CPJ'den Erdoğan'a mektup: Türkiye dünyanın en baskıcı ülkelerinden

CPJ'den Erdoğan'a mektup: Türkiye dünyanın en baskıcı ülkelerinden
Hülya Karabağlı - T24 / AnkaraNew York merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi’nin (CPJ) 8 Aralık 2011’de tüm dünyadaki tutuklu gazetecilerle ilgili bir rapor yayımlayarak Türkiye’de sadece 8 gazetecinin tutuklu olduğunu öne sürmesiyle başlayan tartışma  yeni bir boyuta  taşındı. 70 değil de 8 gazetecinin tutuklu olduğu yönündeki raporun Türk hükümeti tarafından kullanılması üzerine CPJ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a çok sert bir dille mektup yazdı.CPJ mektubunda “Sayın Başbakan, hükümetinizin CPJ'in sekiz gazetecinin mesleklerinden dolayı hapiste oldukları kararına varmış olmasından dolayı herhangi bir şekilde teselli bulması ters olur. Burma'nın gerisinde ve Etiyopya'nın ilerisinde olan bu sayı, Türkiye'yi kesinlikle dünyanın en baskıcı ülkelerinin arasına katıyor ve hükümetinizin demokrasi ile hukukun egemenliğine dair taahhütlerine büyük ölçüde gölge düşürüyor. Sekiz gazetecinin hapsedildiğine dair listemiz sicilinizde kara bir leke ve bir utanç kaynağı olarak görülmeli” denilmesine dikkat çekti.Umut Oran ve Bilgehan New York CPJ merkezindeCHP heyetinin 11-18 Aralık 2011 arasındaki ABD programının durakları arasında New York’taki CPJ de vardı. 16 Aralık’ta Umut Oran, CHP Ankara Milletvekili Gülsün Bilgehan ile birlikte CPJ’e giderek direktör JoelSimon ve üst yönetim ile görüştü. Oran, CPJ’nin son raporunun Türkiye’de basın üzerinde antidemokratik baskı uygulayan hükümetin daha da hoyratlaşmasına yol açacağı uyarısında bulundu. Oran’ın yerinde inceleme yapmak ve gazetecilerin yargılandığı davaları görmek için duruşmalara katılmaları çağrısını kabul eden Simon ve ekibi, Ocak-Şubat 2012’de Türkiye’ye gelme kararı aldı. CPJ direktörü Simon, Oran’ın tutuklu gazeteci sayısının 70’i aştığı görüşünü yeniden araştıracaklarını söyledi. Oran, Başkanlığını Orhan Erinç’in yaptığı Gazetecilere Özgürlük Platformu ile bağlantı kurulmasını da istedi.Son tutuklamalar bardağı taşırdıAncak bu görüşmeden sadece 4 gün sonra 20 Aralık’ta KCK Soruşturmasıyla bağlantılı olduğu belirtilen bir gözaltı dalgasıyla 40 kadar gazetecinin daha gözaltına alınıp tutuklanması bardağı taşıran son damla oldu. Bunun üzerine CPJ yöneticisi Simon, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sert ifadelerin yer aldığı bir mektup kaleme aldı.Başbakan Erdoğan’a sert mektupAdalet Bakanı Sadullah Ergin ile CatherineAshton (AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisi), Stefan Füle (Avrupa Komisyonu Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu Komiseri), HélèneFlautre (Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı), Thomas Hammarberg’e (Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri) de gönderilen “CPJ, gazeteci tutuklamalarını kınadı” başlıklı söz konusu mektupta  şunlar kaydedildi:'Ölümcül zararı kınamak için'- CPJ bu mektubu, medyaya süregelen baskıların Türkiye'ye dünyanın en kötü basın hakları ihlalcilerinden biri olma şöhretini kazandırmasını ve Türkiye demokrasisinin sağlamlaşmasına verdiği ölümcül zararı kınamak için yazıyor.