İngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre, Koronavirüs'e yakalanan bir kişinin konuşması, çevredekiler için, havadaki partiküller nedeniyle öksürmesi kadar tehlikeli olabilir.
Koronavirüs, enfekte kişinin nefesi, konuşması ya da öksürmesi gibi birçok yolla bulaşabiliyor. Bu da virüsün neden olduğu Covid-19 hastalığının neden kapalı alanlarda kolayca yayılabildiğini açıklıyor.
Büyük damlacıklar kısa bir mesafede yere düşerken, aerosol diye bilinen küçük damlacıklar virüsü iki metrelik mesafenin ötesine taşıyıp, havada asılı kalabiliyor.
Uzmanlar, büyük ve küçük damlacıkların oluşturduğu riski ölçmek ve bu riski azaltma yöntemleri bulmak için modellemeler oluşturdu. Çalışmaya göre, partiküller iki metrenin ötesine birkaç saniyede geçebiliyor.
İngiltere'de yayımlanan Guardian gazetesine konuşan Cambridge Üniversitesi sıvı mekaniği uzmanı ve çalışmayı gerçekleştiren bilim insanlarından Prof. Pedro Magalhaes de Oliveira, "Bu partiküllerin kapalı bir mekanda birikmemesi ve güvenle dışarı çıkartılması için maskelere, sosyal mesafeye ve iyi bir havalandırmaya ihtiyacınız var" dedi.
Matematik, fizik ve mühendislik çalışmalarının yer aldığı bilimsel yayın Proceedings of the Royal Society A'de yayımlanan çalışmada Oliveira ve çalışma arkadaşları, enfekte bireylerin konuştuklarında ya da öksürdüklerinde ürettiği damlacık miktarıyla, damlacıkların yapısı ve yere ulaşmaları için gereken zamanı hesaba katan modeller oluşturdular.
Uzmanlar ayrıca, bireylerin viral yükü ve enfeksiyon için gereken virüs dozu tahminini de inceledi.
Çalışmada, konuşan ya da öksüren birinden iki metre uzakta, maskesiz bir şekilde durmanın güvenli olmadığı sonucuna varıldı.
Araştırma ekibi ayrıca, enfekte bir kişinin 30 saniye boyunca konuşmasından bir saat sonra geride kalan küçük parçacıkların, tek bir öksürüğe kıyasla daha fazla virüs kütlesi içerdiğini, bu yükün de küçük ve havalandırmasız kapalı alanlarda Covid-19'a yol açmaya yeterli olacağını belirtti.
Prof Oliveira, "Konuşmak, dikkate alınması gereken çok önemli bir mesele çünkü, konuşmayla öksürmeye kıyasla çok daha küçük damlacıklar üretiliyor. Bu parçacıklar, bir saatten uzun bir süre boyunca hastalığa yol açabilecek derecede havada kalabiliyor" dedi.
Ancak bir kişinin virüse yakalanıp yakalanmayacağı ne kadar parçacık soluduğuna bağlı. Bunda da maske takılıp takılmadığı, kapalı mekan olup olmadığı, havalandırma düzeyleri ve kişiler arasındaki mesafe gibi faktörler de rol oynayabiliyor.
Araştırma ekibi, çalışmalarıyla internet üzerinden sadece havadaki parçacıklarla kapalı mekanlarda, enfekte olma riskini ölçen bir hesaplama geliştirdi.
Airborne.cam adresindeki hesaplama sisteminde örneğin, maksimum 50 kişi alan, ofisler kadar havalandırması bulunan 250 metrekarelik bir dükkanda, 5 Covid-19 enfeksiyonu bulunması ve kimsenin maske takmaması halinde enfeksiyon riski yüzde 8 olarak görülüyor.
Havalandırma sistemi havanın saatte üç kere değil de beş kere değişmesine ayarlandıysa bu risk yüzde 2'ye düşüyor. Herkesin üç katmanlı bir maske takması da riskte aynı derecede düşüşle sonuçlanıyor.
İngiltere Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve Leeds Üniversitesi Enfeksiyon hastalıkları uzmanı Prof. Catherine Noakes, çalışmayı memnuniyetle karşıladı, ancak araştırmanın bir dizi varsayıma dayandığını kaydetti.
Noakes, çalışmanın varsayımlarından birinin her bireyin yüksek virüs yükü taşıdığı olduğunu ve bunun risk hesaplamasına büyük bir etkisi olduğunu vurguladı.