Kanunla itilafa düşen çocuklarla ilgili, TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen yasa tasarısı, yasalaşmak için Genel Kurul gündeminde görüşülmeyi beklemektedir. Yasa tasarısı kısmi bazı değişiklikler getirmekte, dönemsel iyileştirmelere gitmekte ancak kalıcı çözümler getirmemektedir.
Gerek ulusal, gerekse de uluslararası kamuoyu baskısını ortadan kaldırmaya yönelik yapılacak bu iyileştirmeler, “Çocuk Ceza Adalet Sistemi”nin gerekliliklerini yerine getirmemekte, evrensel hukukla uyuşmamaktadır.
Bilindiği gibi Türkiye, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni onaylamış ve yürürlüğe koymuştur. Yasa tasarısı bir bütün olarak incelendiğinde, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ve çocuk adalet sistemiyle ilgili asgari standartları belirleyen BM Pekin Kuralları uyarınca, çocuğun yüksek yararı ilkesinin gözetilmediği, çocuk ceza adalet sistemine uygun bütünlüklü ve kalıcı çözümler getirilmediği görülecektir.
2006 yılı TMY değişikliğiyle beraber 15-18 yaş arası çocukların; - TMY kapsamına alınarak özel yetkili ve görevli ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaları , - TMY 2. madde ve TCK 220/6. ve 7. fıkralar dolayısıyla TCK 314/3. fıkra uyarınca sadece çocuklar değil herkesin yasa dışı örgüt üyesi olmadığı halde, yasadışı örgüt üyeliğinden cezalandırılacak olması, - TCK 220/8 ve TMY 7. madde uyarınca çocuklar dâhil herkesin propaganda suçundan cezalandırılacak olması, - 2911 sayılı Kanun uyarınca çocuklar dâhil herkesin toplantı ve gösteri yürüyüşleri nedeniyle cezalandırılacak olması, - CMK 100/3. madde uyarınca çocuklar dâhil herkesin rahatlıkla tutuklu yargılanabilir olması ve İnfaz Kanunu uyarınca, TMY kapsamında ceza alanların infazının diğerlerine oranla daha ağır bir biçimde uygulanacak olması, - Türkiye’deki ceza mevzuatının adil yargılanma hakkı ilkesine uygun olmadığını, - masumluk karinesinin işletilemediğini, suç ve cezada orantılılık ilkesinin uygulanmadığını, çocuk ceza adalet sisteminin uygulanmadığını ortaya koymakta, ifade özgürlüğünün güvencesinin olmadığını göstermektedir.
2006 yılındaki, TMY değişikliğinden sonra, Adalet Bakanlığı resmi istatistiklerine göre, 2008 yılı sonu itibariyle 2.133 çocuk, TMY kapsamında yargılanmış olup, gayri resmi edindiğimiz bilgilere göre bugüne kadar 4000’e yakın çocuk, TMY kapsamında örgüt üyeliği ve propaganda suçundan yargılanmıştır. Bu tablo, durumun ne kadar ağır olduğunu göstermektedir. Ayrıca, Adalet Bakanlığı resmi istatistiklerine göre, 2009 yılı sonu itibariyle cezaevlerinde tüm suçlardan, 2.544 çocuk tutuklu ve 245 çocuk hükümlü bulunmaktadır. Çocukların tutuklu yargılanması oranı, %90 civarındadır. Bu rakamlar Türkiye’nin BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37. maddesini çok ağır bir şekilde ihlal ettiğini göstermektedir. Yani bir bütün olarak Türkiye’nin Çocuk Ceza Adalet sistemine ihtiyacı bulunmaktadır.
Hükümetin yargı yoluyla baskı politikasını terk ederek, özgürlükçü ve hukukun üstünlüğüne uygun bir yargı yapılanmasını gerçekleştirmesini, ceza mevzuatını ifade özgürlüğünü tüm yönleriyle güvence altına alacak bir reforma tabi tutmasını beklemekteyiz.
Genel Kurulda görüşülmek üzere bekletilen kanun tasarının çocuklarla ilgili bölümlerine baktığımızda, şu değerlendirmeleri yapmaktayız:
1-Yasa tasarısı çocukların örgüt üyeliğinden yargılanmasıyla ilgili hiçbir değişiklik içermemektedir. Çocuklar rahatlıkla TMY 2. Madde ve TCK 220/6 ve 7 dolayısıyla TCK 314/3’ten örgüt üyeliğinden yargılanmaya devam edeceklerdir. 18 yaşın altındaki reşit olmayan çocukların örgüt üyeliği gibi büyüklere mahsus uygulanabilecek bir suçla yargılanacak olması, çocuk ceza adalet sistemine ve çocuğun yüksek yararı ilkesine aykırıdır.
