Çözüm sürecini Bülent Arınç yönetecek

Çözüm sürecini Bülent Arınç yönetecek

Ahmet Davutoğlu'nun Başbakanlığında kurulan 62’inci Hükümet’te bakanların görev dağılımı belli oldu. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın yürüttüğü çözüm sürecinin koordinasyonu beklenin aksine Yalçın Akdoğan tarafından değil Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç tarafından yürütülecek.

Gonca Şenay’ın Al Jazeera Türk’te yer alan haberine göre, Atalay’dan boşalan Başbakan Yardımcılığı görevini Yalçın Akdoğan’ın devralması nedeniyle çözüm sürecini yürütecek ismin Yalçın Akdoğan olacağı öne sürülmüştü. Atalay’ın devir teslim sırasında Akdoğan’a, “Bu oda O’nu iyi tanır, kendisi de bu odayı iyi tanır” sözleriyle Akdoğan’ın daha önce çözüm sürecinde Başbakan’ın Başdanışmanı sıfatıyla aldığı role vurgu yapmış ve bir anlamda, daha fazla rol sahibi olarak bu göreve devam edeceğine işaret olarak algılanmıştı. Ama beklenen olmadı, Davutoğlu kabinesinde bir sürprize imza atarak çözüm sürecinin koordinasyonunu Akdoğan’a değil Bülent Arınç’a verdi. AKP’nin kurucuları arasında yer alan Bülent Arınç, Parti’de en önemli görevleri üstlenen birkaç kişiden biri oldu. Meclis Başkanlığı yaptı, kurulan Hükümetlerde ise hep Başbakan Yardımcılığı görevini üstlendi. Son dönem Abdullah Gül’e yakın duruşu beraberinde “kabine dışı kalacağı” iddialarını getirdi, ama öyle olmadı. “Yeni yetme” polemiği yaşadığı Yalçın Akdoğan ile birlikte 62’inci Hükümetin de dört Başbakan Yardımcısından biri oldu.

 

Arınç ve Kürt siyasi hareketi

 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Kürt siyasi hareketi arasındaki iletişimin geçmişine bakıldığında “dalgalı” olarak tanımlanabilecek bir seyir olsa da, Arınç hakkındaki temel izlenim, olumlu. Bu izlenimin Arınç’ın sayısız açıklamalarına dayanan nedenleri var. Bunlardan en çok akıllarda kalan, Bülent Arınç’ın Gültan Kışanak hakkında 2012 yılının son günlerinde, kapalı kapılar ardında çözüm sürecine ilişkin küçük adımlar atılırken, söylediği sözler. Katıldığı bir televizyon programında Başbakan Yardımcısı şöyle konuşmuştu:

“Ben bir BDP’li kadın milletvekiline çok kızıyordum, çok beddua ediyordum, Ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, şimdi artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşında bir genç kız iken Diyarbakır Cezaevinde o kadar ahlaksızca bir işkenceye maruz kalmış ki, o kadar kendisini zorlamışlar ki, ben de başıma gelse dağa çıkardım.”

Arınç’ın kurduğu bu empatiyi o dönem Barış ve Demokrasi Partisi’nin Eş Başkanlığını yürüten Gülten Kışanak da karşılıksız bırakmadı.

“Empati iyidir, bizi çözüme götürür. Bülent Arınç’ın yaptığı da bir tür empatidir. Bunu önemsiyoruz. Arınç’ın sözleri, Kürt sorununun nasıl çatışma zeminine taşındığına da işaret ediyor.” Ancak Kışanak, bir yandan da siyaseten söylenmesi gerekenleri söylemiş, “Söylenenler başka, yapılanlar başka. Muğlaklığı ortadan kaldırmak gerek” demişti.

Başka bir örnek ise Arınç’ın KCK’lıların tahliyesi ile ilgili sözleri. Tutukluluk süresinin 5 yıla indirilmesine rağmen Diyarbakır’daki mahkemenin KCK’lılaları tahliye etmemesini eleştiren Arınç, “İstisna olmaz. Adına KCK davası denen davada tutuklular varsa mutlaka onlar da çıkmalıdır, çıkacaktır.” İfadelerini kullanmıştı. Bu dönemde Arınç, Hükümette KCK davasından tahliye edilen milletvekillerini ziyaret eden tek isim oldu. Ve o görüşmede Arınç’a, BDP’liler görüştükleri Hükümet heyetine ilettikleri talepleri de aktardılar. Özellikle de hasta tutukluların tahliyesinin önünün açılması için sorunu örneklerle anlattılar. Arınç, daha sonra yaptığı açıklamada, “Onlardan ben dosya ve isim istedim. Bana da gönderdiler, teşekkür ediyorum. Her biriyle ayrı ayrı ilgileniyoruz. Bundan da herkes emin olsun. Hastalık sebebiyle tutukluluk ve hükümlülüğe ara vermek lazım.” sözleri Kürt siyasi hareketi tabanında memnuniyet yaratmış, Arınç’ın Hükümet cephesinde sorunların paylaşılabileceği bir isim olduğu izlenimini perçinlemişti.

 

Tepki gösterdiği olaylar da oldu

 

Bülent Arınç ile Kürt siyasi hareketi arasında her zaman her şey çok da yolunda değildi. Ama gerilimin yükseldiği başlıklar daha çok günlük siyasi açıklamalardan kaynaklandı, üzerinde anlaşılabilen başlıklar ise Kürt sorununun çözümünün temel noktasındaki politikalar ile ilgiliydi.

Örneğin seçimlerin yenilendiği Siirt’in Güroymak ilçesinde partisi için oy isterken Arınç, sonrasında seçimleri kazanan, en büyük rakipleri konumundaki BDP-HDP’yi eleştirmişti. Yaşanan son gerilim ise çocukları PKK tarafından kaçırıldığı gerekçesiyle Diyarbakır’da eylem yapan anneler ile ilgiliydi. Arınç, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin annelerin belediye önünden kaldırılmasına, " Türkiye, bu konuya odaklanmışken maalesef Diyarbakır Belediyesi bu aileleri olduğu yerden kaldırdı, yeter ki bu barışçı eylem gündem oluşturmasın düşüncesiyle. Doğrusu Belediye Başkanını kınıyorum." sözleriyle tepki göstermişti.En sert tepkilerini ise PKK saldırılarında hayatını kaybeden askerlerle ilgili BDP'nin tutumuyla ilgili verdi. aralarında Silvan saldırısının da bulunduğu bir dizi saldırı sonrasında Arınç, BDP'nin PKK'yı kınamamasını eleştirdi. "Sadece yarım ağızla, 'Biz de üzüldük' demek yetmez. Bir taraftan da bu insanlarla iç içe geçmiş görüntüler vermenin Türkiye'ye nelere mal olduğunu hepimiz maalesef açıyla görüyoruz" sözleriyle hem BDP'lilerin açıklamalarını hem de 2012 yılında PKK'lılarla BDP'lilerin kucaklaşmasını eleştirmişti.

 

Kritik adımlar atacak

 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, çözüm sürecinde atılacak en kritik adımların mimarları arasında yer alacak. PKK'nın silah bırakmasından, eve dönüşlerine kadar sürecin bundan sonra atılacak adımlarını somut bir takvime bağlayacak "Yol haritası"nı açıklayacak. Ayrıca yeni süreçte beklenen müzakereye geçişte atılacak adımların koordinasyonunu yapmak da Arınç'ın görevi olacak.