Cinsiyetsiz olmak nasıl bir şey?

Cinsiyetsiz olmak nasıl bir şey?

Bazı insanlar herkesin seks istemeyebileceğine hala inanamıyor. Ama cinsiyetsizlerin Onur Hareketi giderek büyüyor.

Bazı insanlar ne karşı cinse ne de hemcinslerine karşı herhangi bir cinsel arzu duymaz. Michael J Dore da onlardan biriydi. 15 yaşına gelip de bu durumu fark ettiğinde kendi halini tanımlamak için cinsiyetsiz anlamında ‘aseksüel’ terimini icat etmişti.

Dore bunları 1990’larda yaşadı. O zamanlar LGBT gibi cinsiyetsiz topluluklar yoktu. Cinsiyetsizlik üzerine herhangi bir kitap da bulunmuyordu. Sadece akademik çevrelerde bilinen ve solucanlar, kemirgenler, koyunlar üzerinde yapılmış birkaç araştırma bulunuyordu.

2004’e gelip de Kanadalı akademisyen Anthony Bogaert ‘Cinsiyetsizlik’ konulu araştırmasını yayınladığında, bazı insanların hiçbir cinse karşı arzu duymadığı düşüncesi yayılmaya başladı. Bogaert 1990’larda yaptığı araştırmada İngiltere’den 18 bin kişi ile konuşmuş ve nüfusun yüzde 1’inin cinsiyetsiz olduğu, bunların yüzde 70’ini de kadınların oluşturduğu sonucuna varmıştı.

Eşcinsel sayısı kadar cinsiyetsiz olduğu, ancak eşcinsel ve biseksüellere oranla çok daha az insanın kendisini cinsiyetsiz olarak tanımladığı belirtiliyordu.

Cinselliğe büyük önem atfedilen bir kültürde bu şaşırtıcı bir durum değildi aslında. Öyle ki 2002’de ABD’de yapılan bir dini konferansta, cinselliğin tanrının bir armağanı olduğu, ve insan kimliğinin önemli bir parçasını oluşturduğu, cinsiyetsizlerin kişi bile olmadığı söyleniyordu.

Bir süre önce Yale Üniversitesi’nden araştırmacıların, kendisini cinsiyetsiz olarak gören 169 kişiyle yaptığı çalışmada bu durumlarının aile ve arkadaş çevreleri tarafından nasıl karşılandığı sorulmuştu. Aldıkları tepkilerin, “Sen ağaş değilsin”, “bu geçici bir dönem”, “doğru insanla karşılaştığında farklı hissedeceksin” gibi, bir zamanlar eşcinsellerin karşılaştığı türden tepkiler olduğu görüldü.

Hatta bir cinsiyetsiz, anlayışla karşılanacağını düşünerek eşcinsel hattını aradığında ona “cinsiyetsiz diye bir şey yoktur” denmiş. Dini nedenlerle seksten uzak durmak normal görülür; cinsellik sorunları tedavi edilir; ama cinsiyetsizlik kişinin doğasında vardır ve aşılacak bir sorun değildir.

Brock Üniversitesi’nde sağlık bilimleri ve psikoloji profesörü olan Bogaert meslek hayatını cinsiyetsizlik konusuna ayırmış. 2012’de yayımladığı Cinsiyetsizliği Anlamak kitabı bu alanda bir ilktir. Fakat Bogaert bu konudaki bilgilerimizin sınırlı olduğundan, cinsiyetsizliğin kaynağına dair daha fazla araştırma ihtiyacından söz ediyor.

Diğer cinsel eğilimler gibi cinsiyetsizliğin de genetik nedenlerle ve döllenme sonrası hormonların beyin gelişimini etkileme biçiminden kaynaklanabileceği sanılıyor.

Bogaert “Bazı cinsiyetsiz kişilerde hormonlarda olağan dışı bir durum görülebilir, ama çoğu açısından durumun böyle olduğunu gösteren yeterince veri yok” diyor. “Hatta bazı cinsiyetsiz kişilerde libido olabilir de başka insanlarla ilişkili değildir bu.”

Dore, cinsiyetsizliğin geniş bir yelpaze olduğunu ve herkesin aynı kategoride değerlendirilmemesi gerektiğini, bazılarında az da olsa cinsel arzu olabileceğini, bazılarının ise bu arzuyu duymadan karşı cinse, hemcinsine ya da her iki cinse birden aşık olabileceğini söylüyor. Bazıları sarılmaktan hoşlanırken bazıları bundan rahatsız olabilir.

San Francisco’da yapılan bir araştırmada cinsiyetsizlerin yüzde 70’i bakire olduklarını, yüzde 11’i bakire olmadıklarını, ama cinsel olarak artık aktif olmadıklarını, yüzde 7’si ise aktif olduklarını söylemiş, yüzde 17’si ‘seksten tümüyle tiksinti duyduklarını’, yüzde 38’i ‘biraz tiksindiğini’, yüzde 27’si seks konusunda nötr olduklarını, yüzde 4’ü ise seksten hoşlandıklarını ifade etmişti.

Bogaert, konunun karmaşıklığını kabul ederek bu tür araştırmaların cinsellikle ilgili bütün alanlara hizmet edeceğini söylüyor. “Cinsiyetsizliği daha iyi anladığımızda cinselliği de daha iyi anlamış olacağız” diyor.

Bogaert ayrıca cinselliğin aşırı bir şekilde teşvik edildiği bir dünyada cinsiyetsiz bir insan olarak yaşamanın zorluklarını hatırlatıyor. Bu insanların ayrımcılığa uğrayabileceği gibi aşık olacakları bir eş bulma konusunda da sorun yaşayabileceklerini söylüyor.

2009’da Dore bu konudaki duyarlılık ve farkındalığın artırılması için AVEN adlı kuruluşa üye olmuş. “Cinsiyetsizlik hakkında konuşmazsak insanlar öyle bir şey olduğunu bile bilmez ya da onlarda bir sorun olduğunu sanır” diyor.

Bir yıl sonra Dore Londra’daki onur yürüyüşüne katılmış ilk kez ve kendi durumunu ailesine açıklamış. Bundan iki yıl sonra da yine Londra’da ilk kez cinsiyetsizlik konusunda uluslararası bir konferans düzenlenmesine yardımcı olmuş.

2003’te 391 üyesi olan AVEN bu yıl 83 bin üyeye ulaşmış. Birçok üniversitede onur grupları artık cinsiyetsizleri de kapsıyor. Fakat gerçek sayıya dair hala yeterince veri bulunmuyor. İngilere’de 2021 nüfus sayımında cinsiyet bölümüne ‘cinsiyetsiz’ diye bir seçenek eklenmesi planlanıyor.

Dore, kendilerini görünür kılmanın yanı sıra cinsiyetsizlere ilişkin yanlış inançları ortadan kaldırmaya da çalışıyor. “Bazıları bizim önemli bir şeyden kendimizi mahrum ettiğimizi düşünüyor; ama bunların yerini dolduran başka aktiviteler var” diyor. “Çoğumuz için bu bir saplantı değil, karakterlerimizden biri sadece.”