2003 yılından NBA’ye adımını daha reşit değilken atan bir genç delikanlı basketbolun ve NBA’in yeni yüzü olarak lanse edilmişti. Daha sahaya çıkıp topu sektirmeden 90 milyon dolarlık sporsorluk anlaşması yaptı ve bir çok NBA efsanesini kariyerinde kazanamadığı parayı daha oynamadan elde etti. Dünyanın her yerinde reklamları yayınlanıyordu. Nerdeyse uçan kuş tanıyordu onu. Bu zaman süresince herkes ‘sadece reklam’ veya ‘çok şişirdiler’ derken o 6’inci sezonunu oynarken şu ana iki All-Star MVP (En Değerli Oyuncu), bir yılın çaylağı ödülüne layık görüldü ve tarihinde hiçbir başarısı olmayan bir takımı finale taşıdı. Lebron James…ve o henüz 24 yaşında. Kim bu LeBron? LeBron Raymone James. Asıl adı bu. Ama bugün soyadına gerek bile yok. ‘LeBron’ dendiğinde kim olduğu biliniyor. 30 Aralık 1984 yılında Ohio eyaletinin Akon şehrinde Gloria’nın oğlu olarak dünyaya gelen LeBron, öz babası ile iletişim kurmadığı için rol model olarak annesinin ikinci kocası Edward Jackson’ı örnek alıyordu. Zaten Jackson da LeBron’un lise hayatında hiçbir maçını kaçırmazmış. Yine kendi eyaletinde St. Vincent - St. Mary Lisesi’ni başlayan LeBron, basketbol konusunda kendini geliştirmeye devam etti. Öyle ki ilk yılında dahil, her yıl lise basketbol takımının en kilit ismi haline geldi. Lisede inanılmaz istatistiklere tutturan LeBron, ülkede konuşulmaya başlandı. Amerika’yı basketbol anlamda Avrupa ve diğer ülkelerden ayıran en önemli özelliği üniversite ve hatta lise basketbolunun çok yakından takip edilmesi. Yani, sonuçta, bir Shaquille O’Neal, Kobe Bryant veya LeBron James şöhreti NBA’DA oynamaya başlamadan yakaladı. Öyle olmasaydı Nike firması LeBron’la daha maça çıkmadan 90 milyon dolarlık anlaşma yapsın. LeBron lisede şöhreti resmen yakaladı. Öyle ki lise maçlarını bazı kanallar yayınlıyordu. Bu ilk kez bir lise maçı canlı yayını yapıldı Amerikan Televizyon tarihinde. Bir çok NBA yıldızı da onun maçını izlemeye gidiyordu. Ama asıl mesele yılın sonunda olacaktı…NBA Draft.
2003 Draft’inin büyük ikramiyesi 2003 Draft’ı NBA tarihindeki en karlı draftlarından biri diyebiliriz. Çünkü birinci sıradan 10’uncu sıraya kadar çok gelecek vadeden oyuncular geldi lige. LeBron James, Dwyane Wade, Carmelo Anthony, Chris Bosh ve daha bir çok oyuncu ligin yeni yüzleri haline geldi. Dwyane Wade zaten 2006’da Miami Heat’i şampiyonluğa taşıdı ve daha 3’üncü sezonlarından parmağına yüzüğü taktı. LeBron James’i Clevelad Cavaliers birinci sıradan seçti. Cleveland LeBron’u seçtiği zaman takım ligin sonuncusuydu. Ama görmeyen takım bir anda forma satışlarında, bilet satışlarında zirveye vurdu. Yani ‘Bir oyuncu bir takımın kaderini ne kadar değişitebilir?’ sorusunun cevabını tartışırken kimse bir şeyin farkına varamadı; ‘bu henüz başlangıç.’
İlk yıllar: Fırtına öncesi sessizlik 2003-2004 sezonunda kuşkusuz en fazla konuşulan konu LA Lakers’ın kurduğu takımdı. Shaquille O’Neal ve Kobe Bryant gibi ligin en iyi iki oyuncusuna sahip Lakers onların yanına bir de Karl Malone ve Gary Payton’ı ekleyince şampiyonluğun en büyük adayı olmuştu ve her maçı tüm basketbolseverler yakından takip ediyordu. Ama bunu yanında en fazla konuşulan konu yılın çaylağının LeBron James mi yoksa Carmelo Anthony mi olacak sorusuydu. Carmelo takımını playoff’lara sokmasına rağmen ödül LeBron’a layık görüldü. Ama Cleveland playoff’lara kalamadı. LeBron ikinci sezonu olan 2004-2005 sezonunda fırtına gibi esiyrdu. Bir birde kaldığı herkesin üstünden bir posterlik smaç vuruyordu. Cleveland playoff’lara kaldı ve ama çok geçmedi elendi. Bu sezon LeBron’un ismi yavaş yavaş MVP ödülü için konuşuluyordu.