2-Yasa tasarısı, çocukların yasadışı örgüt propagandası yönünden yargılanmasıyla ilgili hiçbir değişiklik yapmamaktadır. Çocuklar TMY 7/2 ve TCK 220/8’den yargılanabilecek ve propaganda cezası alabileceklerdir. Ceza mevzuatında propaganda suçunun hiçbir kritere bağlanmadan alelade düzenlenmiş olması, ifade özgürlüğünün önündeki en önemli engellerden birini oluşturmaktadı r.
3-Yasa tasarısı çocukların tutuklanması yönünden bir değişiklik getirmemektedir. CMK 100/3 uyarınca yasa dışı örgüt üyeliğiyle suçlanacak olan çocukların tutuklanmaları nın engellenmesine dair bir düzenleme olmadığından, mükerrer suç işleyen ve şiddet araçlarına başvurarak suç işleyen çocuklar tutuklu yargılanacaklardır. Oysa BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 37. Maddesinin b fıkrasına uyarınca, tutuklu yargılama çocuklar için en son başvurulması gereken ve en az süre ile uygulanması gereken bir tedbirdir.
4- Yasa tasarısı, gerek çocuklar gerekse de büyükler açısından, 2911 sayılı Kanunda bazı iyileştirmeler getirmektedir. Ancak aynı eylemi yapan çocukların, hem 2911 sayılı Kanundan hem de polise mukavemet halinde TCK 265. maddeden ayrı ayrı cezalandırılacak olmaları, hukukun genel ilkelerine aykırıdır. Bir eylemden sadece bir ceza ya da ihlal edilen suçlardan en ağır olanının uygulanması kuralı (TCK 44. madde) burada rafa kaldırılmıştır.
5-Yasa tasarısı ile 2911 sayılı kanuna 34/A maddesi getirilerek çocuklarla ilgili özel bir düzenleme öngörülmüştür. Buna göre çocuğun toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak yoluyla örgüt üyeliği ve propaganda suçunu işlemesi halinde bir defaya mahsus olarak verilecek cezalar süresi aynı olmak koşuluyla özel güvenlik tedbiri olarak infaz edileceği belirtilmektedir. Ancak çocuğun bu suçu mükerrer işlemesi halinde veya taş atma dışındaki şiddet araçlarıyla işlemesi halinde özel güvenlik tedbirinin uygulanmayıp, verilecek cezanın cezaevinde infaz edilecek olması çocuklarla ilgili ayrımcı tutumun devamını göstermektedir. TCK 58/5. Fıkradan fiili işlediği sırada 18 yaşını doldurmamış olan kişilerin işlediği suçlar dolayısıyla tekerrür hükümlerinin uygulanmayacağı dair genel ceza hukuku kuralı, çocuklar yönünden çiğnenmiştir. Ayrıca şiddet araçlarına başvuran çocuklarla ilgili özel güvenlik tedbiri yerine, cezanın cezaevinde infaz edilecek olması çocuk ceza adalet sistemine açıkça aykırıdır.
6-Yasa tasarısı ile TM’nin 5. maddesinin çocuklar hakkında uygulanmayacağı na dair hüküm olumludur. Ancak bir bütün olarak TM’nin çocuklar hakkında uygulanmaması gerektiği belirtilmelidir.
7-Yasa tasarısında CMK 250. maddeye ek fıkra getirilerek, çocukların özel yetkili ve görevli Savcılıklarda ve Mahkemelerde soruşturma ve koğuşturmaya tabi tutulamayacağı nın belirtilmiş olması olumlu bir gelişmedir.
8- Yasa tasarısı ile İnfaz Yasası’nın 107. maddesinin 4. fıkrasına ek yapılarak bu fıkra hükümlerinin çocuklar hakkında uygulanmayacağı nın düzenlemesi olumludur. Böylece çocukların şartlı tahliyeye tabi infaz süreleri 3/4’ten 2/3’e inecektir.
9- Yasa tasarısıyla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair esaslı bir değişiklik getirilmemektedir. Çocuklar açısından ceza miktarı ne olursa olsun hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden Çocuk Mahkemeleri’ne takdir hakkı tanınmalıdır. Mevcut düzenlemede iki yıl olan ceza sınırı değiştirilmediğ inden bu konuda sorun yaşanmaya devam edilecektir.
Yasa tasarısı ile hükümet, kamuyu baskısından geçici olarak kurutulacak bir düzenlemeye gitmek istemektedir. Oysa yapılması gereken, bir bütün olarak, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne uygun tüm ceza mevzuatında çocuk ceza adalet sistemini bir an evvel hayata geçirmektir.