CNN Türk Genel Müdürü 15 Temmuz gecesini anlattı: Yedek kıyafetlerinizi alıp haber merkezine gelin!

CNN Türk Genel Müdürü 15 Temmuz gecesini anlattı: Yedek kıyafetlerinizi alıp haber merkezine gelin!

CNN Türk Genel Müdürü Erdoğan Aktaş, darbe girişimi sırasında kanalda yaşananları, "Olayın kendisi, buna tanıklık etmek ve bununla ilgili yayınları sürdürmek bir gazeteci açısından asla unutulmaz. Hande Fırat, Cumhurbaşkanı'na bağlanıyor, sonra bütün kabine bağlanmak istiyor. Bir yandan olaylar sürüyor, canlı görüntüler akıyor. Bunun editörlüğünü yapmak, darbeye karşı durmak ve o süreci yönetmek çok heyecanlıydı. Ekip arkadaşlarıma, abartıyor olabilirim, yanlış olabilir, herkes yanına yedek kıyafetlerini alarak haber merkezine koşsun. Darbe oluyor galiba yazarak e-posta gönderdim. Bir yandan Ankara'da Hande'yle konuşuyordum. Bir yandan da inşallah yanılıyorum diyordum" ifadeleriyle anlattı.

CNN Türk binası, darbe girişimi sırasında cuntacı askerler tarafından basılmıştı. 

Muğla Gazeteciler Cemiyeti'nin (MGC) 2016 yılı Medya Başarı Ödülleri düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Ödül töreni öncesi konuşan Erdoğan Aktaş şunları söyledi:

"Olayın kendisi, buna tanıklık etmek ve bununla ilgili yayınları sürdürmek bir gazeteci açısından asla unutulmaz. Hande (Fırat), Cumhurbaşkanı'na bağlanıyor, sonra bütün kabine bağlanmak istiyor. Bir yandan olaylar sürüyor, canlı görüntüler akıyor. Bunun editörlüğünü yapmak, darbeye karşı durmak ve o süreci yönetmek çok heyecanlıydı.  Ekip arkadaşlarıma, abartıyor olabilirim, yanlış olabilir, herkes yanına yedek kıyafetlerini alarak haber merkezine koşsun. Darbe oluyor galiba yazarak e-posta gönderdim. Bir yandan Ankara'da Hande'yle konuşuyordum. Bir yandan da inşallah yanılıyorum diyordum.

Çocukları eşime emanet ettim

Karşıya geçmek problem. Eşime dedim ki ben gidiyorum, ne olduğunu bilmiyorum. Bu bir darbe. Ama ben bu darbeye kişisel ve editoryal olarak karşıyım. Bu duygumu her aşamasında yayında da söylerim. Ne olacağı bilinmez, neticede ülkede darbe girişimi var. Çocukları ona emanet ettim.  Yollar kapalı. Kandilli'ye indim. Deniz yoluyla Ataköy'e geçtim. Kimse almıyor arabasına. Sonunda bir taksi buldum. Yayın devam ediyordu. Gelirken kafamda her ihtimale karşı B planım hazırdı. Yayın gidebilir, burası basılabilir, ne yapmalıyız?

Askerler gelince eşimi aradım

İki arkadaşımla toplantıdaydık. Helikopter sesi duyduk. Ateş ederler mi diye de korktuk. Helikopter indi, askerleri gördüm ve eşimi aradım: Sakin ol, sakın panik yapma. Binaya askerler giriyor, çocukları televizyon karşısından çek dedim. Tabii ki çekilmemişler.  Yayını başka bir noktadan sürdürebilirdik. Ankara'ya devredebilirdik. Ya da sosyal medyadan. Bilgisayarları, telefon şarjlarını hazır ettik. Gerekirse sadece sosyal medya üzerinden yayın yapacağımız yerler bulacaktık, arkadaşları görevlendirdik.  Sonra rejiye geldim. Buradaki arkadaşlarla konuştum. Biz bu yayını teslim etmeyeceğiz, bana bırakın" dedim. Hepimizin mottosu aynı; yayın namustur.

Askerlere "Durun, benim sizin yaşınızda oğlum var" dedim

Gelen askerlere durun! benim sizin yaşınızda oğlum var, gelin vazgeçin bundan" dedim. Bana "Emir aldık, emir demiri keser" yanıtı verdiler. Ben de, 'Kanunsuz bir emri uygulamama hakkınız var. Gelin bu işten vazgeçin' dedim. 

Bizim kata bir de yüzbaşı geldi. O da sert ifadelerle tehdide devam etti. Bu sırada gerekli hazırlıklar yapılıyor. Başak Şengül de yayındaydı. Başak'a; 'askerler geldi, yayın gidebilir' dedim. O sırada rejideki arkadaşlar rejiyi kilitledi. O sırada cebime telsiz yaka mikrofonunu koymuştum. Bir yandan anlatıyor tarihe not düşüyorum.

Elektriğin kesilmesine izin vermedik

Bina müdürü aradı, 'Özel Harekat polisleri aşağıda, elektriği kesmemizi istiyorlar, operasyon yapacaklar' dedi. Yüreğim ağzıma geldi. 'Buna asla izin vermem, sen de izin verme' dedim. Arkadaşlarımın hepsi benim sorumluluğumda, böyle bir şey olamaz. 

Bu sırada bir yandan yayın gidiyor, en azından ses gidiyor. Sonra herkesi tahliye etmeye başladık. En son ben çıkacaktım. Doğrusunu isterseniz, biraz da kimse heyecandan bir şey yapmasın diye kontrol altında da tutuyorum.  Yavaş yavaş çıkıyordu arkadaşlarımız, o sırada bir silah patladı. Ardından kalabalık geldi. Darbeye karşı olduğunu, bizi korumak istediklerini söyleyen bir kalabalık. Ben binanın bir köşesinden cebime koyduğum mikrofonla olayları anlatmaya, yayını yapmaya devam ettim. Sonra askerler etkisiz hale getirildi, kalabalık dağıldı. Ben de stüdyoya geçip yayını devraldım.