T24 Haber Merkezi
Bilim Akademisi üyesi, Koç Üniversitesi ve New York Eyalet Üniversitesi, Binghamton öğretim üyesi Prof. Dr. Çağlar Keyder ve Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Zafer Yenal Sarkaç'ta "Covid-19 dünyasında yeni bir toplumsal coğrafyaya doğru" başlığıyla kaleme aldıkları makalede, yeni tip Koronavirüs salgınıyla birlikte göçün istikametinin kıra döndüğüne işaret ettiler. Keyder ve Yenal, yeni bir sosyal coğrafya dönüşümüne işaret ederek, "Bu yeni sosyal coğrafya günümüzde yaşanan dönüşümlerin kentlileşme çerçevesinde kuramsallaşmış toplumsal gelişme paradigmasını da yeniden düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor" düşüncesini dile getirdiler.
Keyder ve Yenal'ın, Bilim Akademisi'nin popüler bilim platformu sarkac.org'da yayımlanan makalesinde, göçün yeni yönüne şu ifadelerle dikkat çekildi:"Göçün yeni bir boyutu daha var. Bu boyut, içinde bulunduğumuz salgın döneminde, yine yukarıda belirttiğimiz toplumsal ve tarihi koşulların kolaylaştırdığı, yeni bir sosyal coğrafya dönüşümüyle ilişkilendirilebilir. Kentten köye göçen ve kırda yeni bir hayat kurmaya çalışanlar arasında artık, artan sayıda daha az gelirli gruplardan haneler de var. Öngörümüz o ki bu eğilim uzun yıllar kalıcı ve yapısal bir duruma da dönüşebilir. Başka bir deyişle, on yıllardır yoksulluktan kurtulmak ve daha yüksek hayat standartlarına kavuşmak için insanlar çareyi köyden kente göç etmekte arıyorlardı; bugün ise göçün istikameti değişiyor ve pek çokları hayatta tutunabilme kaygısıyla kıra dönüyor. Yani salgının Türkiye’deki toplumsal coğrafyaya etkisi belki de en yoğun olarak kendini bu noktada hissettirecek..." "Covid-19 salgınıyla birlikte Endonezya’dan Hindistan’a dünyanın birçok yerinde talebin azalmasıyla tetiklenen ekonomik kriz ve işsizlik benzer dinamiklere yol açıyor, kırsala dönüş eğilimi başka yerlerde de kendini gösteriyor. Türkiye’de şehirli nüfusun önemli bir kısmının hâlâ kırsalla bağlarının kopmamış olması, önümüzdeki dönemde bu eğilimin Türkiye’de biraz daha farklı ve belki de daha yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olabilir. Gıda tarım sektörünün liberalleşmesi ve meta ilişkilerinin yaygınlaşmasıyla son birkaç on yıldır, köy ve kent arasındaki ilişkiler eskiye nazaran daha azalsa da, şehirde yaşayan farklı kuşaklardan göçmenler için hâlâ memleketten kışlık erzak gelmesi ya da hasat zamanı köye ailenin yaşlılarına yardıma gidilmesi olağan faaliyetlerden. Türkiye’de küçük üreticiliğin yaygınlığı ve büyük toprak sahipliğinin sınırlı olması bu dinamikleri çok uzun yıllardır canlı tutan unsurların başında geliyor. Böylelikle dönülebilecek bir toprak parçasının mülkiyeti, Türkiye’de birçok şehirli yarı-proleter haneyi köyüne bağlıyor."
Keyder ve Yenal Sarkaç'taki makalelerinde, salgının hane halkı gelirindeki etkileri konusunda şu görüşleri dile getirdiler:
"Öncelikle Covid-19 salgınının kırda yaşayan birçok hanenin gelirinde de önemli düşüşlere neden olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu düşüşün önemli bir bölümü, her zaman olduğu gibi özellikle küçük üreticiler için pazar ve maliyet sorunlarından kaynaklandı. Bütün bu sorunlar genel talebin gerilemesiyle iyice katmerlendi. Önümüzdeki dönem talepten kaynaklı bu kriz daha da derinleşebilir. Öte yandan kırsal hanelerin gelirinin düşmesi, aynı zamanda tarım dışı istihdam olanaklarının da salgınla birlikte azalmasıyla alakalı. Türkiye kırsalında, özellikle de kıyı bölgelerinde yaşayan hanelerden pek çoğu sadece tarımdan kazandıkları parayla geçinmiyorlar uzun zamandır. İnşaat, madencilik, ve turizm sektörlerinde geçici ya da yarı zamanlı istihdam, seyyar satıcılık gibi işler çok sayıda ailenin olağan gelirlerinin önemli bir parçasını oluşturuyor. Tabii salgınla birlikte bu tür işlerden (özellikle turizmle ilişkili olanlardan) elde edilen gelirde de önemli düşüşler olduğunu tahmin etmek zor değil."
"Bütün bunlar ülkenin sosyal coğrafyasında yeni bir dengenin gündeme gelebileceğine işaret ediyor. İkinci Dünya savaşı sonrası döneme damgasını vuran beklentinin, yani kırsalın boşalacağı, kentli nüfus oranının Batı ülkelerine benzer bir dinamikle sürekli yükseleceği gibi öngörüleri yeniden düşünmek gerekiyor. Fakat böyle bir öngörü kentler küçülecek, kırsal nüfus büyüyecek diye özetlenemez. Daha olası bir senaryo kesin çizgilerle birbirinden ayrılan kentli/kırsal kategorileri yerine daha esnek ve geçişli yaşam tarzlarının ortaya çıkması. Zaten, kırsal bölgelerde erişimin kolaylaşması, TV ve İnternetin yaygınlaşması, toplumsal ve kültürel dönüşüm kentin periferisi ile kırsal arasındaki hudutları daha muğlak bir yere getirdi. Bu yeni sosyal coğrafya günümüzde yaşanan dönüşümlerin kentlileşme çerçevesinde kuramsallaşmış toplumsal gelişme paradigmasını da yeniden düşünmemiz gerektiğini hatırlatıyor."
Makalenin tamamı için tıklayın: Covid-19 dünyasında yeni bir toplumsal coğrafyaya doğru