Buğday, arpa, yulaf ve çavdarda bulunan "gluten" adlı proteine karşı alerji nedeniyle gelişen bir bağırsak hastalığı olan çölyak rahatsızlığı bulunanlar, diyete uymak koşuluyla normal yaşamlarını sürdürebilir.Dörtçelik Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Beslenme Uzmanı Dr. Fatih Ünal, yaptığı açıklamada, çölyak hastalığının, yaşamın ilk 6 ayında sadece anne sütüyle beslendikten sonra bebeğin ek gıdalarla tanışma dönemini takiben belirti vermeye başladığını söyledi. Rahatsızlığın buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan "gluten" adlı alerjen proteine karşı çoğu kez ince bağırsağın başlangıç kısmı ve bazen de son bölümünde meydana gelen aşırı duyarlılık sonucu geliştiğini belirten Ünal, hastalığın genellikle çocukluk çağında belirti vermekle birlikte bazen de erişkin dönemde de ortaya çıkabildiğini, dolayısıyla sadece çocuk doktorlarını değil, tıbbın tüm branşlarını ilgilendirdiğini ifade etti. Ünal, çölyak hastalığının, yaşam boyu devam eden tek gıda alerjisi olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: "Çölyak artık hastalık değil bir yaşam biçimidir. Diyete uymak koşulu ile çölyak hastalığında kişi normal yaşamını sürdürebilir. Keşke her hastalık çölyak gibi kolay kontrol altına alınabilse. Buğday, arpa, çavdar ve yulafta bulunan, karıldığı zaman hamura kıvam veren ve tutmasını sağlayan proteine 'gluten' ismi verilir. Çölyaklılar için bu madde ince bağırsağa toksik etkilidir. Bunun için çölyaklılara gluten içermeyen (glutensiz) diyet uygulanmaktadır. Çölyak hastaları için diye, ömür boyu uygulanmalı ve bir kere dahi bozulmamalıdır. Çölyak hastasının ömrü diyete uymak koşulu normal seyir gösterir. Ancak diyete uymama veya bir kez diyetin bozulması istenmeyen sonuçlara yol açmaktadır. 'Bir kereden bir şey olmaz' sözü çölyak hastalığı için geçersizdir." Hastalığın görülme sıklığı Akraba evliliğine fazlaca rastlanan Türkiye'de hastalığın görülme sıklığını araştırmak üzere Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesince 2007 yılında bir çalışma yapıldığını belirten Ünal, şöyle devam etti: "Bu çalışmanın sonucuna göre, hastalığın görülme sıklığı Türkiye için 125'te 1 olarak bulundu. Bunu anlamı ülkemizde 500 bin çölyaklı olduğu anlamına geliyor. Ancak, hastane ve çölyakla yaşam derneklerinin resmi kayıtlara baktığımızda toplam çölyaklı hasta sayısı 5 bin olarak biliniyor. Kayıtlardan anlaşılacağı üzere biz bu hastaların ancak çok küçük bir bölümüne ulaşabilmişiz. Anlaşılan yeni çölyaklılara ulaşmak ve tanılarını koymak ve yaşam konforlarını sağlamak için daha yapılacak çok işimiz var demektir." Fatih Ünal, ailede çölyaklı birisi varsa kardeşlerinde de görülme oranının yüzde 8-20 arasında değişebildiği, bu nedenle çölyaklı kişilerin aile bireylerinin de sağlık taramasından geçirilmesinin şart olduğunu ifade etti. Çölyakın belirtilerinin hastanın yaşına göre değişebildiğini dile getiren Ünal, söz konusu rahatsızlığın bazen de hiç belirti vermeden sinsi şekilde seyredip, tesadüfen tarama sonucunda ortaya çıkabildiğini anlattı. Yaşamın değişik dönemlerinde karşılaşılabilen bu hastalığın, tıbbın tüm branşları tarafından bilinmesi ve en ufak şüphede gerekli araştırmaların yapılıp, kişinin gastroenteroloji uzmanına yönlendirilmesi gerektiğine dikkati çeken Ünal, ancak bu şekilde tüm hastalara ulaşılabileceğini vurguladı. Ünal, sadece çölyaklı kişinin gıdalara dikkat etmesinin yeterli olmadığına, yakınlarının da etiket okuma alışkanlığı kazanmasının önemine değinerek, tüm hazır gıdaların etiketlerinde gluten içerip içermediği yönünde açık bilgi bulunması gerektiğini belirtti. Türkiye koşullarında bunun yeterince sağlanamadığını dile getiren Ünal, dolayısıyla tüm gıda üreticilerine büyük sorumluklar düştüğüne işaret etti. (AA)