Alevî-Sünnî çatışması çıkarmak için planlanan Çorum olaylarını soruşturan dönemin Cumhuriyet Başsavcısı Ertem Türker, "Aynı silahın hem sağcının hem de solcunun eline verildiğini tespit ettik." diyen Türker, balistik incelemelerin ve diğer bütün delillerin arşivlerde mevcut olduğunu söyledi.
Çorum olayları'nın üzerinden 32 yıl geçti. Alevî-Sünnî çatışması çıkarmak için tezgâhlanan ve 1980'in ocak ayında başlayıp temmuza kadar süren kanlı olaylarda 57 kişi hayatını kaybetti. Yüzlerce kişi de yaralandı. 12 Eylül darbesine giden yolda önemli bir kilometre taşı sayılan olayları soruşturan emekli Cumhuriyet Başsavcısı Ertem Türker, yaşananları Zaman'a anlattı.
Türker'in yıllar sonra yaptığı açıklamalar, kirli senaryoyu deşifre edecek nitelikte. "Olaylar sırasında ele geçirilen silahların balistik muayenesi sonucu gördük ki, aynı silah kullanılarak hem sağcı hem de solcular öldürülmüştü. Yani senaryoyu yazanlar, aynı silahı hem sağcıların hem de solcuların eline tutuşturmuştu." diyor. Yargılamaların Erzincan Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde yapıldığını hatırlatan Türker, balistik incelemelerin ve diğer bütün delillerin arşivlerde mevcut olduğunu vurguluyor.
Çorum olaylarında avukatlık yapan Sadık Eral'ın söyledikleri de Ertem Türker'i doğruluyor. Olaylar sırasında ağır yaralanan Eral, o dönem Milli Güvenlik Konseyi kararlarında Alevilerin iç tehdit olarak görüldüğüne dikkat çekiyor. Eral, yaşananları ise şu sözlerle özetliyor: "Toplum mühendisleri sol kesime veriyor silahı, kullandırıyor sonra da aynı silahı sağ kesime veriyor. Her iki tarafa da silahları veren aynı eldi."
12 Eylül iddianamesinde, toplumun kaosa sürüklenmesi için düzenlenen provokatif olaylar tek tek sıralanıyor. 1 Mayıs, Sivas, Kahramanmaraş ve Çorum'daki olayların, Abdi İpekçi suikastının askerî darbeye zemin hazırlamak isteyen güçler tarafından çıkarıldığı aktarılıyor. Cuntacıların, müdahale için 'şartların oluşmasını beklediği' kaydediliyor. Çorum olaylarının üzerinden 32 yıl geçti. 1980 yılının ilk aylarında başlayarak 4 Temmuz'da zirveye tırmanan olaylarda resmî rakamlara göre 57 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. 12 Eylül darbesine giden yolda önemli bir kilometre taşı olan kanlı olaylar yakın tarihteki birçok olay gibi aydınlatılamadı. Zaman, o dönem olayları soruşturan Cumhuriyet Başsavcısı Ertem Türker'e ulaştı. Türker'in yıllar sonra yaptığı açıklamalar, kirli senaryoyu deşifre edecek nitelikte. Olaylarda ele geçirilen silahların balistik incelemesinde çarpıcı gerçeklerin ortaya çıktığını anlatıyor. Aynı silahın hem ülkücüleri hem de Alevileri vurmak için kullanıldığını söylüyor. O dönem elde ettikleri bütün delilleri, sıkıyönetim mahkemesine gönderdiklerini anlatıyor. Şu anda İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne bağlı Adalet Meslek Yüksekokulu'nda hukuk dersleri veren emekli Cumhuriyet Başsavcısı Türker'in çarpıcı açıklamaları şöyle:
"Silahların balistik muayenesini istedik. Kitleleri birbirine düşürmek için bir senaryo kurgulanmış ve aynı silah hem sağcıların hem de solcuların elinde kullanılmıştı. O dönem sıkıyönetim olduğu için yargılamalar Erzincan Sıkıyönetim Mahkemeleri'nde görülüyordu. Biz sadece soruşturmaları yapıyor, delillerimizi topluyorduk. Ama yargılama ve mahkeme olarak bağlı bulunduğumuz bölge itibarıyla belgeleri Erzincan Sıkıyönetim Mahkemesi'ne gönderiyorduk. Davaları Askeri Yargıtay sonuçlandırdı. Erzincan Sıkıyönetim Mahkemeleri'nin elindeki belgeler o mahkeme dağıldıktan sonra nereye gönderilmişse balistik incelemeleri de orada olmalı.
Sıkıyönetim mahkemelerinde olaylar basit adi bir olay gibi yargılandı. Hâlbuki bunların hepsinin birleştirilerek tek bir dava olarak görülmesi gerekirdi. Büyük bir oyun oynandı. Sağcılardan dindar kesimi, solculardan da Alevi kesimi kullandılar. Çorum olayları, üzerine sosyolojik-pedagojik kitaplar yazılacak bir faciadır. Namaz kılana gerici dedik, sol elini kaldırana komünist! Çorum bir sahneydi. Orada bir tiyatro eseri sahneye konuldu."
Çorum olaylarında avukatlık da yapan Sadık Eral'ın söyledikleri de Ertem Türker'i doğrular nitelikte. Olaylar sırasında vurulan isimlerden biriydi: "O dönem Milli Güvenlik Konseyi kararlarında Aleviler iç tehdit olarak görülüyordu. O zamanki toplum mühendisleri sol kesime veriyor silahı, kullandırıyor sonra da sağ kesime veriyor aynı silahı. Alevi kültürünü asimile etmeye çalıştılar. Bunun için de insanların dinî inançlarını kullandılar. Olaylarda hayatını kaybeden ülkücü Yahya Baran, sol kesimin olduğu bölgede öldürüldü. Ancak Baran'ın da aralarında bulunduğu gruba ateş açan silahlardan biri daha sonra ülkücü dernek olan İşçiler Birliği Başkanlığı'nda bulundu. Bugün her şeyin farkındayız. Her iki tarafa da silahları veren aynı eldi. Artık oyuna gelmeyeceğiz, bu acıyı birlikte dostluğa dönüştüreceğiz. Olayların başladığı yere barış ve kardeşlik anıtı dikilsin istiyoruz."
Çorum olaylarında hayatını kaybeden ülkücü Yahya Baran'ın kardeşi Adnan Baran da ilginç iddialarda bulunuyor: "Aynı silahla hem sağcıyı hem solcuyu öldürttüler, doğru. O dönem benim silahımın balistik incelemesi yapılmadı. Belki benim silahımla da bazı ülkücüler öldürülmüş olabilir. Çorum'da iki polis öldürüldü, biri yaralandı. Sonrasında abimler öldürüldü. Polisleri öldüren silah benim suç ortağımda yakalandı. Saldırılarda kullanılan silahların askerî mühimmat olduğu tutanaklarda var. Bize savcılıkta silahları nereden aldınız diye sormuyorlardı. Bir şeyler sorarken bir şeyleri öğrenmek için değil, üstünü örtmek için soruyorlardı."