Gündem Çocuk'tan Yağmur Güvenç, derneklerinin OHAL Kanunu 11. madde kapsamında faaliyetleri durdulan 370 dernekten biri olmasına ilişkin olarak, "Gündem Çocuk’un ambleminde bir çocuk elinin sınırlarıyla oluşan kuşu görüyoruz. Hayatın kabuk bağladığı değil, bu denli incelebildiği dünyayı istiyorum. Çocukluk inadımız tuttu, o amblemi çizmeye devam edeceğiz" dedi.
Birgün'den Zeynep Yüncüler'in haberi şöyle:
Yağmur Güvenç 22 yaşında genç bir kadın, hazırladığı bir proje sayesinde Sanat ve Kültür Yönetimi bölümünü burslu okuyan bir öğrenci. Daha 12 yaşındayken, Meclis kürsüsüne çıkarak çocuk politikalarına dair bir konuşma yapmış, “İçi su dolu bir sürü küçük küçük şişeler alın farklı ülkelerin farklı markalarından, bir kaba hepsini dökün, şimdi ayırt edin bakalım hangisi hangi şişenin suyu…Yani, dini, dili, ırkı ne olursa olsun her çocuğun özü aynıdır. Bulunduğu duruma bakmazsak hiçbirini ayırt edemeyiz. Şu çocuk siyah, şu çocuk beyaz, şu çocuğun dersleri kötü, şu çocuğun dersleri iyi diye ayrım yapamayız….” demiş. Yağmur 12 yaşındayken Ankara’da bir gazetenin tozlu arşivlerini de kurcalamış. O gazete BirGün gazetesi, arşivler ise Hrant Dink’in yazıları… Yazmayı ve araştırma yapmayı genç yaşında uğraş edinen Yağmur’un belgesel projeleri de varmış; küresel ısınmaya ve çocukken yaşadığı kent olab Ankara’nın terzilerine merak salmış. Belgesel yapma heveslerini de gerçekleştirmiş…
Nasıl mı? Yağmur 12 yaşında, birkaç gün önce faaliyetleri durdurulan Gündem Çocuk Derneği ile tanışmış. Gündem Çocuk, Yağmur’a Meclis’te çocuk haklarını savunma fırsatını vermiş, gazetecilik hevesi için BirGün’de staj ayarlamış, belgesel hevesleri için ise bir kamera vermiş…
Yağmur, tüm bu bilgileri Gündem Çocuk kapatıldıktan sonra sosyal medyadan yazmış. Biz de ardından kendisiyle konuştuk. Yağmur, hayallerini gerçekleştirdiği derneğin kapatılmasına duyduğu öfkeyi ve 12 yaşında staj yaptığı BirGün gazetesine röportaj vermenin mutluluğunu dile getirdi. Yağmur’a dernek kapatıldığında ilk ne hissetiğini sorduğumuzda, “sınır ihlali, siyasi taciz öfke, güzel anılarım” dedi.
Yağmur şöyle devam etti: “Gündem Çocuk, bir insan olarak çocuğun özgürleşmesi için çalışmalar yapıyor. Özgür olmak değil, özgürleşmeyi sağlamak. Siyasi özgürleşme değil, kişisel özgürleşme. Bence çocuğu salt siyasi özne yapmadan, varoluşunu destekleyerek politik alanın kapalı kapılarından içeri davet etti. Çocuğun insan olduğunu hatırlatmak ve çocuğu görünür kılmak için uğraştı. Hiçbir şey devletin onu gördüğü gözden ibaret olmadığı için Gündem Çocuk’un faaliyetlerinin durdurulması hem çok gülünç hem de çok üzücü. Sınırlı imkânlarla sınırsız bir alan sunan Gündem Çocuk’a yapılan haksızlığın tersine, bu derneğin daha çok desteklenmesi gerekir. Bu gerçeği görebilmek için ileri derecede demokratik olmak gerekmez. Sosyal bir devlet anlayışı gerekmez. Demokrasi savaşçısı olmak gerekmez. İyi bir insan olmak bile gerekmez. Sadece insan olmak gerekir.”
Gündem Çocuk için, “Hayallerimi gerçekleştirmekten ziyade hayallerimin olmasını sağladı” diyen Yağmur, o süreci şöyle anlattı: “12 yaşımdayken diğer arkadaşlarımla birlikte kamplar düzenlemiştik, gazetecilerle tanışmıştık, ‘eksionsekiz’ gazetesinin ilk sayısını çıkarırken yazı fontlarını bile biz belirlemiştik. Haber nasıl yazılır öğrenirken, sadece haber yapmayı öğrenmiyordum. Kağıtla kalem bir araya geldiğinde farklı düşünebildiğimin farkındalığına varıyordum. Eğitilmesi gereken çocuklar değil yetişkinlerdir. Yetişkinler eğitilir, çocuklar öğrenir. Eğitilmemiş yetişkinliğin yol açtığı zulüm lanet okumama neden oluyor. Şu an 22 yaşındayım, Bilgi Üniversitesi’nde Sanat ve Kültür bölümünde okuyorum. Üniversiteden yazdığım bir proje yazısı sayesinde burs almıştım. Biliyorum ki, o proje de Gündem Çocuk’un dolaylı olarak bana bıraktığı miraslardan biri. Ayrıca FLAP mag isimi bir kültür sanat dergisinde çalışıyorum. Görüyorum ki bu da sözünü ettiğim mirasa dahil. Şimdi o mührün küçüklüğünün, geçiciliğinin ve büyük gereksizliğinin farkında mısınız? Hâlâ 12 yaşında gibi konuşuyorum, düşünüyorum. Gündem Çocuk’un ambleminde bir çocuk elinin sınırlarıyla oluşan kuşu görüyoruz. Hayatın kabuk bağladığı değil, bu denli incelebildiği dünyayı istiyorum. Çocukluk inadımız tuttu, o amblemi çizmeye devam edeceğiz.”