Uluslararası danışmanlık şirketi Kearney’in stratejik düşünce ve öngörü kuruluşu Küresel İş Konseyi tarafından yayınlanan raporda, 2021 ve sonrasında dünya ekonomisine yön verecek 5 trend ele alındı. Kearney Türkiye Direktörü Onur Okutur, global ekonomiye yön veren trendlerin Türkiye’yi de etkileyeceğini belirterek, “COVID-19 küreselleşmede kırılmaya yol açtı, ulusal ekonomilerin güç kazanacağı bir döneme giriyoruz. Ülkelerin dışa bağımlılığı azaltma çabası yerli özel sektör şirketleri için önemli fırsatlar doğuracak” dedi. Okutur, birleşme ve satın alma ile konsolidasyon dalgasının sektörlerdeki oyuncu sayısını azaltacağını da belirterek; bunun kâr marjını artıracağını, ancak tüketiciler açısından olumsuz sonuçlara yol açabileceğini vurguladı.
Kearney Küresel İş Konseyi, devletlerin dünyanın dört bir yanında COVID-19’un ekonomik etkileriyle mücadele edebilmek için dev destek paketleri açıkladığına dikkat çekti. Japonya’nın açıkladığı paketin büyüklüğü, milli gelirinin yüzde 20’sine ulaştı. Amerika’da bütçe açığı, 1929 Buhranı’nın iki katı olan yüzde 17.9’a yükseldi. Bu gelişme, borç yükü ve bütçe açıklarında artışlara yol açtı. İngiltere’de kamu borcunun gayrisafi yurtiçi hasılaya oranı, son 50 yılın en yüksek seviyesine çıktı.
Kearney Küresel İş Konseyi, bütçe açıklarının 2025’e dek ekonomiler etkisini sürdürmesini bekliyor. Borçtaki artış, kamu harcamaları konusunda hükümetlerin ellerini kollarını bağlayacak. Özellikle borçlanma kapasiteleri sınırlı olan gelişmekte olan ülkeler daha çok zorlanacak. Bu da iktidarlara olan güvenin aşınmasına yol açacak. Bunun etkisini şimdiden görüyoruz: Hükümetlerin Covid’le iyi mücadele ettiğini düşünenlerin oranı bütün dünyada azalıyor.
Raporda pandeminin, ulusal hükümetlere kendi kendine yeterli bir ekonomi oluşturmak konusunda bir alarm çağrısı olduğunu belirtildi. Kearney Küresel İş Konseyi, devletlerin özellikle sağlık, gıda, teknoloji, enerji ve imalat gibi temel sektörlerde yerel üretim imkanlarını artırmaya çalışacaklarını öngörüyor. Bu da yerli şirketlere yarayacak. Özel sektör şirketlerinin, yeni devlet destekleri sağlama ve hükümetleriyle işbirliği yapma konusunda çok sayıda yeni fırsat bulacak. Yerli sektörlere sağlanan desteğin ulusal ekonomilere olumlu etkisi olacak.
Bununla birlikte devletin ekonomiye müdahalesinin artması, uzun vadede inovasyonun azalmasına ve bazı şirketlerinin verimsiz oldukları halde sırf yerli oldukları için desteklenmesi riskini getirecek. Kearney Küresel İş Konseyi, bunun kamu kaynaklarının yanlış yerlerde kullanılmasına yol açabileceği uyarısı yapıyor.
Raporda, COVID-19’un yoksulluğun küresel ölçekte derinleşmesine yol açtığına da dikkat çekildi. Kearney Küresel İş Konseyi, önümüzdeki 5 yılda yoksulluk ve eşitsizlikte artış yaşanacağı öngörüsünde bulunuyor. Toplumsal piramidin en altında yer alan vasıfsız çalışanlar, öğrenciler, çalışan kadınlar ve göçmenler daha da marjinalize olacak. Ekonomik ortam zayıf olduğu için onları desteklemek, ekonomik entegrasyonlarını sağlamak kolay olmayacak.
COVID nedeniyle okulların kapanması ve eğitimin internete taşınması da yoksullarla toplumun geri kalanı arasındaki uçurumun daha da açılmasına yol açıyor. Dünya genelinde 1.6 milyar çocuk COVID nedeniyle okulundan uzak kaldı. Yoksul ailelerinin çocuklarının sadece sadece yüzde 1’inin internet erişimi bulunuyor. Bu da eşitsizliği derinleştiriyor.
COVID-19 kadın çalışanları da vuruyor. Okullar kapanınca, dünyanın birçok yerinde kadınlar işlerini bırakıp çocuklarıyla ilgilenmek için evlerine döndü. Amerika’da geçen Eylül’de 860 bin çalışan anne, çocuklarının bakımı için işini bıraktı. COVID etkisiyle cinsiyetler arası uçurum önümüzdeki 5 yılda daha da genişleyecek.
Kearney Küresel İş Konseyi, yoksulluk ve eşitsizliğe karşı mücadelede devletlerin yanı sıra özel sektör şirketlerinin de sorumluluk üstlenmesi gerektiğini belirtiyor ve iyi uygulamalara birkaç örnek veriyor. Adidas, Amerika’da yapacağı yeni işe alımlarda siyahlara ve Latin Amerikalılara yüzde 30 kota vereceğini açıkladı. Microsoft, dünya genelinde 25 milyon kişiyi dijital teknolojiler konusunda eğiteceği bir projeyi uygulamaya koydu. Bu örneklerin çoğalması gerekiyor.
Üretimde giderek artan otomasyon da yoksulluğu artıracak. 2030 yılına kadar dünya genelinde 20 milyon işçinin işini robotlara kaybedeceği öngörülüyor. COVID-19 otomasyona hız kazandıracak; bulaş riskine karşı dünyanın her yerinde üretim sektörüne ek olarak artık perakende şirketleri de otomasyonu artırıcı projeler geliştiriyorlar.
Kearney’in raporunda dikkat çekilen bir başka eğilim, gıda tedarikinin, karantina önlemleri ve ticaret kısıtlamaları nedeniyle zorlaşması. Çiftçiler, karantina nedeniyle uzun süre evde kapalı kaldı. Et kombinaları uzun süre üretim yapamadı. Rusya gibi büyük tahıl üreticileri ihracat yerine ulusal stokları artırmaya odaklandı. Bunların etkisiyle 2020’de gıda fiyatları arttı. Ekim’de küresel gıda fiyatları, karantina önlemlerinin zirveye ulaştığı Mayıs ayından bu yana yüzde 8 yükselmişti. Temel gıda fiyatlarındaki artış daha da çarpıcı. Tahıl fiyatları, geçtiğimiz yılın Ekim ayına göre yüzde 16.5 yukarıda.
COVID-19 nedeniyle alınan karantina önlemleri nedeniyle dünya genelinde yeterli gıdayı bulmakta güçlük çeken kişi sayısının, bu yıl 130 milyondan 265 milyona yükselmesi bekleniyor.
Gıda fiyatlarındaki artış, indirim marketlerinin popülaritesinin artmasına yol açıyor. Kearney Küresel İş Konseyi, önümüzdeki 5 yıl boyunca indirim marketlerinin yıldızının parlamaya devam etmesini bekliyor.
Kearney Küresel İş Konseyi’ne göre gıda fiyatlarındaki artışla önem kazanan bir başka konu, gıda zayiatı. Dünya genelinde gıda ürünlerinin yaklaşık yüzde 30’unun çeşitli nedenlerle çöpe gittiği tahmin ediliyor. Raporda, gıda zayiatını azaltmaya yönelik girişimlerin ve teknolojilerin hız kazanacağı öngörüsü yer alıyor. Kearney özellikle gıda ürünlerini üretimden rafa kadar takip eden Blockchain uygulamalarının ilgi göreceği öngörülüyor.
Pandeminin yol açtığı ekonomik sorunlar dünya genelinde birçok şirketin mali durumunun bozulmasına yol açtı. Kearney Küresel İş Konseyi, bu olgunun daha şimdiden bazı şirketlerin oyun dışına kalmasına ve sektörlerde konsolidasyonlara yol açtığını, daha da açacağını belirtti. Güçlü likiditeye sahip şirketler güç kaybeden rakiplerini satın alacaklar. Önümüzdeki 5 yılda enerji, teknoloji sektörleri ve özel sermaye fonları (Private equity), en fazla birleşme ve satın almanın gerçekleşeceği alanlar olacak. Sektörlerinde güçlü şirketlerin pazar payı daha da artacak. Bu da tüketicilerin önündeki seçeneklerin azalmasına ve daha yüksek fiyat ödemelerine yol açabilecek.
Birleşme ve satın alma dalgası, şimdiden oligopolistik bir yapıya sahip sağlık, havacılık, otomotiv sektörlerinde gücün daha az sayıda oyuncunun elinde toplanmasına yol açacak.
Sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik küresel önlemlerin etkisiyle enerji sektöründe de birleşme ve satın almalar hız kazanacak.
Kearney Küresel İş Konseyi, özel sermaye fonlarının (Private equity) yaklaşık 1.5 trilyon dolarlık sermaye biriktirdiğine dikkat çekerek, COVID sonrası dönemde bunu yeni satın alma dalgası için kullanacaklarını öngörüyor. Nitekim özel sermaye fonları, 2020’nin ilk 9 ayında 5 bin 500 satın almaya imza attılar bile.
Satın almalara hız verecek bir başka grup, Google, Amazon, Apple gibi büyük teknoloji şirketleri. 2020’de teknoloji şirketlerinin yaptığı satın almaların tutarı 200 milyar doları geçti. Kearney Küresel İş Konseyi, bunun 20 yıldır görülmemiş bir seviye olduğuna işaret ediyor.