Çocuk istismarını önlemek amacıyla 21 sivil toplum kuruluşunun katkılarıyla hazırlanan raporda, çocukların fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalmamaları için "müdahale programları"na acil ihtiyaç bulunduğu vurgulandı. Ankara Barosu ve Gündem Çocuk Derneği ortaklığında, AB destekli "Çocuk Haklarına Dair Sözleşme Uygulamasının İzleme ve Raporlanması Konusunda Kapasite Geliştirme Projesi" kapsamında "Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Uygulanmasının İzlenmesi Hükümet Dışı Kuruluşlar Raporu" yayımlandı. Raporda, tüm dünyada çocukların olumsuz çevre koşulları ve koruyucu hizmetlerin eksikliği nedeniyle yeterli büyüme ve gelişme gösteremedikleri ifade edildi. Milyonlarca çocuğun gerektiğinde sağlık kuruluşlarına ulaşamadığı ve hizmet alamadığı kaydedilen raporda, temel eğitim alamayan pek çok çocuğun da psikososyal, duygusal ve bilişsel yönden yeterli ölçüde gelişemediği vurgulandı. Çocuk haklarına ilişkin yasal çalışmalar hakkında etkin ve geniş katılımlı bir izleme mekanizması oluşturulması önerilen raporda, uygulamadaki ihlal örneklerinin de toplanması gerektiği belirtildi. "Çocukları Koruma Mevzuatı"nın bütün çocukları kapsayacak biçimde gözden geçirilmesi tavsiyesinde bulunulan raporda, bütün çocukların mevzuatın tanıdığı olanaklara erişebilmeleri istendi. Mağdur çocukların ifadelerine başvurulması sürecinin savcı ya da hakim yetkisine bırakılması önerilen raporda, çocuk haklarının izlenmesi, sözleşme ile tanınan hakları ihlal edilen çocukların bireysel şikayetlerinin kaydedilmesi ve bunların ilgili makamlara iletilmesi ile görevli "Ombudsman veya Çocuk Komisyonu" gibi bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması gerektiği kaydedildi. Adli Tıp Kurumu "çocuk bakış açısı" taşımalı Okul müfredatında insan hakları derslerine yeniden yer verilmesi önerilen raporda, yasadaki çocukların çalışma saatlerinin de yeniden gözden geçirilmesi istendi. "Adli Tıp Kurumu'nun çocuk bakış açısını taşıyabilmesi için güçlendirilmesi gerektiği belirtilen raporda, "Bunun için barolar, çocuk adaleti yönetimi ile sivil toplum kuruluşları ve çocuklarla çalışılmalı" denildi. Raporda, çocuğun ceza ehliyeti yaşının da 12'den 15'e yükseltilmesinin çocuğun yararına olacağı belirtildi. Çocuk haklarının hayata geçirilmesi için "Çocuk Hakları Kamu Denetçiliği/Ombuds Kurumu"nun kurulmasının hayati önem taşıdığı vurgulanan raporda, oluşturulacak bağımsız bir denetçi kurumun, yasaların ve politikaların uygulanışı ve sistematik bir şekilde izlenmesine de katkı vereceği ifade edildi. Raporda yer alan diğer öneriler ise şunlar: -Çocuk ve ergenlerin fiziksel, duygusal ve cinsel şiddete maruz kalmamaları ve şiddet davranışlarında bulunmamaları için müdahale programlarına ivedilikle gereksinim vardır. -Olumlu çevre ortamının oluşturulması ve çocukların iletişim becerilerinin arttırılması, stresle başa çıkabilmeleri, duyguları kontrol edebilmeleri gibi becerileri içeren yaşam becerilerinin geliştirilmesine ilişkin yapıcı programlar düzenlenmeli. -Hakim ve savcılar için gerçekleştirilen çocuk hakları konusunda hizmet içi eğitimler arttırılmalı. -Şiddeti dışlayan ana-baba eğitim programları düzenlenmeli. -Çocuğa