Pandemi döneminin en çok çocukları etkilediğini belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Pınar Karadeniz, “Pandemi döneminde otizm spektrum bozukluklarının sayısı çok fazla artmaya başladı. Buz dağının görünen kısmı yaşlı, kronik hastalarımız gibi gözükse de buzdağının görünmeyen kısmında çocuklarımız var. Etkilerini yıllar boyu göreceğiz, pandemi çocukları diye yıllar sonra konuşulacak. Aileler bu dönemde çocuklarla nasıl iletişim kuracaklarını bilemiyorlarsa mutlaka destek almalarını öneriyorum” dedi.
Yetişkinlerin çocuk hastalıkları ve sağlığına yönelik bilinçlendirilmesi amacıyla "Pediatrik Hastalıklarda Yenilikler Üzerine Aile Atölyeleri ve Uluslararası Web Seminerleri” etkinliği düzenlendi. 7 Eylül’de başlayan seminerlerle ailelerin çocuk sağlığı ve hastalıkları konularında uzman hekimler tarafından bilgilendirilmesi sağlanıyor.
Karadeniz şu ifadeleri kullandı:
“Pandemiden en çok etkilenen kesim çocuklar oldu, hem fiziksel hem ruhsal hem sosyal yönden. Okullarına gidemediler, fiziksel olarak ekran bağımlılığı oldu. Hareket edemediler, omurga bozuklukları, obezite gibi sorunlar oluşmaya başladı. Otizm spektrum bozukluklarının sayısı çok fazla artmaya başladı. Çünkü evde kaldılar, yalnızlaştılar bireyselleştiler. Ekran maruziyetinin çok fazla olması bu hasta grubunu çok fazla etkiledi. Özel eğitim gereksinimi olan çocukların bir kısmı gidemedi. Çocukların rutin takipleri aksamış durumdaydı aslında buz dağının görünen kısmı sanki yaşlı kronik hastalarımız gibi gözükse de buz dağının görünmeyen kısmında çocuklarımız var. Biz bunun etkilerini yıllar, yıllar boyu göreceğiz. Pandemi çocukları diye yıllar sonra konuşulacak. Okul sadece eğitim öğretim yeri değildir aynı zamanda çocuğun sosyalleştiği bir yerdir ve birey olması için gerekli olan bir kurumdur”
“Maske kullanımına takarken, çıkartırken dikkat edeceğiz. Doğru kullanımını mutlaka çocuklarımıza anlatacağız ve eğitim, öğretimlerinin devam etmesini sağlayacağız. Psikolojik olarak çocuklar okula hazır, ebeveynler çocuklarını okula göndermeye hazır mı, asıl soru bu. Çocuklar okula girmek için can atıyorlar. Eğer aile kaygısını azaltabilirse çocuğa bunun yansımasını biraz daha az yapabilirse, çocukla düzgün iletişim kurup pandemiyi düzgün bir şekilde anlatabilirse çocuklar okula gitmeye hazır. Çocuklar okulda sosyalliğe yönebilirler bu bir tehlike değildir. Bilinmez bir durum var; çocuğum okula giderse hastalık kapar mı, bize bulaştırır mı, ağır geçirir mi bu bilinmezlikler insanda kaygı oluşturur. Eğer bu kaygılarımız çok fazlaysa ve günlük fonksiyonlarımıza etki ediyorsa ailelerin bu konuda destek almasını öneriyorum. Çocuklarla nasıl iletişim kuracaklarını bu dönemde bilemiyorlarsa mutlaka destek almalarını öneriyorum. Ana kuralları çocuklara iletirsek çocuk zaten bunları uyguluyor”
“Kendi patronları, akranları kendilerini tehdit ettikleri zaman nasıl bir duyguya kapılıyorlar, onu bir düşünsünler ona göre çocuklara aynı şekilde davransınlar. O yüzden tehdit diye bir şey olmaz, ödül ceza diye bir şey bu dönemde bu olay için geçerli değildir. Hiçbir zaman ödül, ceza ve tehdidini ailelerin çocuklarına yapmalarını önermiyoruz”. Seminerler bugün sona erecek. (İHA)