AKP’nin çocuk istismarı tasarısında 12 yaşından küçük çocukların cinsel istismarına verilecek cezanın ağırlaştırılması önerisi, tartışma yarattı. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşından küçük her bireyin çocuk olduğunu belirten kadın ve çocuk hakları savunucuları, komisyonun dini referansla hareket ettiği görüşünde.
Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, "12 yaşı doldurmamış olan çocuklarımıza dönük suçlarla ilgili ayrı cezai yaptırımlar getirilebilecek, başka da düzenlemeler mutlaka bu rapor sonucunda hayata geçirilecektir" demişti.
AKP hükümetinin çocuk istismarının önlenmesine yönelik yasal ve idari tedbirleri belirlemek için kurduğu altı bakanlı komisyonda 12 yaşından küçük çocukların cinsel istismarına verilecek cezanın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olması yönündeki öneriler kamuoyunda tartışmalara neden oldu. Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşından küçük her bireyin çocuk olduğunu belirten kadın ve çocuk hakları savunucuları komisyonun yaş sınırını 12 olarak belirlemesine tepkili.
Kadın, çocuk ve hak savunucuları ile komisyonun tartışmalara neden olan ‘cinsel istismarda 12 yaş sınırı’ konusunu ele aldık.
İsa Örken (İnsan Hakları Derneği Çocuk Hakları Komisyonu Dönem Sözcüsü): 12 yaş sınırı kesinlikle kabul edilebilir bir durum değildir. 12 yaş sınırının dini referanslarla belirlendiğini düşünüyoruz. Türkiye’nin de taraf olduğu BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşına kadar herkes çocuktur. Bu sözleşmenin referans alınması gerekli ve zorunludur. Çocuğa yönelik her türlü cinsel saldırıya karşı iyi hal indirimi ve çocuğun rızası uygulamasının işletilmemesi gerekir. Bu saldırılar ağır cezalar ile cezalandırılmalıdır. Bütün bunlarla birlikte verilen ağır cezaların suçun işlenmesinin önlenmesine yetmeyeceğinden bu suçlara neden olan etkenlerin ortadan kaldırılması gereklidir. İdam ve ağır ceza gibi suni gündemler yaratılarak asıl mesele göz ardı edilmektedir.
Yasemin Öz (Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği gönüllüsü, avukat):Zaten cezalar ağır olduğu halde bu suçlar işleniyor. Öncelikle çocuklar eğitilmedikleri için başlarına ne geldiğini bilmiyorlar. Çocuklar toplumsal baskı ve korkulardan dolayı kendilerini ifade etmekten çekiniyorlar. Çocuk ifade etse dahi yine toplumsal baskılardan dolayı yargı mekanizmasına yansımıyor. Dolayısıyla toplumun eğitilmesi, istismarın önlenmesi için çalışmalar yapılması gerekiyor. 12 yaş üstü ya da altı çocuk ayrımı çok sakıncalı ve tehlikeli. 18 yaşın altındaki bireyler çocuktur. Böyle bir ayrıma gitmek, “12 yaş üstünü bir cinsellik yaşı ve bu yaşın üstündeki çocuklarla ilişki kurulabilir” gibi bir algıyı meşrulaştırabilir.
Selmin Cansu Demir (Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı Başkan Yardımcısı, avukat): Hapis cezalarının daha da ağırlaştırılması, çocukların cinsel istismardan korunması amacına hizmet edemez. Zira bu davaların genelinde, failler arkalarında delil bırakmadığından, eyleme ilişkin fiziksel bulgu saptanamamakta ve mağdurun beyanı dışında başkaca bir delil bulunamamaktadır; bu tür dosyalarda yüksek hadden ceza tayin etme zorunluluğu, hâkimler üzerinde baskı yaratarak, cezasızlık içeren kararların çıkmasına neden olabilmektedir. Örneğin, 2016 adli istatistik verilerine göre çocuğun cinsel istismarı suç ve karar sayılarında beraat oranı yüzde 20,9. Toplumsal talebin, gerçekten çocukların yararına hizmet etmesi isteniyorsa öncelikle bu suçların toplumsal temellerinin ortadan kaldırılmasına ilişkin adımlar atılmalı ve cezalara değil önleyici hizmetlere odaklanılmalı.
Batman Fen Lisesi öğrencileri, cinsel istismara dikkat çekmek için kampanya başlattı. Okulun futbol sahasında 450 öğrenciyle kitap okuyarak cinsel istismara dikkat çeken öğrenciler, bu tarz kampanyaların ülke geneline yayılmasını istedi.
Mor Çatı Derneği “Adalet Bakanlığı Gündem Değiştirmesin” başlıklı yazılı bir açıklama yaptı. Bugüne kadar kadın hareketinin cinsel suçlarla mücadeleye dair etkili politika geliştirme önerilerine kamu otoritelerinin sırt çevirdiğini belirten Mor Çatı, “Ne zaman toplumu rahatsız eden bir cinsel şiddet, çocuk istismarı olayı basına yansısa, uygulama sorunlarını görmek ve bunları ortadan kaldırmak yerine en kolay yolu seçerek çözümden uzak ezberleri tekrarlıyor. Bakanlıkların cebinden çıkan hazır basın açıklamaları hadım, en ağır ceza ve idam gibi insan haklarını yok sayan söylemlerden ibaret oluyor” ifadeleri yer aldı. Açıklamada özetle şu ifadeler yer aldı: “Cinsel sağlık ve cinsiyet eşitliği eğitiminin başta tüm çocuklar olmak üzere herkes için erişilebilir hale gelmesi en acil önlemlerden. Bakanlıkların, cinsel şiddete maruz kalan çocuklar ve yetişkinlerin ses çıkarabileceği ve mevcut kanunların uygulanmasını sağlayacak koşulları yaratmasını talep ediyoruz.”