yönelik şiddete dair ücretsiz danışma hizmeti sağlanmalı. Memurlar izne tabii tutulmadan soruşturulmalı Raporda, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'a, "kamu görevlilerinin çocuklara karşı işledikler suçlar bakımından soruşturma iznine gerek kalmaksızın Cumhuriyet Savcılıklarının soruşturma yürütebilmesi" ibaresinin eklenmesi de önerildi. Raporda, ayrıca Türk Ceza Kanunu'un 105. maddesinde yer alan cinsel taciz suçunun çocuklar bakımından "şikayete tabi" suç kategorisinden çıkarılmasına yönelik değişiklik yapılması gerektiğine dikkat çekildi. Çocukların dini tercihlerini ailenin ve toplumun baskısı ile değil, reşit olduktan sonra kendi bilinçleri ile yapmalarına olanak tanınması istenen raporda, çocukluk çağındaki din eğitimin de isteğe bağlı olması önerisine yer verildi. Özellikle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) kuruluşlarında "hizmet alan çocuklara her ne gerekçe ile olursa olsun ve her kim tarafından olursa olsun şiddet uygulanması yasaktır" ibaresinin bulunması tavsiye edilen raporda, koruyucu aile ve evlat edinme sistemlerinin de hızlandırılması istendi. "Okul sağlığı politikası" belirlenmeli Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarının "Okul Sağlığı Politikası" belirlemesi gerektiğine dikkatin çekildiği raporda, bunun, öğrencilerin sağlığını koruma ve geliştirmeyi hedeflemesi, sağlık sorunları ile karşılaşıldığında çözebilecek şekilde düzenlenmesi ve kronik sağlık sorunu olan çocuklara yönelik tedavi ve rehabilitasyonu desteklemesi istendi. Hem müfredatta hem de ders kitaplarında şiddeti normalleştiren imgelerin yer almaması önerilen raporda, şiddet ve istismara ilişkin etkili ve hızlı idari ve yargısal başvuru yollarının sağlanması gerektiği vurgulandı. Şiddet uygulayanlara yaptırım, görev yerlerinin değiştirilmesi gibi cezalar verilmesi tavsiyesinde bulunulan raporda, Yargıtay'da "çocuk dairesi"nin oluşturulması gerektiği belirtildi. "Tiner gibi maddelerin amacı dışında çocuklar tarafından kullanımını ve çocuklara satışını yasaklayan yasal düzenleme yapılmalı" denilen raporda, üniversiteler, TÜBİTAK ve Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nca bu maddelerin içeriğini değiştirecek, kokunun çekiciliğini azaltacak çalışmalar yapılması önerildi. Rapordaki diğer öneriler ise şöyle: -SHÇEK bünyesinde, Milli Eğitim, Sağlık, Adalet ve İçişleri bakanlıkları ve Türkiye İstatistik Enstitüsü'nün ortak kullanımını sağlayacak 'Sokakta Yaşayan/Çalışan Çocuk Bilgi Ağı' oluşturulmalı. -Özellikle gecekondu bölgelerinde bulunan ilköğretim okulları eğitim-öğretim saatlerinin dışında ailelere yönelik çalışmalar için kullanılmalıdır. -16 yaş üstü madde bağımlısı çocukların tıbbi ve mesleki rehabilitasyon süreci sonunda özel sektöre ait iş yerlerinde istihdamlarını sağlamak amacıyla 'SSK primlerinin devlet tarafından ödenmesi' gibi teşvik içeren yasal düzenlemeler yapılmalı. -Şiddeti normalleştiren veya görmezden gelinmesini sağlayan geleneksel anlayışları dışlayan ve toplumda farkındalığın arttırılmasına yönelik kampanyalar yapılmalı. -Çocuğa yönelik şiddete dair başvuru mekanizmalarının özellikle çocuk mağdurlar bakımından kullanılabilmesi yönünde basitleştirmeli.