Ligin yeni yüzü: LeBron James Üçüncü sezonunda yine fırtına gibi esen LeBron ligin en dominant oyuncularından biri haline geldi. Takım olarak çok başarılı olamasalarda LeBron ligin en durdurulmaz oyuncusu olduğunu değiştiremiyordu. Hiç umulmadık bir anda rakip potaya 40 sayı bırakabiliyordu. Bu sezon aynı zamanda All-Star maçında doğuya galibiyeti getiren LeBron All-star MVP seçildi ve kariyerindeki bu ödülü ilk kez kazanmış oldu. Ama aynı Draft’ten gelen tertibi olan Dwyane Wade takımını o sezon şampiyonluğa taşıdı ve finallerin MVP’si seçildi. 2006-2007 sezonunda her şey çok tuhaf gidiyordu LeBron için. LeBron patlayıcı özelliğini bir kenara koymuş daha iyi bir takım oyuncusu olmaya başlamıştı. Ama Cleveland önüne geleni deviriyordu. Ve sezon sonunda Doğu’nun üst sıralarında bitirdiler. İlk turda Washington Wizards’ı süpürdüler (4-0). İkinci turda Vince Carter ve Jason Kidd’li New Jersey Nets’i 4-2 geçtiler. Herkes ‘buraya kadar Detroit eler bunları’ dedi. Ama Cleveland Detriot’i 4-2 geçti ve NBA Finallerine ulaştı. NBA Finallerine büyük umutlarla başlanıldı ama San Antonio Spurs bu yolları o kadar ezberlemişti ki hem Cleveland’I hem de LeBron’u sahadan sildi. Seri 4-0 bitti. Yani Spurs, Cavs’i süpürdü. Ama LeBron takımına bi NBA finali oynatmıştı bir kere.
Yaşasın yeni Kral 2007-2008 sezonu başladı ve LeBron ve Cleveland kaldığı yerden devam ediyordu. Daha az maç kazanıyordu ama takım için hedef bir an önce playoff’lara kapak atmak. Çünkü geçen yılın finalisti olan Cleveland bu sene kendilerine ‘neden şampiyon olmayalım’ sorusunu soruyordu. Koç Mike Brown’un da açıklamalarına bakılırsa takım şu anda playoff’lara hazır. Ama NBA tarihinde çok tanıklık ettikj. Bir takım bir sene şampiyon olup diğer sezon hayal kırıklığı yaratan. En son örnek geçen sezon Miami Heat’in durumu. 2006’da şampiyon olup bir daha ki sezon hayal kırıklığı yaratmıştı. LeBron istatistiklerini tekrar bir hayli geliştirdi. Şu anda sayı krallığında zirvede gidiyor. Ama herkes sezon sonun bekliyor. New Orleans’de düzenlenen All-Star haftasonu başladı ve herkes Dwight Howard’un smaç yarışmasında yaptığı şovları konuşurken gözler bir anda All-Star maçına çevrildi. Geçen yıl Batı’ya galibiyeti getiren Kobe Bryant parmağındaki sakatlığı yüzünden fazla oynamadı ve kenarda oturdu. Ama maça damgasını vuran kişi LeBron James oldu. Doğuya galibiyeti getiren LeBron All-Star MVP ödülüne layık görüldü. Ve bu ödülü son üç yılda ikinci kez elde etti. Yani bir çok NBA yıldızının kariyerinde elde edemediği bu ödülü son üç yılda iki kez kazanmış oldu. Herkes şunu iyi biliyordu: ‘The King’ (kral) lakaplı LebRon James NBA’in yeni kralıydı.
2008-2009: Zirveye dönüş 2007'de takımını NBA Final'ine taşıdıktan sonra düşüş yaşayan LeBron ve takımı bu sezon şu anda Doğu Konfersansı lideri durumunda.. Hatta lig lideri Los Angeles Lakers ile arasında maç eksikliğiyle lig ikinci. Bu sezon büyük ihtimalle Lakere-Cavs yani Kobe-LeBron finali göreceğiz. LeBron ile istatistiklerde yarışabilecek zaten bir oyuncu yok ama Kobe de ligin en büyük oyuncusu olduğu da bir gerçek. NBA Final'ini bekleyeceğiz ve göreceğiz. Kobe gerçekten en iyisi mi yoksa LeBron Kobe'den daha mı iyi? Ama ondan önce bir randevuları daha var. Phoenix'de düzenlenen All-Star maçı. 2006 All-Star MVP'si LeBron olurkan 2007'de Kobe oldu. 2008'de bildiğiniz üzere MVP LeBron olunca bu yıl herkes şunu merak ediyor. LeBron'lu Doğu mu kazanacak yoksa Kobe'li Batı mı? Bekleyeceğiz ve göreceğiz. Aslında onun yaşında bir çok genç ya çalışıyor, ya üniversite okuyor, yad internet cafelerde bilgisayar oyunlarıyla kafayı bozuyor. Ama o bir idol oldu. Evli ve iki çocuk babası LeBron James herkese örnek olacak bir hayata sahip. 24 yaşında ve böyle bir şöhrete servetle hayatını çok düzenleyebilen az sporcu ardır dünyada. Bir çok kişi onun sadece reklamdan ibaret olduğunu düşündü. Ama o lig sonuncusu takımına NBA Finali oynattı. İki All-Star MVP ödülüne layık görüldü. Say krallığında hep zirveye oynadı. Kralın artık hedefi Cleveland’a bir şampiyonluk yaşatmak. Bu arada unutmadan…o henüz 23 yaşında.