'Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık diyenler, Cizreli kız çocuğunun evinin buzdolabındaki cesediyle hatırlanacak'

'Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık diyenler, Cizreli kız çocuğunun evinin buzdolabındaki cesediyle hatırlanacak'

Cumhuriyet yazarı Nuray Mert, 4 Eylül Cuma gününden bu yana sokağa çıkma yasağının devam ettiği ve çok sayıda can kaybının olduğu Cizre'de yaşananlara ilişkin olarak, defnine izin çıkmadığı için bedeni dondurucuda bekletilen 10 yaşındaki Cemile Cizir Çağırga'nın ölümünü hatırlatarak “Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık” diyenler, hep bir kız çocuğunun Cizre’deki evinin buzdolabında bekleyen cesedi ile hatırlanacak" dedi. 

"Din, iman diye yola çıkanların iktidarı tam bir sulta oldu" diyen Mert, "Öyle olunca, zamanında özgürlüklere aklı yatmadığı için onlara baskı yapanlara gün doğdu; 'biz demedik mi', 'sizi kullandılar' diye ortalara döküldüler. Özgürlük, demokrasi fikri güme gitti, biz kaybettik" ifadesini kullandı.

Nuray Mert'in "Biz kaybettik!" başlığıyla yayımlanan (11 Eylül 2015) yazısı şöyle:

7 Haziran seçimleri ertesi, barış isteyen, demokrasi isteyen, özgürlük isteyenler adına “Biz kazandık!” diye yazmıştım, sevincimiz kısa sürdü. Onlar; dayatma, baskı, savaş, zapturapt isteyenler kazandı. Bu sıradan kim haklı çıktı oyunu, laf yarışı değil. Onların kazanması, kan, revan, kavga, dövüş demek.  “Bu ülkenin dindarına onca zulmedildi, hakir görüldü ama sonunda hak yerini buldu, iktidar oldular; dindar, başörtülü artık başı dik geziyor, bu demokrasinin zaferidir”dedik. Din, iman diye yola çıkanların iktidarı tam bir sulta oldu. Öyle olunca, zamanında özgürlüklere aklı yatmadığı için onlara baskı yapanlara gün doğdu; “biz demedik mi”, “sizi kullandılar” diye ortalara döküldüler. Özgürlük, demokrasi fikri güme gitti, biz kaybettik! “Memleketin en yakıcı sorunu Kürt meselesidir, Kürtler ile barışmadan demokrasi olmaz” dedik. Bu çetrefil işi barışçıl yoldan çözmek akıllara yatmadı veya zor geldi, taraflar bildikleri mevzilere döndüler, savaşa tutuştular, biz kaybettik. Meydan savaş isteyenlere kaldı.  Çok güzel bir tabir vardır; “olsun, insanlık bizde kalsın” diye. Diyeceksiniz ki, insanlık bizde kalmaya kalsın da, keşke tüm bunlar olmasaydı, biz, yani bu ülkede kavgasız gürültüsüz yaşamaya inananlar, yani hepimiz kazansaydık. Keşke, ama yine de en önemlisi, insanlık bizde kalsın; bize lazım olan insani değerler, insan onuru... Asıl mesele bunları kaybetmemek, bunların mücadelesine yılmadan devam etmek. Ne olursa olsun, aman bu konuda kimsenin kuşkusu olmasın!  Gelelim kazananlara; daha doğrusu kazandık sananlara! Hiç kuşkunuz olmasın, yaptıklarının vebali altında kalacaklar. Siyaseti kirli hesaplar, kirli oyunlar, hastalıklı tahayyüllerini “dava” sananlar, sanmasınlar ki, çaresiz insanlara ödettikleri bedeller kâbusları olmayacak. Sanmasınlar ki, ellerindeki kan, yıkanınca çıkacak. Sebep oldukları belalar, dönüp kendilerini bulmayacak!  Biz kaybettik, barış kaybetti, kardeşlik kaybetti, fevkalade üzgünüz. Ama, asıl dertlenmesi gereken böylesi bir yenilgiden galip çıkanlar, çünkü bu galibiyet savaşın, dalaşın, dövüşün galibiyeti, kısacası kimseye hayrı olmayacak bir galibiyet. Böylesi“şer” yolunda bir başarı veya zafer, sahipleri ise, “şer”e vesile kılınanlardır, gerisini onlar düşünsün.  Bu sisli puslu günlerin sonu geldiğinde, herkesin vebali boynuna olacak. Bizim samimiyetle desteklediğimiz “çözüm süreci”nin ardında kirli pazarlıklar varsa, hepsi ortalara saçılacak. O kadar ki, belki midemiz kaldırmayacak. Ve nihayet, bu işler istendiğinde dolaba konup, istendiğinde masaya konacak şeyler değil, sonuçta “Çözüm sürecini buzdolabına kaldırdık” diyenler, hep bir kız çocuğunun Cizre’deki evinin buzdolabında bekleyen cesedi ile hatırlanacak.  Biz kaybettik ama yenilip bitmedik. Kim ne kadar korkutmaya çalışırsa çalışsın doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz. Savaş çığırtkanlığına, linç seferberliğine karşı çıkacağız. “Operasyon için değil, insanları yaşatmak için yol yapın” diyeceğiz. Ne “Terör destekçisi”, “memleket düşmanı” yaftalarından alınmamızı gerektirecek karanlık bir yüzümüz ne de insanlık müsveddesi tetikçilere verilecek hesabımız var. Onlar kullanım süreleri bitince bitecekler, bizi öldürseniz dahi bitmeyeceğiz. “Biz sizinkirli oyunlarınızla, hilelerinizle baş edemedik, ama önünüzde eğilmeyeceğiz, bu da size dert olsun!” diyeceğiz.