylaşmasına vesile olduğunu kaydetti.
Yaşanan acıların aşılması, istismarın izlerinin silinmesinin zaman aldığını, bunda da en çok sevgi ve güvenin etkili olduğunu anlatan Serafico şöyle konuştu:
"Yaşadığınız cinsel şiddeti paylaşmak, gizlememek bence iyileşme yönünde etkili bir adım. Ama bu zorlama ile yapılmamalı. Kişi konuşmaya hazır olduğunda dile getirmesi için güven ortamı sağlanmalı. Kolay değil. Ben kendi hikayemi ancak 20 yıl sonra dile getirebildim…"
Değer Akal
©Deutsche Welle Türkçe