Milli Eğitim Bakanlığı görevini Nimet Çubukçu'ya devreden Hüseyin Çelik, "Milli Eğitim Bakanlığı otomatik pilota bağlanmıştır. Çünkü atama şekli belli, yapılanlar belli, öğretmen ataması belli, atama esasları belli, okulların işleyişi belli" dedi. Çelik, Milli Eğitim Bakanlığı Başöğretmen Salonu'nda, devir teslim töreninden önce bürokratların katıldığı toplantıda, bakanlığı döneminde yaptığı çalışmalara ilişkin çalışmaları anlattı. 59. Hükümet'in kurulmasıyla 15 Mart 2003 tarihinden beri Milli Eğitim Bakanlığı görevini yürüttüğünü belirten Çelik "6 yıl 45 gün, Cumhuriyet tarihinde uzun sayılabilecek bir süre görev yaptığını kaydetti. Hüseyin Çelik, "Öncelikle 58. Hükümet'te beni Kültür Bakanı olarak tayin eden Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'e, 59. ve 60. hükümette beni Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendiren Başbakanımıza çok teşekkür ediyorum" dedi. Demokraside hesap verme zorunluluğu bulunduğunu söyleyen Çelik, milletten yetki aldıklarını ve bu yetkiyi millet için kullandıklarını belirterek, millete hesap vermek amacıyla bir "dönem sonu muhasebesi" yapmayı sorumluluğun gereği gördüğünü dile getirdi. “Görev istenmez verilir” "Görevler istenmez verilir. Bugüne kadar geldiğim hiçbir göreve talip olarak gelmedim. İsteyerek, 'bana bu görevi verin' diyerek talip olmadım" diyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sayın Cumhurbaşkanımız beni Kültür Bakanlığına tayin ederken de bunu istemedim, sayın Başbakanımız beni Milli Eğitim Bakanlığına getirirken de televizyondan öğrendim. Ona da talip olmadım. Bundan sonra da hiçbir göreve talip olmayacağım. Ancak dün bir gazetede haber yayınlandı. 'Sayın Başbakan tarafından bana grup başkanvekilliği önerildiği, benim de bunu reddettiğim ve Meclis Başkanlığına talip olduğum' şeklinde bir haber yayımlandı. 2007 seçiminden sonra sayın Başbakanın bana grup başkanvekilliği teklif ettiği kesinlikle yalandır. Sayın Başbakan ortadadır, ben ortadayım. Böyle bir teklif asla yapılmamıştır. Başbakan 'Gel grup başkanvekili ol, seni bakanlıktan alayım' dememiştir. Bugün de bana böyle bir teklif gelmemiştir, bir şey söylenmemiştir ama nedense bazı insanlar oturdukları yerde sağdan soldan duyduklarıyla haber yapıyorlar. Biz ciddi insanlarız ve siyaset ciddiyet zemininde yapılır. Çocukların akide şekeri, oyuncak istemesi gibi görev istenmez. Ben bugünden sonra da partimin emrinde ve başbakanımın hizmetinde emrinde olacağım. Hiçbir faniye nasip olmayacak şekilde çok partili siyasi hayata geçtiğimizden beri ben en uzun Milli Eğitim Bakanlığı yapan arkadaşınızım. Bunu şerefle yaptım. Milletime, Allah'a, aileme, hiç kimseye verilmeyecek bir hesabım yoktur. Buradan başı dik alnım açık olarak ayrılıyorum." "Kendilerinden farklı bir tavır bekleyenlerin hüsrana uğrayacaklarını" söyleyen Çelik, "bakanlığı süresince bazı insanların kendilerine ideolojik husumetle yaklaştıklarını" savundu. Çelik, "ideolojik husumetle yaklaşan medya mensuplarının yazdıklarını hiçbir zaman ciddiye almadığını, bundan sonra da ciddiye almayacağını" ifade etti. Çelik, "AK Parti Türkiye için büyük bir şanstır. Sayın Başbakanımız Erdoğan Türkiye için bir şanstır. Bu hareket Türkiye için bir şanstır" dedi. Hükümete geldiklerinde, BM'nin yayınladığı İnsani Gelişim Raporu'na göre Türkiye'nin eğitim alanında 177 ülke arasında 102., genelde de 96. sırada olduğunu belirten Çelik, Türkiye'nin bugün eğitim alanında 74., genelde de 76. sıraya yükseldiğini bildirdi. "İşte başarı budur" diyen Çelik, bunun kendileri için bir ölçü olduğunu ifade etti. Yaptıkları projeleri ve çalışmaları anlatan Çelik, ders kitaplarını ücretsiz dağıttıklarını, okul öncesi eğitimde okullaşma oranının yükseldiğini ve 30 ilde okul