Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, Washington-Ankara hattında ‘Brunson krizi’ sebebiyle yaşananların ardından ABD’li entelektüeller arasında ABD nezdinde ‘Türkiye’nin konumu’nun sorgulanmaya başladığını aktaran bir köşe yazısı kaleme aldı.
Türkiye uzmanı Steven Cook’un, 'Foreign Policy' dergisinde yayımlanan makalesinden kimi bölümleri yazısına taşıyan Ergin, Cook’un ‘Donald Trump’ın 'Türkiye’yi doğru anlayan ilk ABD Başkanı olduğu’ savını ortaya attığını ve yazının alt başlıklarından birini aktardı: “Çok şükür, Washington ile Ankara arasındaki sözde stratejik ortaklıktan kurtulduk.”
Ergin, Cook’un "Geçmişte izlenen Türkiye politikasının hem sonuç getirmediğini hem de Ankara’ya ‘O kadar değerli bir müttefiksin ki, eylemlerinin hiçbir sonucu olmayacak’ şeklinde yanlış bir mesaj gönderdiğini" ileri sürdüğünü de yazdı.
Cook’un yazısının ‘en ilginç’ kısmının ise İncirlik Üssü’ne dair söyledikleri olduğunu dile getiren Hürriyet yazarı, Cook’un savına göre ‘İncirlik Üssü’nün öneminin azaldığını’ ileri sürdüğünü ifade etti.
Sedat Ergin’in gazetenin bugünkü (21 Ağustos 2018) nüshasında “Washington’da stratejik ortaklık tartışması” başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili kısmı şöyle:
“ÇOK şükür, Washington ile Ankara arasındaki sözde stratejik ortaklıktan kurtulduk.’
ABD’nin dış politika alanındaki prestijli yayını ‘Foreign Policy’de 13 Ağustos’ta çıkan yazının bu altbaşlığı, yaşanan son krizin Amerikalı kanaat önderlerinin hatırı sayılır bir kesimi arasında şekillendirmekte olduğu yeni düşünce iklimini yansıtması bakımından önem taşıyor.
Yazının altındaki imza, bu ülkede düşünce kuruluşları (think tank) dünyasının önde gelen Türkiye uzmanlarından biri olarak tanınan Steven Cook’a ait. ABD’nin köklü düşünce kuruluşları arasında ilk sıralarda yer alan ‘Council on Foreign Relations’un (CFR) kadrosundaki Cook, yazısında Donald Trump’ın ‘Türkiye’yi doğru anlayan ilk ABD Başkanı olduğu” savını ortaya atıyor.
‘ABD Dışişleri Bakanlığı ya da Pentagon’un bazı bürolarında bu stratejik ilişkinin sona ermesinden dolayı çok kaygılanan ve bunu kurtarmak ihtiyacını duyanlar var. Ama neden? Stratejik bir ilişkinin olmadığı şu ana kadar çoktan anlaşılmış olmalıydı’ diye yazıyor Cook.
Analizinin kilit noktası şurada: Cook’a göre, bugün Türkiye ile ABD’nin arasının açılmakta oluşunu, iki ülkenin başkanlarının dünya görüşleri ve kendilerine özgü kişiliklerinin bir sonucu olarak görmek yanlış. Ona göre, işin temelinde sorun daha çok ‘Değişen bir dünyada Washington ve Ankara’nın artık ortak bir tehdidi paylaşmak durumunda olmamalarından kaynaklanıyor’.
İlginçtir ki, Cook da Trump’ın başvurduğu yaptırımları lüzumsuz bularak eleştiriyor. Ancak böyle olmakla birlikte, Trump’ın Türkiye’ye baskı uygulamaktan kaçınmayan genel tutumunu ‘stratejik ortağı riske etmek istemediği için pasif bir şekilde hareket ettiklerini’söylediği daha önceki Bush ve Obama yönetimlerinin politikalarına kıyasla olumlu buluyor.
Cook, geçmişte izlenen Türkiye politikasının hem sonuç getirmediğini hem de Ankara’ya ‘O kadar değerli bir müttefiksin ki, eylemlerinin hiçbir sonucu olmayacak’şeklinde yanlış bir mesaj gönderdiğini ileri sürüyor.
Oysa bu Amerikalı uzmana göre, Türkiye’nin önemi zaten bir süredir zayıflamaya yüz tutmuştu. Cook, buradaki aşınmayı bir dizi gerekçeye bağlıyor. Örneğin, Türk hükümetinin Atlantik ittifakına bakışının muğlaklaştığını ifade ediyor. Ancak analizin muhtemelen en çarpıcı noktalarından biri, İncirlik Üssü’nün öneminin azaldığını ileri sürmesidir. İncirlik’i de listeye ekledikten sonra Cook, ‘Geriye çok bir şey kalmadığı’görüşündedir.”
Yazının tamamına şuradan ulaşabilirsiniz.