- Bizi rahatsız eden şey raporumuzun hükümetinizi harekete geçmeye teşvik etmiş olma olasılığı.Tutuklu 8 gazeteci sicilinizdeki kara bir leke-Sayın Başbakan, hükümetinizin CPJ'in sekiz gazetecinin mesleklerinden dolayı hapiste oldukları kararına varmış olmasından dolayı herhangi bir şekilde teselli bulması ters olur. Burma'nın gerisinde ve Etiyopya'nın ilerisinde olan bu sayı, Türkiye'yi kesinlikle dünyanın en baskıcı ülkelerinin arasına katıyor ve hükümetinizin demokrasi ile hukukun egemenliğine dair taahhütlerine büyük ölçüde gölge düşürüyor. Sekiz gazetecinin hapsedildiğine dair listemiz sicilinizde kara bir leke ve bir utanç kaynağı olarak görülmeli.'Sizi sicili düzeltmeye teşvik ediyoruz'-Sayın Başbakan, sizi bir Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi imzacısı olan Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine, özellikle de gazetecilere karşı gizli delillerin kullanılmasını dizginleyerek, saygı göstermesini sağlamanız yönünde teşvik ediyoruz. Hükümetinizin gazetecileri ve profesyonel medya çalışanlarını kanuni esaslar dışında kitle halinde hapsetmeye yönelik sicili, ülkenizin yükselen bir demokratik güç olarak itibarına büyük zarar veriyor. Türkiye'de gazetecilere karşı binlerce ceza davası açılmış olması gerçeği de bu tehlikeyi artırmakta.-Sizi bu sicili düzeltmeye, hükümetinizin çabalarını yasal sürecin şeffaf ve açık şekilde işlemesine adamaya ve Türkiye'de hiçbir gazetecinin muhalif görüşler ifade etmekten dolayı asla hapsedilmeyeceğini güvence altına almaya teşvik ediyoruz.Oran: 8 milletvekili, 120’ye yakın gazeteci ve 500 öğrenci tutukluKPK toplantıları için 2-3 haftada bir gittiği Avrupa’da ve Sosyalist Enternasyonal toplantılarında tutuklu milletvekili, gazeteci, öğrenci sorununu sürekli gündeme getirdiğini vurgulayan Oran, gelinen son durum için şu değerlendirmeyi yaptı:“Fransa’daki düşünce ve ifade özgürlüğüne yapılan bu çirkin saldırıyı kınıyoruz, ulusal meselede tek vücuduz. Ancak bu saldırıyı kınarken Türkiye kendi evinde de gazetecileri terörist diye tutuklayarak, tarafsız haberciliği bertaraf etme ayıbından da kurtulmalı. AKP Hükümeti ve kabine üyelerinin AB’nin de eleştirdiği baskıcı tutumlarına artık son verme zamanı geldi de geçiyor bile. Daha önce boş bırakılmış olan alanlarda bundan böyle istedikleri gibi at koşturamayacaklar, CHP olarak artık her yerdeyiz. Karaman’ın da Washington’ın da göbeğindeyiz. Hak ve özgürlükler noktasında hükümet artık adım atmalı, bıçak kemiğe dayandı. Bu alandaki engellerin kaldırılması için TBMM’de atılacak her adımın arkasındayız, katkı vermeye hazırız. İçeride birbirimizi kandırmayalım, kendi ayıbımızı çözelim, hem dışarıda düşünce özgürlüğünü savunup hem de içeride kitaplara bomba diye bakmak doğru değil. Paris’te nasıl fikir ve düşünce özgürlüğünü savunuyorsak, Ankara’da da savunmamız lazım. Bugün Türkiye’de, 8 milletvekili, 120’ye yakın tutuklu gazeteci ve 500 öğrenci tutuklu. Bir tek gazetecinin tutuklu olması, masum bir insanın suçsuz yere bir gününü dahi cezaevinde geçirmesi kabul edilemezken gördüğümüz bu tablo Türkiye’ye yakışmıyor. CPJ yapmış olduğu son açıklama ile hem bu durumu teyit etti, hem de hükümetin bakış açısı farkıyla demokratik dünya arasındaki farkı da gösterdi. Bizim hükümeti sevindiren şey, normalde dünyanın yüzünü kızartıyor.”İşte CPJ'nin Erdoğan'a gönderdiği mektubun tam metni:Sayın Başbakan Erdoğan,Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) bu mektubu 29 kadar gazetecinin Salı günkü baskınlarda gözaltına alınmasını olduğu kadar, medyaya süregelen baskıların Türkiye'ye dünyanın en kötü basın hakları ihlalcilerinden biri olma şöhretini kazandırmasını ve Türkiye demokrasisinin sağlamlaşmasına verdiği ölümcül zararı kınamak için yazıyor.Resmi medyaya göre, polis, İstanbul'dan Diyarbakır'a, Ankara'dan İzmir'e dek uzanan koordine baskınlarla 40 kişiyi tutukladı. Yapılan haberlere bakılırsa, tam sayı net olmasa da, bunların çoğunluğu gazetecilerden