Canan Arıtman (Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği Başkanı): Son zamanlarda sık sık cocuk cinsel istismarı vakalarının yaşanması toplumsal infiale neden oldu. İktidar cenahından duyulanlara bakılırsa Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesindeki mağdur çocuktaki 15 yaş hududu 12 yaşa indirilecek. Bu vahim bir hata olur. Böyle bir düzenleme çocuklara yönelik tehdidi artırır, sübyancıların iştahını kabartır. Bilgilendirilmiş bir toplum olarak buna karşı çıkmalıyız. Yakın tarihte iktidarın 15 yaş altı çocuğa tecavüz eden faillerin, mağdurla evlenmesi karşılığında cezasını ortadan kaldıracak bir yasal düzenlemeyi meclise getirdiğini asla unutmamalı ve şimdiki teklifleri de bu bilgiyle değerlendirmeliyiz. Devletin kanalında “6 yaşındakı kız çocukla evlenilebilir” diyen sözde din âlimi sapıkların cezalandırılmadığı, diyanet işlerinin 9 yaşındaki kız çocuğu babasının kucağına oturunca babanın şehvet duyacağı gibi sapık fetvaların verildiği ve bedel ödetilmediği bir ülkede çocuk cinsel istismarı niye artıyor diye şaşırmamak lazım.
Mevcut, yürürlükteki yasalarımızın afsız, indirimsiz uygulanması halinde bile yeterince caydırıcılık sağlanacaktır. Cinsel istismar vakalarının toplumda infial yaratmasının ardından 15 yıldır iktidarda olanlar bu kamuoyu baskısına dayanamayarak cezaları artıracaklarını belirtip altı bakandan oluşan bir komisyon kurdular. Halktan “idam isteriz” talepleri yükselirken, iktidarda daha önce AYM’nin iptal ettiği yönetmenlikte yer alan ‘kimyasal hadımı’ uygulayacaklarını beyan etti. Çocuk cinsel istismarı bence en büyük insanlık suçudur. Mutlaka caydırıcılığı olan ceza yasaları düzenlenmelidir. Ancak bunlar yasa sayfalarında kalan, iyi hal indirimleriyle, haksız tahrik ve “çocuğun rızası vardı” gibi bilim dışı, hukuk dışı, vicdan dışı abukluklarla kuşa döndürülen yasalar olmamalıdır.
Gelelim hadım cezasına. İki tür hadım yöntemi var. Biri cerrahi kastrasyon ki yine geri dönüşü olmayan, çağdışı bir cezalandırma yöntemi olduğu için yasalarımızda yeri yoktur. Diğeri de kimyasal kastrasyondur. Bu yöntemle kadınlık hormonları verilerek erkeklik hormonunun üretimi bloke edilir. Cinsel dürtünün engellenmesi hedeflenir. İlaç kesildiğinde cinsel aktivite geri döner. Hem de genellikle çok daha güçlü ve şiddet içeren bir cinsel aktivite söz konusu olur ki bu hal çocuğa yönelik tehdit ve tehlikeyi artırır.
Ülkemizde çocuk cinsel istismarı faillerine kimyasal hadım uygulanması sübyancıları bir an önce hapisten kurtarma yöntemi olarak kullanılacaktır. Şahsen, kimyasal hadım uygulamasının ülkemizde başarılı olamayacağını, toplumun aleyhine, sübyancıların lehine çalışacağını belirtmek isterim.
Gülsüm Kav (Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Genel Temsilcisi): 12 yaş sınırı çözüm değil. Ceza bu konunun üçüncü, dördüncü basamağı. Çocukların korunması yönünde öncelikle yapılması gerekenler var. Koruma kanununu düzgünce uygulamak. Çocuk haklarına özen gösteren bir toplum olmak. Türkiye’de çocuklar serviste unutularak ölürken, yurtlarda yanarak ölürken, toplu istismar olguları yaşarken sadece faile dönük ceza değil, genel toplumsal tavır alma çocuğa önem veren bir siyaset, toplum yaratmak birinci aşamadır. Biz yapmamız gerekeni yaptığımızda zaten azala azala gidecek bu suçlar.
İhsan Eliaçık (İlahiyatçı - yazar): Çocuk yaşı 12’dir diye bir ayet ya da hadis yok. Bu 12 yaşı nerden çıkarıyorlar. Yeryüzünde ergenlik yaşı +18 diye biliniyor. Dine uygun olan da budur. Kuran’da bir yaş belirtilmez ergenlik yaşından bahseder. Çocukların buluğ çağına gelinene kadar maddi, manevi olarak korunması gerektiği söyleniyor. 18 yaşına kadar olan herkes çocuktur ve koruma altına alınması gerekir.