Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) İzleme ve Değerlendirme Dairesi Başkanı Nurullah Öztürk, yapılan araştırmalara göre bir çocuğun 14 yaşına gelene kadar televizyonlardan 100 bin şiddet, 8 bin cinayet sahnesi izlediğini bildirdi. RTÜK tarafından düzenlenen, ''Çocuk Gerçeği ve Medya Okuryazarlığı Dersinin Önemi'' konulu uluslararası panelde konuşan Öztürk, en etkili ve en çok kullanılan kitle iletişim aracı televizyonun, çocukların okuldan sonra en çok vakit geçirdikleri araç olduğunu söyledi. Her 5 çocuktan birinin odasında televizyon bulunduğunu ve çocukların 2-2,5 yaşında televizyon izlemeye başladıklarını anlatan Öztürk, günde ortalama 5 saat televizyon izleyen çocukların neyi ne kadar, ne süreyle izleyeceklerine de kendilerinin karar verdiklerini kaydetti. Nurullah Öztürk, dünya nüfusunun 3'de 2'sinin çocuk ve gençlerden oluşmasına rağmen televizyon programlarının sadece yüzde 5'inin çocuklara yönelik olduğuna işaret ederek, ''Yapılan araştırmalara göre, 14 yaşına gelene kadar bir çocuk televizyonlardan yaklaşık 100 bin şiddet, 8 bin cinayet sahnesi izlemiş oluyor. Bu da zihinlerde yer ediyor ve karmaşıklığa yol açıyor'' diye konuştu. Hollanda'daki uygulama Panelin, ''Uluslararası Uygulamalar Bağlamında Televizyonlarda Çocuk ve Gençlik Programları'' konulu oturumunda konuşan Hollanda Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (NICAM) Başkanı Wim Bekkers da kendi ülkesinde hükümetin çocukları televizyonların kötü etkilerinden koruma konusundaki sorumluluğu medyaya verdiğini söyledi. Medyanın da programlar konusunda bir içerik sınıflandırma sistemi kurduğunu anlatan Bekkers, ülkesinde televizyon programlarının yanı sıra sinema filmleri, DVD'ler ve bilgisayar oyunlarının da sınıflandırıldığını kaydetti. Bekkers, ayrıca program yayınlanma saatlerinin düzenlendiğini ve Türkiye'deki akıllı işaretlere benzer bir işaretleme sistemi uygulandığını anlattı. 16 yaş limiti olan programların akşam saat 22.00'den sonra yayınlanabildiğini dile getiren Bekkers, televizyon programlarının 3-7-12-16 ve 18 yaş ile şiddet, korku, cinsel içerik, ayrımcılık, uyuşturucu, alkol, kaba dil şeklinde sınıflandırıldığını dile getirdi. Hollanda'da 10 bin oyunun da yine aynı şekilde sınıflandırıldığını vurgulayan Bekkers, halkın yüzde 90'ının bu uygulamadan memnun olduğunu belirtti. İtalya'daki uygulama İtalyan yapımcı Roberta De Cicco da, çalıştığı televizyon kanalında çocuklar için haber programı yaptıklarını ve çocukların da bu programa ister stüdyoya gelerek, ister telefonla veya internetle katılabildiklerini belirtti. Çocuklar için olan haber programında bazen savaş gibi kötü haberleri de sunmak zorunda kaldıklarını, çünkü bunların gizlenmesinin doğru olmadığını dile getiren De Cicco, bu haberlerin çok dikkatli bir şekilde, sadeliği ön plana alarak verildiğini kaydetti. De Cicco, çocukların haberlere ilgilerini çekmek için müzik, grafik, şekil gibi öğeleri de programa kattıklarını söyledi. Katar'daki uygulama Katar El Cezire Çocuk Televizyonu Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Mellouk da, kanalın 2005 yılında yayına başladığını ifade ederek, bu fikrin genelde yabancı kaynaklı olan programlara karşı Katar yapımı bir programın var olabilmesi fikrinden çıktığını anlattı. Yerli bir kanalla çocukların kimliklerinin gelişimine katkıda bulunmak istediklerini, çocukların kimlik oluşumuna yönelik ve Müslümanlıkla ilgili değerleri korumak istediklerini söyledi. Mellouk, tüm dünya medyasının İslamiyetle ilgili olumsuzluk sunduğunu, bu nedenle kendilerinin de bunun tersini yapmaya çalıştıklarını kaydetti. Her ülkenin kendi kültürüne yönelik televizyon programı yaptığını ve bunun gerekli olduğunu belirten Mellouk, bunun yanı sıra kanalda eğlence ve oyunlar da bulunduğunu anlattı. Televizyon ve medyanın çocuklar üzerinde çok önemli bir etkiye sahip olduğunu anlatan Mellouk, çok ciddi medya düzenlemesi olmazsa gelecek 10 yıl içinde psikolojik, sosyal, ekonomik birçok sorunun insanları beklediğini vurguladı.