Son Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, çocuk istismarına ilişkin yasa çalışmalarında sona gelindiğini söyledi. Bozdağ, “Çalışma bitti, kararlar verildi. İçerikle ilgili şu anda detay vermeyelim. Cezaların artırılması, caydırıcılık bakımından son derece önemli. Bu konuda adımlar atılıyor” açıklamasını yaptı. Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ ise yasa taslağını uzmanlarla incelediklerini, CHP ve MHP grup başkan vekilleri aracılığıyla partileri de bilgilendirdiklerini söyledi. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, yapım sürecinin dahi beklentileri karşılamadığı bir yasanın gerçek çözümler içereceğine ilişkin kaygıları olduğunu söyledi.
Güllü, hükümet kadar muhalefetin de yasa bu süreci kamuoyu bilgisinden uzak yürütülmesinde eleştirilmesi gerektiğinin altını çizdi. “Bu kendin pişir kendin ye, kendin çal kendin oyna yasasıdır” diyen Güllü, “Sivil toplumun görüşü alınmadan, sadece kimyasal hadıma, sadece 12 yaş konusuna yönelik düzenlemeler çocuk istismarının vahametini bilmemektir. Hadi hükümet kimseye fikrini sormuyor ama muhalefet de kimseden fikir almıyor, bizi MHP’si de CHP’si de hiç aramadı. Onlar da kendi bildikleri yoldan gidiyorlarsa zaten bu siyasetten umut beklememek gerekir. Eğer gerçekten bir çözüm üretilmek isteniyorsa kafa kafaya verip gerekirse uyumadan bizim tecrübe edindiğimiz yöntemleri de paylaşarak çözüm bulmamız gerekir.”
TTB daha önce de hükümet tarafından yönetmelikle düzenlenmek istenen kimyasal hadım, kastrasyon uygulamasını iptal için Danıştaya götürmüş ve itiraz Danıştay tarafından kabul edilmişti. Yeni yasada da kimyasal hadım düzenlemesinin yer alması bekleniyor. “Bize herhangi bir biçimde fikir sorulmadı” diyen TTB Merkez Konsey Üyesi Selma Güngör, son olarak Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde ortaya çıkan 115 hamile çocuk skandalına ilişkin İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ile görüşme talepleri olduğunu ancak İl Sağlık Müdürlüğünün randevuyu iptal ettiğini açıkladı ve “Görüş iletmek için yaptığımız girişimler de engelleniyor” dedi.
Güngör TTB’nin görüşlerinin alınmasının önemli olduğunu, çünkü şiddet ve istismar durumlarında hem şiddetin ortaya çıkardığı fiziksel ve psikolojik etkiler hem de tedavi nedeniyle bu sürecin sağlık çalışanlarını da çok ilgilendirdiğini söyledi. Güngör “Konuya bilimsel, nesnel ve kendi çıkarları dışında yaklaşan kurumların bu yasaları hazırlama sürecinde görüşlerinin alınması ve siyasal iktidarların seçmenlerinden gelen taleplerin süzgeçten geçirilmesi, mekanizmaların işletilmesi gerekirdi” dedi.
Güngör “İdam ve kimyasal kastrasyon yeniden gündem ediliyor. Bu türden cezalar verilmesi cezasızlığa yol açabiliyor; hafifletici nedenler daha çok dikkate alınabiliyor, mağdur dikkate alınmıyor gibi sonuçlarla cezasızlık yaşanıyor. Birinin beden bütünlüğüne yapılan saldırıyı suç olarak görüyorsanız siz de bunu bir başkasına ceza olarak da yapamazsınız. Bu kısasa kısastır ve hem etik değil hem de cezalandırmayı ortadan kaldıran bir durumdur.” dedi. Yürütmesi durdurulan uygulamanın yeni bir yasayla uygulamaya geçirilmeye çalışılmasına da karşı olduklarını ifade etti.
Özellikle Ensar Vakfında ortaya çıkan istismarın ardından kurulan Meclis Araştırma Komisyonuna en kapsamlı katkıyı yaptıkları için komisyon başkanının kendilerini tebrik ettiğini hatırlatan HDP Milletvekili Filiz Kerestecioğlu kendileriyle görüşme yapılmamasına tepkili: “Bu zaten siyasi ahlaka tamamen aykırı ve kabul edilemez. Aynı şekilde STK’lerin, çocuk haklarıyla ilgili çalışmalar yapan insanların yıllar süren çabaları da görünmez kılındı. Yani toplamışlar bir kısım insanı, bakanlar kendi kendilerine bir şeyler hazırlıyorlar, daha sonra da hiç utanmadan ‘Gecikmeyelim, bu oldu, imzalayalım’ diyorlar. Neyi imzalıyorsunuz siz?”
Kerestecioğlu, hadım, idam gibi tartışmaların gündemde olduğu bir dönemde hazırlanan yasanın içeriğine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu: “Kimyasal kastrasyon, hadım gibi yüksek cezalar getirmek gibi popülist yaklaşımlarda bulunuyorlar. Ben bir hukukçu olarak da biliyorum ki yüksek cezalar hiçbir şekilde ne çocuk istismarını, ne de başka bir suçu önler. Bu yaklaşım gerçekte çocuk istismarını önlemek değil, kendi popülist politikaları içinde bir parmak bal sürmeye çalışmak ve üzerini örtmeye çalışmak.”
12 yaş altı çocuklara yönelik cinsel suçlarda ceza artırımı yapmak da hükümetin bu yasada düzenlemek istediği başlıklardan biri. Av. Filiz Kerestecioğlu, “12 yaş ayrımı aslında dini referanslara göre yasa yapmak demektir. Çocuk Hakları Sözleşmesine göre 18 yaşın altındaki herkes çocuktur. Dolayısıyla 12 yaş gibi ayrımlar getirmek de tamamen hukuk dışıdır” dedi. Yasaya girmesi gereken ilk ve en önemli başlığın “çocukların güçlendirilmesi için yapılması gerekenler” olduğunu söyleyen Kerestecioğlu esas tartışılması gerekenin cezaların arttırılması değil çocukları güçlendirecek, suçu oluşmadan engelleyecek ve çocukları koruyacak mekanizmalar olduğuna dikkat çekti.