öncesi eğitimin zorunlu hale geleceğini kaydetti. Çelik, Türkiye'deki kapalı 17 bin köy okulundan 3 bininin açıldığını ve köy okullarıyla ilgili bir planlama yapıldığını, bunlardan bir kısmının anaokulu, bir kısmının yaygın eğitim faaliyetleri için kullanılacağını, ömrünü tamamlayanların yıkılacağını, bir kısmının da köy tüzel kişiliklerine devredileceğini anlattı. Dönemlerinde 17 sosyal bilimler lisesi, 20 spor lisesi, 56 üniversite açıldığını, 6 üniversite daha kurulmasına yönelik kanun tasarısının da Meclis'e sunulduğunu ifade eden Çelik, "Geçmişten Geleceğe Projesi" ile okulların mimari yapılarının değiştirildiğini belirtti. Çelik, "Okullarımız komünist ülkelerin okullarına benziyordu. Son derece çirkin ve albenisi olmayan okul projeleri vardı. Gelenekten Geleceğe Projesiyle biblo gibi okullar yapılmıştır" dedi. Devlet ve kamu imkanları ile özel sektörün katkılarıyla seferberlik ilan edip yeni derslikler yapıldığını anlatan Çelik, "Her icraatta, başta bütçe olmak üzere her meselede sayın Başbakanımı yanımda buldum, arkamda destekçi olarak buldum. Bundan dolayı Sayın Başbakanıma teşekkür ediyorum" diye konuştu. e-devlet sistemini en fazla kullanan bakanlığın Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu, bütün işlemlerin internet üzerinden gerçekleştirildiğini ifade eden Çelik, öğretmenin evinden tayin talebinde bulunduğunu, bütün başvuruların ve diğer işlemlerin elektronik ortamda yapıldığını kaydetti. Çelik, bu nedenlerle "MEB'in ziyaretçi sayısının yüzde 95 azaldığını, Çarşamba pazarı" görüntüsünün kalmadığını" belirtti. “Dershaneler kapanıyor” OKS'nin kaldırılarak yerine SBS'nin getirildiğini anımsatan Çelik, "Bu, kim ne derse desin çocukları dershanelere mahkum etmemiştir. Dershaneler patır patır kapanıyor. Dershanelere giden öğrenci sayısı da azalıyor ama bir dershane alışkanlığı var. Bunu bir günde terk etmek mümkün değil" dedi. Kamuda şu anda çalışan öğretmenlerin, özel okullardaki öğretmenlerin yüzde 90'ından daha fazla ücret aldıklarını söyleyen Çelik, "Özel öğretim kurumlarından MEB'e adeta akın var. Daha önce istifa eden ve şu anda yeniden açıktan atanma talebiyle MEB'in kapısını çalan binlerce öğretmen var ki bunlardan önemli bir kısmını atadım" diye konuştu. Zorunlu hizmet bölgelerinin illerden ilçe düzeyine indirildiğini anlatan Çelik, MEB'in kamuda bütün personel uygulamalarına öncülük ettiğini kaydetti. “Yol haritası var” Çelik, şunları söyledi: "Yapısal reform, değişim, dönüşüm adına ne varsa MEB'de yapılmıştır. Tepki çekeceğini bile bile, hiç kimseden çekinmeden korkmadan kamu menfaatini milletin menfaatine esas tutarak bu reformlar yapılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı otomatik pilota bağlanmıştır. Çünkü atama şekli belli, yapılanlar belli, öğretmen ataması belli, atama esasları belli, okulların işleyişi belli. Teknolojik altyapı, fiziki altyapı, e-yatırım, ne yapılacak, nerede ne eksik bunlar belli. 81 vilayetin yaklaşık 70 ile ilgili yol haritası detaylı raporları hazırlanmış. Gelecek bakan arkadaşıma hiçbir tereddüte mahal bırakmayacak şekilde bir yol haritası bırakılmıştır. Bazıları tabii boşuna seviniyorlar. İktidar değişmedi, bakan değişti." "Başarılarının bireysel olmadığını, ekip ruhuyla gerçekleştirildiğini" kaydeden Çelik, Bakanlıkta "bir aile sıcaklığıyla çalıştıklarını" ifade ederek, şöyle konuştu: "Bu ülkede Cumhurbaşkanı da olsanız maksimum süre 7 yıldır. Şimdi 5 yıl oldu ama ben 6.5 yıl bakanlık yaptım. 6.5 yıldan beri, daha doğrusu Meclis'e girdiğim günden beri Meclis Başkanlık Divanı üyeliği, Grup Başkanvekilliği, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, hep kırmızı plakaya bindim. Bazıları kırmızı plaka sevdalısı olabilir ama bizim böyle bir derdimiz olmadı."