Masasının kenarında mor bir orkide görebiliyorsunuz. Ya da kurutulmuş çiçekler ve fiyonklarla süslü bir sepetteki bitki çayları ayrıntısı dikkat çekiyor. Makam odası bir kadın müdüre aitse, oranın emniyet binası olması fark etmiyor. Büyük kadın çantasının içine her şeyi sığdırabiliyor. Makyaj çantasını da tabancasını da! Akşam evde yemek yaparken mutfak tezgâhının üzerinde şarj cihazları, telsiz, takip edilen notlar da durabiliyor. Milliyet gazetesinden Banu Şen, Türkiye’nin tek emniyet müdürü Ferda Eser ile görüştü. Şen’in röportajı şöyle: "Ferda Eser, Türkiye’de ilk olmasa da yaklaşık 880 ilçe emniyet müdürü ve amirinin içindeki tek kadın. Bir buçuk senedir İzmir Balçova İlçe Emniyet Müdürü olarak görev yapıyor. Asayişten güvenlik şubesine, organize suçlarla mücadeleye kadar görev yapmış, hep sokakta olmayı tercih etmiş. Ferda Eser ve misafir ağırlarken, yemek yaparken bile elinden düşürmediği, “Ayrılmaz parçam, ikinci kocam” dediği telsizi ile bir gün geçirdik. Polislik kadınlar arasında çok da hayalleri süsleyen bir meslek değil. Seçenlerin de genelde ailesinde idol olarak aldığı biri var. Sizin? Ailede polis yok. Çocukken apartmanımızda bir komiser vardı. O komiseri örnek aldım. Elinde telsizle gider gelirdi. Otoritesi, hareketliliği çok hoşuma giderdi. Ben de zaten hareketliydim. Erkek gibi kız derlerdi. Aileniz şaşırmadı mı? Nereden çıktı diye? Anadolu’da bir kentte yaşıyorduk. Oralarda bırakın polisliği, kızların okula gitmesi bile pek kabul görmüyordu. Ama ben okumak, yönetici olmak istiyordum. Babam bu isteğimi destekledi. Devlet parasız yatılı liseyi kazandığımda bile aile çevremden tepki gelmişti. Ama yatılı okumasam herhalde bu Ferda olamazdım. Polis Akademisi’nde de büyük çoğunluk erkekler, siz azınlıktaydınız. O nasıl bir duygu? Sayımız azdı, 10 bayandık. Ama arkadaşlarımız hep destekledi, yardımcı oldu. Hâlâ da böyledir. ‘Çocuğum var diye görev vermeyen yöneticiler gördüm’ Ferda Eser zor bir günün ardından evde üç çocuğuna sarılarak stres attığını söylüyor. Ayrıca Doğan Cüceloğlu’nun kitaplarını da hiç ihmal etmiyor. Olaylara yaklaşım anlamında kadın olmanızın getirdiği bir fark oldu mu? Ahlak bürosunda fuhuş yapan kadınlara sosyolojik gözle bakardım. İlk defa mı, evinden mi kaçmış, hayat şartları mı onu zorlamış? Organize suçlarla mücadele ve güvenlik şubede daha farklı bakıyorsunuz. Ama bir kadın olarak uygulamalarda bile geneleve giremedim, hazmedemedim. Erkek egemen bir meslekte “Kadınsın masa başı ya da pasif işler daha iyi olur” tavırlarını, uygulamalarını yaşadınız mı? Öyle yöneticiler var ki çocuğunuz var diye size görev vermiyor. Yöneticinin bakışıyla ilgili. Bundan önce de bir dönem İzmir’de hukuk servisinde çalıştım. Yine işimi severek yapıyordum. Ancak sokakta görev istememe rağmen verilmemişti. Üzülmüştüm. Kadın olmam, evli olmam, çocuğumun olması benim özelim, işime yansıtmadıkça tabii ki... Gerekirse anneme baktırırım, bakıcı tutarım... Organize suçlarla mücadelede çalışırken, çocuğu var diye görev vermek istemeselerdi yine üzülürdüm. Sabah 05.00’te kalkıp, çocuklarımı evde bırakıp operasyona gittiğim günler oldu. İzmir’e geldiğimde müdürüm Hüseyin Çapkın’a, “Ben çalışmak istiyorum, görev verirseniz” dedim. O da bana güvendi. Teşkilatımızda da benden rütbeli çok başarılı kadın meslek büyüklerim var. Bir gün kadın il emniyet müdürü de neden çıkmasın? Varlığınız İzmir’e, Balçova’ya nasıl yansıdı? Ben de bu ekibin, sistemin bir parçasıyım. 2006’nın mayıs ayında müdürümüz Hüseyin Çapkın’ın göreve gelmesiyle İzmir’de çok şey değişti. Huzur Timleri (Güven Timleri), Asayiş Ekipleri, Okul Timleri ve İnfaz Otomasyon projeleri uygulamaya geçirildi. Günlük 600-700 olan hırsızlık sayısı 40-50’lere, 150-200 olan kapkaç sayısı da 0,6’ya indi. Hatta bazı günler hiç olmuyor. 180 olan adam öldürme 82’ye, 3 bin 350 olan oto hırsızlık 1035’e indi. Haftalık performans toplantılarımızda, haftanın yapılanları ve yapılamayanları hep birlikte değerlendiriliyor. Örneğin ilçemde bir alışveriş merkezinde hırsızlık artıyor dediğimde asayiş şube müdürüm hemen takviye huzur timi kaydırır. ‘Kızlar etkilenmesin diye bir baskını sabaha kadar beklettim’ Bir gün büyük bir suç örgütünün liderinin villasına sabahın erken saatlerinde operasyon düzenledik. Her yer arandı ancak bir odada şahsın iki kız çocuğu uyuyordu. Ya çocukları kaldıracaktık ve sabahın ilk saatlerinde büyük travma yaşayacaklardı ya da saat 07.00’de gelecek servislerini bekleyecektik. Zaman kaybettirmeyecekse ve operasyonu olumsuz etkilemeyecekse beklenir diye düşündüm. Annelik güdüsüyle, görevi yaparken böyle bir alternatif de düşünüyorsunuz. Çocukları evdeki anneanneleri kaldırdı. Sivil bir bayan polis hazırlanmalarına eşlik etti, servise bindiler. Biz de kalan aramayı tamamladık. Tabii daha sonra bir zaaf olarak algılanmasın diye emniyet müdürümüze konuyu aktarmıştım. ‘Akşam yemeğini evde yer, görev için tekrar sokağa çıkarım’ Genelde kadın polislerin eşleri de meslekten diye bilinir... Eşim inşaat mühendisi. Polis Akademisi’nde öğrenciydim tanıştığımızda. Hâlâ da “İşini benden çok seviyorsun” der. Onun en sevmediği “Ferda müdürün eşi” olarak anımsanmak. Trafik cezası uygulansa söylemez. Benim bölgemde trafik ekipleri ceza uygulamış. Evde makbuzu görünce haberim oldu. Çocuklarınıza, eşinize, arkadaşlarınıza vakit kalıyor mu? Bu işin benim yaşam biçimim olduğunu biliyorlar. Çocuklarımın dersinden kurslarına kadar ilgilenmeye çalışırım. Bence az ama kaliteli zamanı birlikte geçiriyoruz. Bazen telefonla problem çözer, oğlumla futbol sahasında şut bile çekerim. Ani gelişen olay veya görev olmazsa yemek zamanı evde olurum. Sonra da gece tekrar göreve giderim. "