Cinsel taciz mağdurlarının kıyafetlerini toplayan Hint kadın

Bangalore'daki bir evde sokakta her yerde görebileceğimiz, her zaman giydiğimiz kıyafetlerden asılı.

Ama bu kıyafetlerin her birinde, başka bir hikaye saklı.

Jasmeen Patheja'nınki böyle bir koleksiyon: Cinsel tacizi atlatan kadınların kıyafetlerinden bir seçki.

Askılarda yeni yıl kutlamalarında tacize uğrayan bir kadının bağışladığı kırmızı-siyah renklerdeki tulum da var, tren yolculuğu sırasında poposu ellenen bir başka kadının bej rengi tunik elbisesi de.

Patheja bu kadın için, "Trende yaşadığı tacizi polise bildirmekten onu vazgeçirmişler" diyor.

Bir sonraki elbise Montreal'deki bir kadına ait.

Kadın Patheja'ya neler yaşadığını anlatmak istememiş:

"Bana o gün 'Eğer sen bunu almazsan çöpe atacağım. Buna bakmak bile midemi bulandırıyor' dedi. Elbisenin onda nasıl bir travma yarattığı belliydi."

Askıdakileri bir bir incelerken, beyaz elbiseden mayoya, okul uniformasından pantolonlara, Patheja'nın kadınlara yönelik istismar ve şiddetin 'aynası' olarak nitelendirdiği örnekler karşıma çıkıyor.

"Bunun sizin ne giydiğinizle bir ilgisi yok, böyle bir şiddetin bahanesi olamaz" diyen sanatçı, kampanyanın adını da buradan yola çıkarak belirlemiş: 'Bunu ben istemedim'

Patheja'yı bu konuda çalışmaya iten, üniversite okumak için 20'li yaşlarında tek başına taşındığı Bangalore'da sokakta tacize uğrayan etrafındaki kadınların hikayelerini dinlemesi olmuş.

"Sokak tacizleri sanki her erkek ve kızın yaşaması gereken bir deneyimmiş gibi normalleştiriliyordu. Bu mesele karşısında suskunluk ve bir reddediş hali vardı. Bu da tacizlerin devam etmesinde sakınca olmadığı algısı yaratıyordu."

Patheja daha sonra okuldaki kadınlarla sohbetler düzenlemeye nasıl başladığını şu sözlerle anlatıyor:

"Bir gün tüm kız öğrencileri bir odaya topladım ve 'Haydi, kamusal alanda yaşadıklarımızla ilgili aklımıza gelen kelimeleri söyleyelim" dedim. Üç dakika içinde aklımıza gelenlerin çoğu olumsuz kelimelerdi."

Bu çok da büyük bir sürpriz değil. Halka açık yerlerde ıslık, laf atma, dokunma hatta ellemeye varan tacizler çok yaygın.

Üstelik bu kadınlara provokatif bir şey yapmış, çok fazla açık giyinmiş, gece çok geç saatlerde dışarı çıkmış, alkol almış ya da onunla bununla flört etmiş olabileceğinden bahsediliyor. Kısacası kadınlara şu soruluyor: "Sen kendin kaşınmış olabilir misin?"

Patheja, "Kızlara hep dikkatli olmaları söyleniyor. Korku atmosferi içinde büyüyoruz. Eğer tacize uğramışsak da bize belki de yeterince dikkat etmediğimiz, hatta dışarıya gizli bir mesaj verdiğimiz söyleniyor" diyor.

Hint aktivist ve sanatçı, tam da bu korkuyla yüzleşmek için 2013'te 'Boş gürültü' isimli bir kollektif kuruyor.

Önce Bangalore ve diğer şehirlerdeki kadınlarla konuşarak, yaşadıklarını yazmalarını istiyor.

Bir kadının yaşadıklarını yazarak diğerlerine de aynı şeyi yapması için cesaret vereceğine inanıyor.

Daha sonra beyaz bir tahta, isimler, yaşlar ve yaşanan taciz hikayeleriyle dolduruluyor.

Tacizin nerede ve ne zaman yaşadığı, kadınların o sırada ne giydikleri de not düşülüyor.

Bu taciz hikayeleri arasında 14-16 yaş aralığındaki kızlar da var, 40'lı yaşlarındaki ve daha yaşlı kadınlar da.

Kadınların sık sık 'O gün kırmızı elbise giyiyordum', 'Üstümde kot pantolon vardı' gibi ifadeler kullandığını fark ettiklerini söyleyen Patheja, sözlerine şöyle devam ediyor:

"İnsanlardan o gün ne giydiklerini hatırlamalarını, hatta onları bize getirmelerini istiyoruz. Çünkü bu kıyafetlerin bir anısı var. O kıyafetler yaşadıklarınıza tanık oldular ve şimdi sizin sesiniz olacaklar."