T24 – Hülya Karabağlı / ANKARA
Polis Akademisi Suç Önleme Araştırma Merkezi global yıllık karı 18 milyar doların üzerine çıkan, üç boyutlu, ses ve dokunuş efektleriyle piyasaya sürülen ‘video oyunları’ pazarının çocuklar üzerindeki etkilerini araştırdı. Buna göre, Türkiye’de çocuklar ‘savaş’ oyunlarını tercih ediyor. İstanbul’da 100 internet kafe kullanıcısı çocuk üzerinde gerçekleştirilen çalışma çocukların yüzde 88’inin sıklıkla şiddet içerikli oyun oynadığını ortaya koydu. Şiddet içerikli video oyunları (ŞİVO), çocuk ve gençleri saldırganlaştırıyor. Şiddete eğilimini körüklüyor. Çocukları şiddet karşısında duyarsızlaşıyor. Yüksek kalp atışına ve yüksek tansiyona zemin oluşturuyor. Polis Akademisi Suç Önleme Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmanın çarpıcı değerlendirme ve sonuçları şöyle:
15 yaş üzeri üç kişiden biri: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu verilerine göre, Türkiye’de yaklaşık 35 milyon internet kullanıcısı var. Bunların yaklaşık yüzde 25’ionline oyun oynuyor. 15 yaş üzerindeki her üç kişiden birinin online oyun oynuyor. İnternet kullanıcıları haftada 50 saatlerini online oyun oynayarak geçiriyor.
Kalp ritmi ve basıncı: ŞİVO, psikolojik uyarılmışlık halini arttırıyor. Çalışmalar ŞİVO oynama sonucunda şiddet içermeyen oyun oynayanları oynamayanlara oranla kalp ritmi ve kan basıncında artışa dikkat çekiyor.
Saldırganlık duyguları: Oyun sonrası algı ve bilişsellik düzeyini ölçen deneysel ve korelasyona dayalı bilimsel çalışmalar, şiddet içermeyen video oyunları oynayanların oynamayanlara oranla saldırgan düşüncelerde artış meydana getirdiği sonucunu ortaya koyuyor. Saldırganlık duygularını arttırıyor.
Asosyal çocuklar: Sosyalliği azaltıyor. Oyun sonrası tepkileri ölçen deneysel ve deneysel olmayan bilimsel çalışmalar, bireylerin şiddet içermeyen video oyunu oynayanlara oranla daha az sosyal olduklarını ortaya koyuyor.
Konsantrasyon bozukluğu: Bütün bu araştırmalar, şiddet içerikli video oyunları beyinde olumsuz tesirler meydana getiriyor. Öz-kontrolü zayıflatıyor. Dikkat ve konsantrasyon bozukluğuna neden oluyor. Mantıklı ve analitik düşünme ve karar alma yeteneğini azaltıyor. Aşırı derecede psikolojik ve duygusal uyarılmışlığa neden oluyor.Beyinde meydana gelen bu etkilerin kriminoloji literatüründe ciddi bir şekilde tartışılırken suça neden olduğu iddiaları da araştırılıyor.
Epilepsi nöbetlerini tetikliyor: Beyin sağlığı üzerinde de ciddi etkiler yaptığına dikkat çekiliyor. Özellikle çocuklar olmak üzere bazı insanların ‘yüksek parlaklığa’ sahip, hızlı değişen ve ‘yanıp sönen ışıkların’ olduğu görüntülere karşı aşırı bir hassasiyete dikkat çekiliyor. Literatürde “resim hassasiyeti” (photosensitivity) adı verilen bu durumun epilepsi nöbetlerini tetikleyici bir etki yaptığı literatürde tartışılan bir durum. Bu noktada, video oyunlarının epilepsi nöbetlerini tetikleyen bütün bu olumsuz ışık kombinasyonlarını, keskin hatlı, çok renkli ve yoğun desenli resimleri bünyesinde barındırması bu oyunların epilepsi nöbetlerini tetiklemesine neden olabileceği belirtiliyor.
Şiddet bağışıklık sistemi çöküyor: Yoğun şiddet içerikli görsel materyallere (TV, video oyunları, bilgisayar oyunları vb.) maruz kalmanın çocuklar ve gençleri şiddete koşullandırarak ve şiddet bağışıklık sistemini zayıflatarak bireylerin şiddet ve saldırgan davranışları benimsemesini kolaylaştırdığı iddialar arasında.
Şiddet kullanmaya doğru: Bireyin bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimi bozulması sonucunda fakirlik, ayrımcılık, uyuşturucu, alkol ve silaha ulaşma kolaylığı gibi şiddeti tetikleyen ve besleyen faktörler karşısında bireyin kendini kontrol edemeyerek şiddete başvurma olasılığı artıyor. Çocuk ve gençler gerçek hayat koşullarında yüksek stres, heyecan, öfke ve endişe durumlarında şiddet kullanmaya yöneliyor.
Aileler oralı değil: Tüm bu olumsuz etkilerine rağmen bilimsel çalışmalar ABD’de anne ve babaların yaklaşık yüzde 89’unun video oyunlarının ne derece şiddet içerebildiğini ve bunların ne tür sonuçlar doğurabileceğini bilmediğini gösterdi. Oyun oynayanların yaş ortalamalarındaki artışla birlikte ebeveynler video oyunlarındaki şiddete ve çocukların ŞİVO oynamalarına karşı duyarsızlaşıyor.
Türkiye'de vahim tablo: Dünyada, şiddet içerikli video oyunlarına yönelik derecelendirme (reyting) sistemleri bulunuyor. Türkiye’de video oyunlarının şiddet ve cinsel içerik miktarını gösteren bir reyting sistemi yok. Ayrıca, bu oyunların uluslararası ölçülerde lisanslandırılması ve ücretlendirme sistem çalışmıyor. Yani, tüketiciler satın aldıkları ürünün içerdiği şiddet ve cinselliğin miktarını bilememekte, ürünün hangi yaş grubu için uygun olduğunu bilmiyor.
Her yer korsan: Yüksek miktarda şiddet ve cinsellik içeren bu ürünler sokak aralarında çok düşük bir bedelle, kontrolsüz bir şekilde ve kayıt dışı olarak çocuk veya yetişkin farkı gözetilmeksizin her isteyene satılıyor. Hem fiyatın ucuz olması hem de satıcının bu ürünleri alıcıya göre herhangi bir ayrım yapmaksızın herkese satıyor olması tehlikenin boyutlarını daha da artırıyor.
Geleneksel polis yöntemiyle: (Araştırmanın mimarı uzmanlar, sorunun çözüm noktasıyla ilgili görüşleri şöyle). Polis teşkilatı tarafından korsan yazılım ve CD/DVD’lere yönelik yapılan mücadeleler bu tehlikeyi belli ölçüde azaltmış gibi görünmekle birlikte, bu ürünlere olan talebin devam ediyor oluşu, bu ürünlerin oluşturduğu piyasanın büyüklüğü ve ortadaki rantın miktarı göz önüne alındığında bu sorunun yalnızca geleneksel polisiye tedbirlerle aşılamayacağını düşünmekteyiz. Ayrıca, online oyunlarda olduğu gibi internet üzerinden bu içeriklere serbestçe ulaşılabiliyor olması veya herhangi bir engelleme olmaksızın indirilebiliyor (dowload) olması problemi daha endişe verici hale getirmektedir.