oluşuyor. CPJ şu ana dek 29 gazeteciyi isimleri ve mesleki bağlantılarıyla tanımladı ve kalan 11 kişiyi incelemeyi sürdürüyor. Hükümetiniz, operasyonun Kürdistan Topluluklar Birliği'nin (KCK) "basın ve propaganda" kolunu hedef aldığını iddia ediyor ancak bu savı destekleyici bir delil sunmuyor. Yetkili çevreler KCK'nın yasadışı PKK’nın "şehir yapılanması" olduğunu savunuyorlar; bu Türkiye'de geniş çaplı tartışılan bir iddia.Bizi bundan da çok rahatsız eden şey ise, Türk medyasından bazı kişilerin kısa süre önce yayınlanan bir CPJ raporunun sekiz Türkiye vatandaşı gazetecinin mesleklerinden dolayı hapiste olduğunu doğruladığını öne sürmelerinin hükümetinizi harekete geçmeye teşvik etmiş olma olasılığı. Dünya gazetesinin haberine göre, Adalet Bakanınız 8 Aralık günü meclis kürsüsünde CPJ bulgularını kaynak göstererek açıklamalarda bulundu.Sayın Başbakan, hükümetinizin CPJ'in sekiz gazetecinin mesleklerinden dolayı hapiste oldukları kararına varmış olmasından dolayı herhangi bir şekilde teselli bulması ters olur. Burma'nın gerisinde ve Etiyopya'nın ilerisinde olan bu sayı, Türkiye'yi kesinlikle dünyanın en baskıcı ülkelerinin arasına katıyor ve hükümetinizin demokrasi ile hukukun egemenliğine dair taahhütlerine büyük ölçüde gölge düşürüyor. Sekiz gazetecinin hapsedildiğine dair listemiz sicilinizde kara bir leke ve bir utanç kaynağı olarak görülmeli.Bunun da ötesinde, o minimum sayı. CPJ'in araştırmacıları, 1 Aralık itibariyle 64 kişi oldukları tahmin edilen, ülkenizdeki hapsedilmiş gazetecilerin her birine dair hapsedilme nedenlerini belirlemeye yönelik sistematik araştırmalar yaptılar. Sekiz davada iddiaların gazetecilikle ilgisini kesin olarak belirlememiş olmakla beraber, yaygın kanuni prosedür ihlallerinden hapsedilen her gazetecinin içinde bulunduğu durumu kınıyoruz. CPJ'in araştırdığı pek çok davada yargısal süreç şeffaf değildi ve iddialar ispatlanmamıştı.Araştırmamız sürüyor ve 2012 dahilinde öne çıkan davaları daha yakından incelemek üzere Türkiye'ye bir heyet göndermek niyetindeyiz. Hükümetinizin CPJ heyetiyle işbirliği yaparak kanunların şeffaf uygulanışına bağlılığını göstereceğini umut ediyoruz. Adalet Bakanınıza tutuklamaların çokluğuna dair bilgi istemek için 25 Temmuz 2011 tarihinde gönderdiğimiz mektuba cevap alamadığımızı derin üzüntülerimizle not düşeriz.Sayın Başbakan, sizi bir Avrupa Konseyi üyesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi imzacısı olan Türkiye'nin uluslararası yükümlülüklerine, özellikle de gazetecilere karşı gizli delillerin kullanılmasını dizginleyerek, saygı göstermesini sağlamanız yönünde teşvik ediyoruz. Hükümetinizin gazetecileri ve profesyonel medya çalışanlarını kanuni esaslar dışında kitle halinde hapsetmeye yönelik sicili, ülkenizin yükselen bir demokratik güç olarak itibarına büyük zarar veriyor. Türkiye'de gazetecilere karşı binlerce ceza davası açılmış olması gerçeği de bu tehlikeyi artırmakta.Sizi bu sicili düzeltmeye, hükümetinizin çabalarını yasal sürecin şeffaf ve açık şekilde işlemesine adamaya ve Türkiye'de hiçbir gazetecinin muhalif görüşler ifade etmekten dolayı asla hapsedilmeyeceğini güvence altına almaya teşvik ediyoruz.Saygılarımla,Joel SimonDİREKTÖRDiğer alıcılar:Sadullah Ergin, Türkiye Adalet BakanıCatherine Ashton, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek TemsilcisiStefan Füle, Avrupa Komisyonu Genişleme ve Komşuluk Politikasından Sorumlu KomiseriHélène Flautre, Türkiye-Avrupa Birliği Karma Parlamento Komisyonu EşbaşkanıThomas Hammarberg, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri