Muzaffer Gençdoğan / Ankara
TBMM Çözüm Komisyonu’nun bugün açıklanan ve sadece AKP’li üyelerce hazırlanan “resmi” raporu ile geçen hafta kamuoyuna duyurulan alternatif raporda yeralan “özerklik” ile ilgili öneriler, AKP ile BDP’yi bir kez daha karşı karşıya getirdi. İki rapor arasındaki keskin farklılık, Hükümet'in “açılım”, “çözüm” ve “demokratikleşme” başlıkları altında farklı dönemlerde gündeme getirdiği çözüm sürecine başlangıçta olumlu bakan BDP ile iktidar partisi arasındaki görüş ayrılığının derinleştiğini ortaya koydu.
Çözüm Komisyonu’nun bugün açıklanan “resmi” raporunda, siyasi bakımdan ayrı bir idari yapı anlamındaki özerklik ile yerel yönetimlerin özerkliğinin birbirine karıştırıldığına vurgu yapan şu ifadeler yer alıyor:
“Kürtler, Türkiye’nin tamamına yayılmış durumda, Türklerle iç içe yaşamakta, coğrafi olarak açık bir ayrışma bulunmamaktadır. Bu sebeple, Kürtler için, etnik temele dayalı, coğrafi sınırları belirlenmiş, ayrı bir yönetsel yapının oluşturulması çok da mantıklı görülmemektedir. Kamuoyu araştırmalarının da gösterdiği gibi Kürtlerin büyük çoğunluğunun ayrı siyasi bir yapı istemedikleri, büyük çoğunluğunun sorunun çözümünü eşit vatandaşlıkta gördükleri, 30 yıldır süren ve on binlerce insanın hayatına malolan olaylara rağmen, Türk ve Kürtler arasında büyük bir toplumsal ayrışmanın bulunmadığı, bu sebeple; etnik ya da coğrafi temele dayalı, siyasi anlamda özerk siyasi yapıların sorunun çözümünde esas olarak alınamayacağı, eşit vatandaşlık temeline dayalı, yerel yönetimlerin güçlendirildiği bir modelin çözüm için uygun olabileceği değerlendirilmektedir”.
Raporda, yerel yönetimlerin özerkliği konusunda ise, modern dünyaya paralel olarak yönetim alanında mahalli idareler lehine bir sürecin yaşanmakta olduğu, özellikle 2004 yılı sonrasındaki Mahalli İdareler Reformu kapsamında, yerel yönetimlerin özerkliği çerçevesinde önemli mesafeler alındığı, son dönemde yapılan yasal düzenlemeler dikkate alındığında Türkiye’nin imzaladığı Avrupa Konseyi Yerel Özerklik Şartı’nın siyasi özerklik içermediği, yerel düzeyde idari ve mali özerkliği öngördüğü, bu Şart’a konulan çekincelerin büyük bir kısmının 2004 sonrası reformlarla karşılanmış olduğu ifade edildi.
BDP’nin Çözüm Komisyonu raporuna alternatif olarak hazırladığı ve geçen hafta TBMM Başkanı’na sunulan raporda ise, özerkliğe ilişkin şu taleplerde bulunuldu:
-Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Ottowa Sözleşmesi başta olmak üzere; Uluslararası Sözleşmelerde yer alan çekincelerin kaldırılması,
--Rojava Kürtlerinin en temel yaşamsal hakkı olan kendi bölgesini savaştan ve yıkımdan uzak tutup özerkleştirme hakkına karşı geliştirilen milliyetçi refleks ve Kürt Fobisi barış ve müzakere sürecini büyük oranda zedelemektedir. Hükümet kanadı Rojava Kürtlerinin kendi iradeleriyle yaratmaya çalıştığı yaşam kültürüne ve yüzyıllar önce Batı Emperyalizminin haritalar üzerinde çizip parçaladığı Kürt halkının statü talebine saygı duymak ve kabul etmek zorundadır. Kürt halkının statüsünün tanınması ve kademeli olarak Kürtler arasındaki yapay sınırların kaldırılması gerekmektedir. --Sayın Öcalan tarafından önerilen sekiz komisyondan biri olan Misak-ı Milli Komisyonu meclis bünyesinde oluşturulmalıdır. İncelendiği vakit, Sayın Öcalan tarafından kurulma önerisi sunulan sekiz komisyon, sorunun kalıcı bir şekilde çözülmesinin formülünü sunmaktadır. Bu bağlamda Kürt halkının ulusal birliği ve statü talebi ne devleti ne de toplumu korkutmamalı ve saygıyla karşılanmalıdır. --Bireysel ve kolektif hakların bir bütün olduğu gerçeğinden hareket edilmeli, 200 yıllık Kürt sorunu tek başına bireysel haklar ekseninde çözülemeyeceği kabul edilerek, Kürtlerin bir halk olarak bütün haklarıyla birlikte tanınması gerekir. --Bu topraklarda yaşayan bütün halkların ve farklı inanç gruplarının bir arada eşit ve özgürce yaşayacağı, demokratik ve özerk bir siyasal yapının hayata geçirilmesi hayati önem taşımaktadır. Demokratik Ulus, Demokratik Vatan, Demokratik Cumhuriyet ve Demokratik Özerklik olguları tartışmaya açılıp gündemleştirilmelidir. Kürt sorunu başta olmak üzere bu ülkede yaşanan etnik, mezhepsel ve dini gerilimlerin ortadan kalkması için, demokratik özerk bir sistem ile farklı bölgeler şeklinde örgütlenen yapıların bir araya gelmesiyle oluşan demokratik ulus ve eşit haklar üzerinden kurulacak yeni bir Cumhuriyet, partimizin temel önerisidir.”